Geçtiğimiz hafta sonu Bor Ticaret ve Sanayi Odası meclis ve yönetimi seçimleri yapıldı.

Bor TSO her ne kadar protokol sıralamasında gerilerde yer almış olmasına rağmen, Bor İlçesinin en çok üyeli sivil toplum kuruluşlarından birisi,  gerçi sivil toplum kuruluşuna üyelik gönüllü olur… Neyse konu bu değil.

Yıllarca, Bor da hep aynı adamların, aynı grupların tso, ziraat, koruma, esnaf kooperatifi gibi kuruluşların uzun süre başkanlıklarını yapmasını hep eleştirmişimdir. Bu STK’ların belli bir grubun yörüngesinde dönüp durmasından, onların mevzileri olmasından hep şikayet etmişimdir.

Bor da üzerinde araştırmalar yapılması gereken  ilginçlikte seçimler yaşanır. Büyüklerimden dinlediğim kadarı ile Bor da oluşan  seçim mühendisliği 1960 lara kadar gidiyor.

Parti seçimlerini geçtik…

Ama STK seçimlerinde yıllardır bir seçim mühendisi  liderliğinde liste hazırlanır. Kim başkan, kimler yönetimde, kimler hangi görevleri üstlenecek. Kim kimi markaja alacak, ikna edecek. Kimin nasıl zaafı, fobisi değerlendirilecek, kime boş ver denilecek.  

Geçmişte bu işler daha sorunsuz gerçekleşirdi. İletişim ve medya yaygın olmadığından her şey daha geç anlaşılırdı. Daha kolay gizlenirdi. Galiplerin sesi de, mağlupların serzenişleri de,  Bor bağlarında meze olur  kaybolur giderdi.

Bu seçim mühendislerinin bazıları, dönemine göre Abdullah Üstün, Haydar Ağa, Mahir Ekemen, Abdulkadir Sakarya,  Abdullah Aydoğdu ve en son  Nurettin Eriç.

Son Ziraat Odası seçimi, Esnaf Kefalet Kooperatifi seçimi ve geçtiğimiz hafta yapılan Bor TSO seçiminde de, seçim  mühendisliğini dengeleri! de dikkate alarak yine Nurettin Eriç yaptı. Bir önceki TSO seçiminde de Emrah Çalapkulu’ya adaylık teklif ve telkinini  de Nurettin Eriç yapmıştı.

Son TSO seçiminin bir çok ayrıntısına hakim olmama rağmen ayrıntıya girmeden kısaca yorumlayacağım. Borlu bu seçimin önemi ve dönenini! zaten biliyor.  Seçim haberimiz,  en çok okunanlar ve en çok yorumlananlar bölümüne girdi bile.

 Emrah Çalapkulu’nun bugüne kadar olan Bor TSO başkanları içinde en başarılısı olduğu yaptığı hizmetler hususunda kimsenin bir teretdütü yok, bunu bir çok kesim kabul ediyor. 
 
Alışılmış uygulamalar ve davranışlar yerine kendi karizmasını, temsil noktasında kendi özgür iradesini, kirli sakalı ve hafif tebessüm eden yüzünü kullanmayı tercih etti.

Bir daha başkanlık görevi verildiğinde,  AB ülkesinde bir oda ile Bor TSO’yu akredite edeceğini söylemiş ve ayrıntısını da dinlemiştim.

Huzur hakkı almadığı ve alınmaması konusundaki teklifini Borluların konuştuğunu belirtmek isterim.

Bir çok kesime sordum, Emrah Çalapkulu’nun Bor TSO Başkanlığında yaptığı icraatlardan şikayetleri olmadığı gibi memnunlar da… Ondan daha iyi temsil edecek kişinin şuan için olmadığını da söylediler.
 
Peki… Başarılı bir Başkan neden desteklenmez, neden  seçim kaybeder.

Bütün mesele, potansiyel belediye başkan veya milletvekili adayıdır. Yakın dönemde böyle bir girişiminin olmayacağını ekabil (ne demekse!) kesime defalarca aktarmasına rağmen inandıramadı. Bir dönem daha başkanlığında isminin ezberleneceği, çevresinin genişleyeceği, temsil gücünün artacağı, faklı projelere imza atacağı, Ankara TOOB tarafından bugünden bile onayının olduğu biliniyordu. (Bu konuda özel bir not iletmem de fayda var. Emrah Çalapkulu’nun ve seçimde beraber hareket ettiği MHP’den Belediye Meclis üyesi Fatih Suman ‘ın da .com ve .net uzantılı isim hakları kendilerinden habersiz ileriyi düşünerek! yaklaşık 7 yıl önce tarafımdan alınmıştı ve hak hala bendedir.)

Kendi çocuklarını yiyen memleket…

Seçim yaklaşaraktan sudan bir bahane ile iki  ekabil  tarafından  ilişkiler bozuldu. Meslek grupları temsilcileri kendi dertlerine ve kulislerinin içine  düştü. Arçelik bayi Emrah Çalapkulu’nun yerine bir ikame gerekti. Daha geniş kesimlerin oyunu sağlamak için Vestel bayi MHP’li  Faruk Önoğlu’nun ismi ortaya atıldı.

Tam burada “Arçelik Vestel’e karşı?” başlıklı haber yapacaktım ki… Bir başka Faruk, Seher, Nihat…  isimleri dolaştı. Ak Partililer olarak MHP li birini nasıl başkan seçeriz, secsek de bunu nasıl izah ederiz, bu aleyhte kullanılabilir mi? Hezeyanları ile birlikte  Yönetim Kurulu Başkanının isminin seçim mühendislerinin kafasında da net olmadığı anlaşıldı. Seçim mühendisleri gerek tepkilerden, gerekse biat eder mi? Şüpheleriyle birlikte, olayı zamana yayıp seçimi ustaca almayı başardılar.
 
Çalapkulu’nun seçim yönetme tecrübesinin eksikliği, bazı noktalarda dik duramaması. Kaybetsem ne olacak ki rahat duruşu. Bu rahatlık, kazananların,  kazançlarının normalden çok daha büyük olmasının anlaşılacağı, son birkaç güne kadar devam etti. Ama atı alanlar Üsküdar’ı geçmişti.

Emrah Çalapkulu’na yapılan en fazla eleştiri halka inmemesi şeklinde idi. Ama, önümüzde iki dönem belediye başkanlığı yapan halka inmediği söylenen ve seçime geriden müdahil olan Yahya Baran örneği de var.

Yapılan ayak oyunları, iki yüzlülükler, yönetim kurulu seçiminde ki hamleler, bazı bel altı vuruşları. Her seçimde olduğu gibi alanlar, satılanlar, iddialar. Güvendiğim dağlara karlar yağdı türküleri. Verilen sözler, her gece bağ toplantıları, iki bağ arasında mekikler ile geçen bir seçim gerçekleşti.

Bu seçim Emrah Çalapkulu  ve ekibine ilerisi için büyük tecrübe kazandırmıştır. Diğer  tarafa da güvensizlik kazandırmıştır diye düşünüyorum.
 
Seçim günü sabahleyin Nurettin Abi’ye sonuç ne olacak demiştim.

O da,  “7 – 1 kazanacağız, sadece bir listeye hakim olamadım” demişti.

Seçim bitti herkes arabasına biniyor, Bana “ Ben 7-1 dememiş miydim?” dedi.
 
Bor böyle… yarın da öyle olacak

En güzeli de, hep beraber Üstün Parka gidip bir arada çay içilmesi idi. Bor küçük yer, burada insanlar kinlerini  bile gizliyor, gizlemek zorunda kalıyor.
Bor’da buna benzer çok seçim geçti. Ancak, kazanlar da kaybedenler de bir şekilde bir birleri ile yine yolları kesişti, kesişiyor.  Yine beraber oturdular yemek yediler. Bor’da bağlarda içtiler, hatta namaz da saf tuttular.  Yine, yeniden seçimlere beraber girdiler. Güzel olan mı diyeyim, yoksa ilginç olan mı diyeyim, Bor böyle, yarın da öyle olacak biliyorum.

 Seçimlerdeki öngörüsü ve bir nefer gibi çalışması, herkesi tanıması, kimin kime nazı geçer, nasıl ikna edilir. Oy kullandıktan sonra insanların yüzüne bakıp hangi yönde oy kullandığı tahmini. Mütevazi olması, büyüklenmeden öte bulunduğu makamın, ortamın kibirini bile taşımaması. Seçim kazanmak için aşama aşama her türlü riski alabilmesi. Kulüpçü Nurettin lakabından rahatsız olmaması. Taa 1970 lerden beri bu ortamın içinde olması. Belki de böylesi insanlar Bor için bir şans. Dinlenmesi, ders alınması, belgelenmesi  gereken bir kişilik Nurettin Eriç.

Beğenelim beğenmeyelim, Mahir Ekemen, Abdullah Aydoğdu, Nurettin Eriç gibi seçim mühendislerinin biliyorum çok ilginç seçim anıları var, tecrübeleri var, çok komik hatıraları var.  Bunların bir şekilde kayıta alınması, (seçimlere) yön verenler olarak gelecek nesillere aktarılması gerekiyor.

Yalnız ortada bir gerçek de kocaman duruyor.

En son Ziraat Odası seçimlerinde ilginç yönetimi ile birlikte başkan Nurettin Eriç olmuştu.

Çiftçi Malları Koruma Meclis Başkanı da Nurettin Eriç,

Şimdi, Bor TSO Başkanı yine Nurettin Eriç,

Bir koltukta üç karpuz nasıl taşınacak…

Nurettin Eriç ile aynı versiyon olan, daha geçenlerde NESOB Başkanı iken Niğde Esnaf Kredi Kooperatif Başkanlığını da kazanan Fahri Eker’e “ İki karpuz bir koltuğa sığar mı?” diye manşet atmıştık…
Mesela… AB de bir Oda ile nasıl akredite olacak.
Bor Ticaret Odası , Ziraat Odası yada Koruma gibi mi yönetilecek.
Bor Ticareti geriye giderken nasıl önlemler alınacak.
Var olan çıtanın daha yükseğe çıkarılması nasıl gerçekleşecek.
Borlunun ticari kaygıları arttığında bu seçim ve taraf olanların, hesap kitap içinde olanların,  kulakları çınlatılmayacak mı? Fatura kesilmeyecek mi?
Vekilin buradaki tavırı, kendisi için, ilerde değerlendirilip, sorgulanmayacak mı?



Bu seçimde herkesin bir hesabı oldu. Yalnız… Burada birilerinin hakkını yememek lazım… Allah var (kendileri yok zaten) Bor Ak Parti İlçe Başkanı Yavuz Ergun ve Bor MHP İlçe Başkanı Şefik Çalgın’ı yok farz etsek. Yoklukları hissedilir mi? Bir düşünün… Birisi yoğunluk! tan, diğeri yorgunluktan uzun zamandır fark edilmiyorlar.
  
Sağlıkla Kalın…