Seçim yazılarımın ilkinde size bazı verilerle birlikte giriş yorumu yaptım.

2022 Tüik verilerine göre ülkemizde internete ulaşım oranı % 94, bireylerin kullanım oranı ise % 85’e ulaştı. Bilgisayarda geçirilen süre günlük ortalama 3 saat 31 dakika, sosyal medya da geçirilen günlük ortalama 3 saat 5 dakika olarak belirtilmiş.

E-Devlet kullanım oranı % 68,7 . İnternet üzerinden mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme oranı %46,2 ki bu oran 2023 de daha da arttı veriler var. AVM ler bu yüzden batıyor. (Niğde’ye de AVM kuruluyor ilginç!)   Film ve dizi satın alanların oranı % 26.4. İnternet üzerinden öğrenme faaliyeti yapanların oranı ise % 15.9 olmuş. Tarafıma düzenli gönderilen Yayıncılar Birliği’nin 2023 verilerine göre,  kültür ve eğitim kitaplarının basım maliyetlerinin artması nedeni ile ilk defa 2023 yılında eğitim ve kültür kitapları  basım/bandrol oranı düştü.  

Digitalde Whatsap’ın kullanım oranı % 93 ile bir numara,

Ülkemizde sosyal medya uygulamalarının aylık ortalama kullanım oranları ise şöyle;

Instagram aylık ortalama 20.02 saat, Tiktok 18.8 saat,   Youtube  Short uygulaması ile büyük atağa geçti ki kısa zamanda Instagram’ı yakalayacak, insanlar aylık ortalama  18.5 saatini Youtube’de geçiriyor. Aylık ortalama  12.6 saat ile Facebook… Sıralama Twitter, Telegram, Linkedin diye devam ediyor. Devlet, en yüksek reklam vergisini Tiktok’dan alıyormuş, sanırım bu yüzden de yasaklayamıyor!. Parra, para, para!...

Niğde’de sıralama Instagram, Facebook, Youtube, Tiktok, yaş oranlarında ise gençler arasında  Intagram ve Youtube kullanımı çok yakın oranlarda. Facebook diğer illere oranla Niğde’de kullanım oranı yüksek, ama yaş grubu da yüksek.

Bu verilerin bir kısmı Tuik’ten bir kısmı da, We Are Social 2022 Türkiye raporundan derledik.  

 FoMO (Fear of missing out) Türkçesi, “gelişmeleri  kaçırma korkusu” son yıllarda  oluştu bu kavram. Bir toplantıdasınız, bir yemekte, yolculukta, yürürken, karşıdan karışa geçerken bile…Gelişmeleri takip ediyorsunuz.

Bu FoMO kavramı bu sefer başka bir davranış bozukluğu oluşturdu. Bu davranış bozukluğuna da sosyoloji de “Phubbing” Türkçesi ile “Sosyo­telizm” deniliyor. Tıp daki hastalık ismi ile “Nomofobik”.  

Sosyal medya da alıcısı  nasılsa,  sosyal medya ya içerik sunan, satıcıda  o şekle dönüştü. Arz talep meselesi.  Artık, bu mecra da yeni şeyler söylemek, yaratıcı olmak, farklı olmak gerekiyor. Bu farkı yaratırken,  zaman zaman toplum, ahlak, hukuk, kişisel değerler, evrensel değerler sınırları aşabiliyor. Bu konuda yaşanan sorunların haberlerini de yine sosyal medyadan alıyorsunuzdur.

Sosyal medya ile bütünleşik, haber siteleri, web siteleri, e-ticaret siteleri, oyun siteleri, televizyon siteleri,  video siteleri de var ki bunlar sosyal medya ile birbirlerini tamamlar, paslaşırlar, bütündürler.

Sosyal medya ve siyaset, yani önümüzdeki seçim.

Seçim döneminde sosyal medya temelde; Siyasetçilerin popülerliklerini artırmak, kişiliklerini olumlu biçimde sunmak ve halkın sorunlarını ve çözümlerini iletmek için kullanılıyor.  Yine sosyal medya seçimlerde, üyelerini, parti sempatizanları dolayısı ile  halkı harekete geçirmek, moral motive  için kullanılıyor.

Günümüzde hiç iddiası olmayan bir ilçe belediye başkanı adayı seçim yürütebilmek için en az 300 bin lira harcar, ki bu çay çorba parasıdır.  İddialı adaylar 2 - 5 milyon civarı, ortalama şehirleri, hatta büyükşehirleri tahmin edin.

Digitalin boyutunu anlamak için bir örnek vereyim; İBB Bağımsız başkan adayı Dr. Taylan Yıldız’ın dün bir söyleyişini dinledim. “Bir günlüğüne genç oldum"   videom 6.5 milyon izlenmiş,  bunun bana maliyeti sıfır lira idi” diyordu. 6.5 milyon kişiye, fikrinizi, mimiklerinizi, inandırıcılığınızı,  şehir reklam panoları ile ulaştırmanızın imkanı yok. 6.5 milyona ulaştırmak için somut bir mesajınızı, fotoğrafınızla birlikte panolara verseniz maliyeti ne olurdu, düşünün.  

Seçimler evrildi, önce konvoylar yok oldu. Sonra seçim büroları yok oldu. Kahve kahve ses düzenleri kurarak propaganda kalmadı. Mitingler çok azaldı, yok olacak. Göreceksiniz devasa branda pankartlar ve büroşürler de  yok olacak,  çok azalacak. Şimdi Yeni Çarşı’da bir çadır, çay ocağı koy tamam. Niğde’deki bu uygulama diğer ilçelere de taşınsın. Kış, ramazan zamanlaması da unutulmasın.

Niğde ve Bor Belediye Başkan adayları digitalleşmenin  farkında ve isimlerinin aday olarak açıklanır açıklanmaz yoğun bir sosyal medya çalışmasına giriştiler. Araç içinde, toplantıda, seçmenlerle, türküler eşliğinde, repliklerle adına yapılmış şarkılar ile sosyal medya da cirit atıyorlar. Sponsorlu reklamlarla bölgesel kitlelerine ulaşıyorlar. Verileri ve geri dönüşleri görebiliyorlar.

Burada da kısa  öz,  yaratıcı fikirler, farklı ürünler ortaya çıkarmak gerekiyor. İnsanlar bu tür videolara 1 dakika dan fazla vakit ayıramıyorlar. Aynı tarz fotoğrafları görmüyorlar, kısa metinleri okumuyorlar  bile… Çünkü peşinden başka paylaşım tüketilecek!.

Özellikle bazı sosyal medya mecralarında yoğun parti paylaşımlarının seçim yaklaşaraktan bıkkınlık yapacağını tahmin ediyorum, ilgi azalacak, körlük oluşacak.  

Sosyal medya, tanınmak ve projelerini anlatmak için etkendir. Niğde ve Bor’daki adayların tanınmama gibi bir kaygısı yok. Projelerini anlatmaları seçmene ulaştırmaları gerekiyor. “Ben farklıyım” düşüncesini iletmeleri  gerekiyor.

Bu seçimde partilerden öte kişiler öne çıkacak. Geçmiş seçim oy oranlarını eline alıp hesap yapanlar yanılacak.  Partiler arasında taban savrulmaları yaşanacak. Sürprizler bile olabilir. Partilerin meclis üyeleri dahil aday adaylarının azlığı hissedilir şekilde. Vatandaşın partilere, siyasete güvensizliği var. Seçmenin siyasete soğukluğunu, bir adım daha ilerisi partisine olan soğukluğunu, kalan süreyi iyi kullanan lehine değiştirir. Seçimlere sayılı günler kala bu  soğukluk bu boyutta kalmayabilir.

Niğde’de yada Bor’da aday olan bir muhtar bile en asgari 100-200 bin harcıyor. “Bir yıllık maaşımı  harcasam ne olur” diyor ki mahallesinden bir kişi kazanacak!.  Muhtarlar şuan kapı çalmak için broşür, kartvizit yanında kalem, çakmak, lokum vs. de dağıtmaya başladılar. Yakında sosyal medya reklamlarına da daha yoğunlaşırlar.  Hiç prim yatırmadan 17 bin küsür liralık maaş ve diğer kazanımları iştah kabartıyor. Ortalama her mahallede en az 5 aday var.

Yukarıdaki veriler ışığında…

Seçim sosyal medya dan kazanılır mı?

Okuduğum araştırma yazıları, veriler, bugüne kadar ki birikimim,   bende şöyle bir düşünce oluşturdu ;

Bir yere kadar gereklidir ama;

“Seçmenle çay içmek sosyal medyadan daha etkili” olabilir.