CHP Niğde Milletvekili Doğan Şafak, 2 Mayıs 2013 Perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda, 452 Sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı üzerinde konuşma yapmak için kürsüye çıktı.

 

CHP Milletvekili Şafak, Meclis Gündemine geçmeden önce yine tarımdaki sorunları dile getirdi.

 

BAKANLARI UYARDI!!!

 

Doğan Şafak meclis kürsüsünden, bakanlara şöyle seslendi: “ Gündeme geçmeden önce bugün Niğde ilinden çok sayıda telefonlar aldım. Hükümetin bakanları buradayken, bunu da belirtmek istiyorum. Niğde ilinde, tarımsal sulamada borcu olan ve borcu olmayan bütün üreticilerin elektrikleri kesik durumda ve şu anda buğdayları tarlalarda yanmayla karşı karşıya kalmıştır. Bu vesileyle hükümete, bu önemli konuyu belirtmiş olayım” dedi.

Niğde gündemini her fırsatta meclis kürsüsüne taşıyan Niğde CHP Milletvekili Doğan Şafak daha sonra gündemle ilgili şu konuşmayı yaparak tasarıyla ilgili yapılan yanlışlıkları meclis kürsünden açıkladı:

Haberleşmenin en temel insan ihtiyaçları ve insan hakları arasında olduğu kabul edilmektedir. Posta hizmetleri ise; en eski ve en önde gelen haberleşme yöntemlerinden biridir. Posta hizmetlerinin devlete ait tekeller tarafından sunulmasının altında yatan temel gerekçeler arasında tüm vatandaşlara karşılanabilir ücretlerle, hatta bazı bölgeler sübvanse edilerek, evrensel posta hizmetlerinin sunulabilmesi ve posta şebekelerinin güvenliğinin devlet tarafından sağlanmasının temin edilmesi sayılmıştır” dedi.

 

POSTA KANUNU ANAYASA’YA AYKIRIDIR!!!

 

CHP Niğde Milletvekili Doğan Şafak, görüşülmekte olan Posta Kanunu’nun, Anayasa’ya aykırı olduğunun altını çizdi…

 

Şafak sözlerine şöyle devam etti: “Görüşülmekte olan kanun tasarısıyla; PTT, özel hukuk hükümlerine tabi sermayesinin tamamı hazineye ait olan bir A.Ş. şeklinde örgütlenmektedir. Böylece PTT’nin yürüttüğü tekel konumunda olan hizmetler özel sektöre açılmaktadır. Öncelikle getirilen bu yasal düzenleme Anayasa’ya aykırıdır. Anayasa’nın 22 inci maddesinde düzenlenen “Haberleşme Hürriyeti”, 31 inci maddesinde düzenlenen “Kamu tüzel kişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme araçlarından yararlanma hakkı” ile 47 inci maddesinde düzenlenen “Devletleştirme” (Tekel hakkı) “KİŞİNİN HAKLARI VE ÖDEVLERİ “ düzenlenmiştir.

Anayasa’nın 65 inci maddesi ise;  “Devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin Sınırları”nı “Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir.” hükmü ile belirlemiştir. Tasarının genel yapısını yukarıda belirtilen Anayasa Hukuku açısından ele aldığımızda kamu hizmeti olan posta hizmetinin (Tekel dahil) özel hukuk hükümlerine tabi bir kuruluş şekli ile yeni bir şirket adı altında yeniden düzenlenmesi Anayasal Sisteme uygun bulunmamaktadır” dedi.
AYNI GÜZEL SÖZLERİ ÖZELLEŞTİRİLEN TÜM KURUMLARDA DUYDUK…
 
CHP’li Şafak, PTT Genel Müdürlüğü Kamu İktisadi Kuruluşu’nun kimliğinin korunarak, Anonim Şirkete dönüştürüldüğünün yanlış olduğunun üstüne basarak ifade etti.
Şafak, ”Tasarının gerekçesinde, hizmetin iyileştirilmesi, serbestleştirilmesi gibi kulağa çok hoş gelen ifadeler bulunmaktadır.

Aynı güzel sözleri özelleştirilen bütün kurumlarda duyduk. Hizmetlerin kalitesi artacak, fiyatlar ucuzlayacaktı. Ancak Türk Telekom’da mağdur ettiğiniz o kadar personele rağmen ne fiyatlar ucuzladı, ne de hizmet kaliteli oldu. Vatandaşlar şimdi evindeki sabit telefonları pahalı olduğu için bir bir kapatmaktadırlar. Türk Telekom’u yabancılara sattınız ve milyarlarca dolarımız yurtdışına gitmiştir. PTT’nin yıllık karı yaklaşık 200 milyon liradır. Özelleştirmede amaç, atıl durumda olan, rantabl olmayan, kârı düşük olan ve hantal yapıda bir kısım ticari yerlerin bu olumsuz yapıdan kurtarılarak üreten ve ülke ekonomisine daha çok artı değer kazandıran duruma getirilmesidir. Ama PTT’nin kar getiren bir kuruluş olması göz önüne alındığında böyle bir yapıyı bozmaya kimsenin hakkı yoktur. Özelleştirme, siyasi müdahaleler sonucu, ekonomik rasyonelliğini yitirmiş ve artık devletin üzerinde yük teşkil eden, stratejik olarak da çok büyük önemi olmayan KİT’lerde yapılmalıdır. Ancak ülkemizde özelleştirmeye, bunun tam tersi kâr eden, stratejik öneme sahip kurumlardan başlanılmış ve dayatmalar getirilmiştir. Dayatmalar sonucu bugüne kadar hükümet, Tekel, Petkim, Tüpraş, Türk Telekom, Bankalar ve Sigortalar gibi karlılığı çok yüksek olan ve bütçenin yükünü taşıyan kuruluşları özelleştirmiştir. Sıra haberleşme gibi kutsal bir görevi yerine getiren PTT’ye gelmiştir. Yapılanları özelleştirme değil, yabancılaştırma olarak görmekteyiz. Özelleştirme adı altında diğer ülkelerle rekabet edeceğimiz bütün kurumlar elden çıkartılıyor. Stratejik değerlerimiz yok ediliyor. Hiçbir koruma tedbirimiz kalmamıştır. Özelleştirme adı altında üretim gücümüz sıfırlanıyor. Tüm emeğimiz, varlıklarımız, Cumhuriyetin kurduğu değerler satılıyor. Peki, biz bundan sonraki nesillere ne bırakacağız?” dedi.

 

POSTA KANUNU İLE ÇALIŞANLAR KÖLELEŞTİRİLECEK!

 

Niğde Milletvekili Doğan Şafak, Posta Hizmetleri Kanun Tasarısı’nın, PTT çalışanlarını mağdur edeceğini maddelerle anlattı.

 

Şafak, “Yine tasarıya baktığımızda mevcut personele de büyük haksızlık yapıyorsunuz. Çalışanları mağdur ediyorsunuz. Tasarıya göre, halen çalışmakta olan personelin bütün hakları saklı kalmak kaydıyla çalışmaya devam edecek, ancak unvan yükselmesi yapamayacak, yeni personele ödenecek olan ikramiye ve diğer haklardan faydalanamayacaktır. Yani kadro karşılığı sözleşmeli statüyle çalışan bu personel, tasarıyla kölelik statüsüne geçmeye zorlanacaktır. Tasarı bu haliyle, kurumda çalışma barışını bozacak, çalışanlar arasında husumet çıkaracaktır. PTT’nin A.Ş olması durumunda; kuruma idari sözleşmeli personel statüsü ile KPSS aracılığıyla personel alınacak, ancak sözleşmeli personelin iş güvencesi olmayacak, 657 sayılı Kanunun ve 399 sayılı KHK’nın dışında tutulacaklardır. Yeni tip sözleşmeli personelin bütün hakları her yıl Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek, sözleşmelerin yenilenip yenilenmeyeceğine Bakanlar Kurulu karar verecektir. Taşeron firmalarda çalışacak elemanların bile siyasi parti aracılığıyla belirlendiği bir ülkede, sözleşmeli olarak işe giren bu personelin geleceği olmayacak, personelin performansa dayalı ücretle köle gibi çalıştırılması söz konusu olacaktır” dedi.

 

SENDİKAL ÖRGÜTLENME YOK!!!

 

Doğan Şafak, Posta Kanunu’ndaki önemli bir eksikliğinde altını çizdi.

 

Şafak “Kanun Tasarısında diğer bir eksiklik ise gerek mevcut personelin ve gerekse sözleşmeli personelin Sendikal örgütlenmesi hususunda, Tasarıya “4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikalar Kanunu”na açık bir görevlendirme” maddesinin bulunmamasıdır.

 

Kanun Tasarısı’nın 27’inci maddesine ve Geçici 5’inci Maddesine göre PTT A.Ş.’nin hizmetlerinin iki değişik statüyü haiz personel eli ile yürütülmesi öngörülmüştür.

1-     Mevcut PTT A.Ş. personeli

2-     Sözleşmeli personel 

Kanun Tasarısı’nın Geçici 5’inci maddesine göre, mevcut PTT A.Ş. personeli dört değişik şekilde toplanmıştır.

 

1-     657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre çalışan memurlar

 

2-     399 sayılı K.H.K.eki I sayılı cetvele tabi kadrolu personel,

 

3-     399 sayılı K.H.K.eki II sayılı cetvele tabi sözleşmeli personel,

 

4-     5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’dır.

Bu karışık çalışma sistemi çalışanları huzursuz ve mutsuz edecektir.

 

DEVLETİN ve HALKIN MALI, DEVLETTE ve HALKTA KALMALI !!!

 

CHP Niğde Milletvekili Doğan Şafak, Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı’nda yapılan yanlışları dile getirirken, Tasarının Anayasa’ya aykırılığından yola çıkarak, “Özel Hukuk, tüzel kişisi adına yasayla tekel oluşturulması Anayasa’ya aykırı olduğundan, PTT’nin 223 sayılı KHK’ye tabi kamu tüzel kişisi olarak Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK) şeklinde kurulması ve Posta Tekeli hakkını yasadan alması zorunludur, görüşündeyiz. Devletin ve halkın malı, devlette ve halkta kalmalıdır” dedi.

Editör: TE Bilişim