Prof. Dr. Baş, Antakya’da Gadir Hum kutlamalarında yaptığı konuşmada, “Bugün parçalanma senaryolarına sebep olması açısından gündem edilen Alevi – Sünni ayrımını bitirecek olan Ehl–i Beyt sevgisidir, İmam–ı Ali sevdasıdır. İmam–ı Ali hepimizin ortak değeri ve paydasıdır” dedi
Ülkemizdeki Gadir Hum kutlamalarının en görkemlisinin gerçekleştiği Hatay’da Ehl–i Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı (EHDAV) tarafından organize edilen törene binlerce Ehlibeyt dostu katıldı.
Salı akşamı Antakya Kapalı Spor Salonu’ndaki Gadir Hum kutlamalarına başta Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Ehl–i Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı (EHDAV) Genel Başkanı Ş. Ali Yeral, Türkiye Caferileri Lideri Selahattin Özgündüz, Ayetullah Sadık Şirazi’nin temsilcisi Celal Meaş, İran Uluslararası El Mustafa Üniversitesi Türkiye Temsilcisi Dr. Resul Abdullahi, CAFERİDER Alimler Yüksek İstişare Kurul Başkanı Abdullah Turan, Hz. Ebu Talip Camii İmamı Ali Salmanlı Ehlibeyt alimlerinden Fazıl Agiş ile Alican Görel, Hayat milletvekilleri, siyasi parti temsilcileri ve binlerce Ehlibeyt dostu katıldı.
Kur’an karisi Kemal Akar’ın okuduğu Kur’an–ı Kerim tilavetiyle başlayan programın ilk konuşmasını evsahibi Ehl–i Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı (EHDAV) Genel Başkanı Ali Yeral yaptı. Yeral, 2000 yılından bu yana geniş kitleler tarafından kutlanan Gadir Hum Bayramı’nın önemine vurgu yaptığı konuşmasında, dinin kemale erdiği bu kutlu günü yıllarca gizli kutladıklarını fakat gelinen noktada bu bayramın artık ülkemizin gündemine taşındığını ifade etti.
Prof. Dr. Baş’tan tarihi konuşma
Konferansta konuşan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Gadir Hum’un tarihi boyutu üzerine akademik bir konuşma yaptı. Prof. Dr. Baş, Ehl–i Beyt ve İmam Ali üzerine gizli kalmış gerçekleri kaynaklarıyla tek tek açıkladı. Ehl–i Beyt üzerine ülkemizde yeterince çalışma yapılmadığını belirten Baş, bu alanda Hz. Ali ve Ehl–i Beyt ünversitelerinin kurulmasını istedi. Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: “Ehl–i Beyt’e hak ettiği önemi maalesef veremedik. Bu zamana kadar Ehl–i Beyt sevgisini tam manasıyla yaşayamadık ve onlara göstermemiz gereken saygıyı hakkıyla gösteremedik. Çünkü onlar hakkıyla tanınmadı. Gelinen bu noktada Ehl–i Beyt’in gözlerden ve gönüllerden kaçırılması bu cehaleti doğurmuştur. Bundan olacaktır ki, Anadolu’yu Türkleştiren ve İslamlaştıran Ehl–i Beyt anlayışı, maalesef asırlar boyu süren üzeri küllenmiş bir mağduriyetin kurbanı olarak görülmektedir. O zaman yapılması gereken nedir? Anadolu’yu İslamlaştırıp Türkleştiren Ehl–i Beyt anlayışı, eğitim ve öğretimle Türk milletinin gündemine gelmelidir.Hz. Ali’yi ve Ehl–i Beyt’i sevenlere öğretim ve eğitim hakkı tanınmalı, onlar hak sahibi yapılarak bütün insanlığın ikaz ve irşadına memur yapılmalıdır. Onun için ilkokuldan itibaren Ehl–i Beyt anlayışını, kademeli olarak Türk milli eğitiminin bir kolu haline getirmemiz lazımdır. Nasıl ki, Sünni anlayışın tedrisi için ilköğretimden sonra imam–hatip liseleri açılmışsa, aynı şekilde Ehl–i Beyt’in öğretilmesi için de benzer okullar açılmalıdır. İlahiyat Fakülteleri Türk vatandaşlarının hakkı ise, Ehl–i Beyt çizgisinde hayatını sürdüren vatandaşlarımızın da yüksek tahsil yapmaları bu düşüncenin çok tabii bir sonucudur. Onun için Ehl–i Beyt Üniversitesi’nin kurulması ve bu dünyaya ait ilmi görüşlerin akademik çapta ele alınıp bütün dünyanın önüne konulması zaruridir. Biz de bunu Allah nasip ederse, hayata geçirmeye çalışıyoruz.”
Hz. Ali büyük bir alimdir
Peygamber Efendimizin “Ben ilmim şehriyim. Ali de ilmin kapısıdır” hadisini hatırlatan Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle devam etti: “İmam–ı Ali’den bugüne kadar rivayet olunan çok az nispette hadis–i şerif vardır. Ancak İmam–ı Ali Hz. Peygamberimiz döneminde bizzat hadisleri yazıp kaydeden, emsali olmayan bir hadis alimidir. Hazreti Ali’nin hadis konusunda 3 tane külliyatı mevcuttur. Onun için bizim Ehl–i Beyt açılımımızın en önemli projesi Ehl–i Beyt Üniversitesi kurmaktır. İmam–ı Ali büyük bir alimdir. Hz. Ali’nin mushafında ayetler hiçbir değişikliğe uğramadan nazil oldukları sıraya göre yazılmışlardır. Ancak bunların kenarına asıl mana ve tefsirini de yer vermiştir.”
Birlik ve beraberlik mayası