MHP’li Türkkan ve Yeniçeri’den Arınç’a ağır cevap



CHP milletvekili Aylin Nazlıaka ile yaşadığı 
“vajina” polemiği hala tartışılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Ben de aklıma gelse dağa çıkardım” sözleri ile yeni bir tartışmanın daha fitilini ateşledi.


Kanaltürk Ankara Temsilcisi Faruk Mercan’ın sunduğu “Ankara’nın Nabzı” programına katılan Arınç, Kürt sorunu ve terör konusuna ilişkin düşüncelerini aktarırken, “Ben bir BDP’li kadın milletvekiline çok kızıyordum, çok beddua ediyordum. Halen milletvekili bu insan ama onunla ilgili bir hatırayı dinledim, şimdi artık kızmıyorum. Çünkü 17 yaşındaki bir genç kızken Diyarbakır Cezaevi’nde o kadar ahlaksızca işkenceye maruz kalmış ki o kadar kendisini zorlamışlar ki ben de aklıma gelse dağa çıkardım” diye konuştu.

Arınç’a en sert tepkilerden biri MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’dan geldi. Lütfü Türkkan twitter hesabından şunları yazdı. 





*********

MHP Milletvekili, sitemiz yazarı Özcan YENİÇERİ Yazdı


Arınç ve devlete diz çöktürme oyunu




Bilindiği gibi Bülent Arınç hakkında MHP, yaptığı konuşmalarla bölücü terör örgütüne cesaret ve moral verirken, TSK’nın moral ve motivasyonunu bozduğu gerekçesiyle gensoru vermişti. Bu gensoru görüşmelerinde bizzat konuşmuş ve şunları söylemiştik: “Sayın Bülent Arınç’ın yaptığı konuşmalar TSK’nın moralini bozarken, bölücü örgüte de büyük moral kazandırmaktadır... Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptığı çeşitli açıklamalar adeta bölücü terör örgüte moral vermekte, umut aşılamakta ve bölücü emellerine haklılık kazandırmaktadır. Bu durum terörle mücadele eden güvenlik güçlerinin psikolojisini ve moralini bozmaktadır”.

Bu gensoru görüşmelerinin üzerinden bir ay geçmeden Türkiye Cumhuriyetinin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç şunları söylemiştir: “Abdullah Öcalan... Namaz kılan, oruç tutan... sahura kalkan bir kişiydi... Bir BDP’li kadın milletvekiline çok kızıyordum... şimdi artık kızmıyorum... O kadar ahlaksızca işkenceye maruz kalmış ki... ben de aklıma gelse dağa çıkardım... İnsanlara zulmederseniz, haksızlık, fena muamele yaparsanız bunun karşılığı sabır gösterenler de reddedenler de bunun hesabını sormaya kalkanlar da olabilir...” 

Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan Yardımcısı Arınç’a göre, zalim uygulamalar, bir zamanlar oruç tutup, namaz kılan masum (!) Öcalan gibileri dağa çıkartmıştır. Bütün suç masumu caniye çeviren sistemdedir.

Dağa çıkmayı meşrulaştıran, makulleştiren hatta haklı gören bu anlayış adeta dağdaki eli kanlı teröristleri yüceltmektedir. Bülent Arınç bu sözleriyle, suçu ve suçluyu (teröristleri) övmektedir. Ancak biz işin bu yönü üzerinde durmuyoruz. 

Arınç’ın sözlerinin taşıdığı anlama, başlıklar altında değinelim:

-Sayın Arınç’a göre, on binlerce insanı katleden örgütün ele başısı olan cani Abdullah Öcalan, dini bütün ve masum bir kişiydi. Onu canavar haline getiren Kürtlere yapılan eziyetlerdir!

—Arınç’a göre, işkence görenlerin eline silah alıp, dağa çıkmaları doğaldır.

— Dağa çıkmış olan bölücülere kızmamak, onları anlamak gerekir, diyor Arınç.(O, kamuoyuna önceleri ben de bu teröristlere kızıyor, beddua ediyordum. Artık etmiyorum. Siz de etmeyin diyor. Çocuklarınızı katledenlere  “beddua” etmeyin, onlar bunu yapmaya mecburdular, demeye getiriyor.)

— Ona göre, benzer muameleye muhatap olanların dağa çıkması normaldir. (Arınç, ben de böyle bir muameleden geçsem dağa çıkardım, diyor.)

—Siyasi bölücülerin yaptıkları haklıdır. Çünkü onlara, onların hakları verilmemiş, varlıkları inkâr edilmiş ve işkenceden geçilmişlerdir.

— Arınç’a göre, Öcalan’ı oruç tutup, namaz kılan bir mümin olmaktan çıkartıp on binlerce insanın kanına giren bir canavar haline getiren de devlet ya da rejimdir.

—Dindar Öcalan’ı Stalinist ve ateist hale getiren de devletin Öcalan’a uyguladığı kötü muameledir. Öcalan, Arınç’a göre AK Parti gibi sütten çıkmış ak kaşıktır.

Arınç bütün bu sözleri tesadüfen ya da amaçsız söylemiş olamaz. Arınç bu sözleriyle Türk kamuoyuna yönelik olarak psikolojik harekât yapıyor. O, bu sözleriyle PKK’nın bir muhatap olarak alınmasına kamuoyunun tepkisini azaltmaya çalışıyor. Önümüzdeki günlerde benzer açıklamalar, diğer hükümet yetkililerinden de gelirse şaşmamak gerekir.

Arınç’ın dağa çıkma nedenlerini kötü muameleye bağlamasına karşın yapılan bilimsel araştırmalar, dağa çıkma nedenleri arasında işsizlik, eğitimsizlik, ekonomik durum, statü ve aidiyet arayışını saymaktadır. Yapılan bir başka araştırmada da kız çocuklarının dağa çıkma nedenleri arasında, zorla evlendirme, başlık parası, mirastan mahrum bırakmak sayılmıştır. Bu arada yapılan bazı araştırmalarda da çocuklarının dağa çıkmasını istemeyen Kürt aileler üzerinde PKK’nın kurduğu şiddet ve baskı da dağa çıkmakta önemli bir faktör olarak tespit edilmiştir.

Bülent Arınç, gerçeklerden değil, önyargılarından hareketle bölücülerin dağa çıkmalarına, kendilerine göre haklı gerekçeler sayıyor. Ortaya atılan görüşler, devlete diz çöktürme misyonunu Arınç’ın üstlendiğini gösteriyor.

****************

O.Furkan yazdı...


PKK ŞİRİNLEŞTİRİLİYOR MU?


       "Bende olsam dağa çıkardım." Bu sözler Sayın Arınç´a ait.Arınç´ın mütevazi,masum ve duygusal görüntüsünü severim.Ancak bu son çıkışı beni düşünmeye sevk etti.Her söyleminden sonra birçok kişinin düşündüğü "Arınç söylediyse bir bildiği vardır." anlayışının kayıtsız şartsız devam edeceği düşüncesi hakimse bir an önce vazgeçmelidir.Çünkü bu söylem masumane görülemez.Öyle ki neredeyse PKK maşalarından özür dileyeceğiz.Öcalan´ın lise yıllarında namaz kıldığını söyleyerek O´nun adına günah mı çıkartıyor,yoksa islami bir koruma kalkanı mı çekmek isteniyor?

       Durmuş Yılmaz ile aynı okulda okuması samimi arkadaşmış gibi lanse edilemez.Üstelik aynı sınıfta bile değiller.Aralarında iki sınıf farkı var.Farzedelimki aynı sınıfta.Hafifletici bir sebep mi kabul edelim.Şunu belirtmeliyim ki ;değil lisede,şu anda dahi beş vakit namaz kılsa,her yıl hacca gitse yaptıkları (maddi manevi verdiği zararlar)asla kabul edilemez.Kendisine karşı duyulan nefreti hafifletemez.Bilakis İslamiyeti kullandığı için artırır.

      Sayın Arınç,bir kızın  12 Eylül´de gördüğü işkence nedeniyle dağa çıkışını da hoş görür bir anlayışla karşıladığını ifade ediyor.Sayın Arınç,size ülke yönetimine getiren,kendileri adına haklarını arayın diye bu ülke uğruna çocuklarını şehit veren,gazi eden ailelerin haklılığı ne olacak?Bu ülkede devlet politikası gereği,nice gençler idam edildi.Hangisinin ailesi devlet düşmanı oldu?Koskaca bir Başbakan ve Bakanları asıldı.Çocukları hizmet yarışından mı kaldı?Alparslan TÜRKEŞ,Muhsin YAZICIOĞLU işkence gördük diye dağa mı çıktı,yoksa acılarını,kırgınlıklarını sinelerine sarıp ülke için canla başla çalışmaya devam mı etti?

      İsterseniz birazdaha geriye gidelim.Osmanlı Hanedanının son üyeleri Ülkemiz için,bütün servetlerini kaybederek sürgün yaşadıkları yerlerde temizlikçilik yaparken neden ihaneti düşünmediler de ilk fırsatta yabancılaştıkları yurtlarına döner dönmez Toprakları öptüler?

       Bu gün,Kürt vatandaşlarımız dillerini konuşabiliyor,müzikler serbest,isimler de bir sıkıntı yok,faili meçhuller bitti,vekilleri polis tokatlayabiliyor,teröristlerle kucaklaşma merasimi düzenlenebiliyor,terörist cenazeleri devletin araçları eşliğinde konvoyla taşınabiliyor,belediye taziye çadırı ile terör sempatizanlarını ağırlayabiliyor ...

       Sonuçta bir değişiklik var mı Sayın ARINÇ?

  Bu durumu özetleyen hikayeyi bilirsiniz.

Akrep bir gün yiyecek ararken bir nehrin kenarına gelmiş. Karşıya geçecek bir yol bulamamış bir türlü. Bu sırada suda bir kurbağa görmüş. Kurbağaya kendisini karşıya geçirip geçiremeyeceğini sormuş. Kurbağa: "Sen beni sokarsın!" diyerek, kabul etmemiş.

Akrep, kurbağaya söz vermiş onu sokmayacağına dair. Kurbağa da: "O halde çık sırtıma seni karşıya geçireyim" demiş. Akrep kurbağanın sırtına çıkmış, nehrin yarısına geliklerinde, akrep dayanamayıp kurbağayı sokmuş. Kurbağa son anlarında akrebe sormuş:Hani beni sokmayacağına dair söz vermiştin! Şimdi ben ölüyorum, ben ölünce sen de boğularak öleceksin!

Akrep de mahçup bir şekilde karşılık vermiş:

- Ne yapayım kurbağa kardeş? Bu benim doğamda var!  BDP nin doğasında var niyet bozuk.Sakın ola ki kullanacakları bir koz vermeyin.PKK ve BDP hiç bir surette bize şirin gözükmez,gösterilemez.


Editör: TE Bilişim