Akkaya Barajı ile ilgili sorun ciddi boyuta erdi. Bugünden başlayarak önlem alınsa dahi bölgenin geleceği için risk oluşması ihtimali var. Bir avuç insan yıllardır konuyu gündeme taşımaya çalıştı. Çabaladı. Konu insan ve doğa ile ilgili idi. Siyasilerin bu anlamda çözümü demeç vermekten toplantı yapmaktan öteye geçmedi. Projelerin sonu gelmedi ve “bıçak kemiğe dayandı.” Bir gün dahi artık geç olabilir. Derhal gereken önlemler sert biçimde uygulanmalıdır.



 Akkaya Barajı yapılması için emek verenler bugünleri görseler ne kadar üzüntü duyarlardı. Çünkü o yıllarda bu su temiz akar ve bölge bağ bahçe sulamanın dışında ürünler yıkanır, hatta çocuklar bu suda yüzerdi. Canlılar içinde bir soluklanma alanı idi. Su berrak akardı. 1964-67 yılları arasında yapımı tamamlandığında bölgede bağ bahçe sulama ile tarım için ciddi bir çalışma gerçekleşmişti. Toprak gövde dolgu tipi olan baraj gövde hamcı 426.000 metreküptü. Akarsu yatağından yüksekliği 18.00m, normal su kotundan göl hacmi 5.80 hm³,normal su kotundan gölalanı 1.38 km² ve 2277 hektarlık sulama alanı ile Niğde için Gebere Barajından sonraki en önemli proje idi.



İşin ehli olmayan, planı pilav sanan akıllar sayesinde bölgede akıl almaz uygulamalara gidildi. Halende gidiliyor. Ve tarım gelişmesi için yapılan baraj alanı atık suların toplanma merkezine döndü. Önce balıklar öldü. Sonra su köpürdü. Şimdi kokusu çıktı. Bu durumu bilim adamları gönüllüler güçleri yettiğince duyurmaya çalıştı. Bizde elden geldiğince yazdık. Yerel basın konuya duyarlı davrandı. Kampanyalar yapıldı. Bu bölgede sorun olduğunu “sağır sultan” da duydu. Niğde ilini yönetenler için en önemli ve çevre felaketine yol açacak Akkaya için girişimlerde bulundular. Bulundular ki Bakanlar gelip inceleme yaptı. Üniversite birkaç kez toplantı düzenledi.



 Yerel seçimlerden önce Bor’a gelen Çevre Bakanı Akkaya kurtarılacak sözü verdi. Seçim bitti. Toplantılar, projeler derken suyun çaresiz isyanı başladı. Önce köpürdü, sonra kokusunu yaydı. Umarım ve dilerim ki bundan sonra doğa ve insana zarar verecek tepkisini göstermez. Çünkü “SU KONUŞMAYA” başladı. Anlayana, anlayabilene bu işin şakası yok. Geleceği “beni kirleterek” yok ediyorsunuz diye isyan ediyor. Gidiş büyük bir risk yaratabilir. Mevcut baraj temizlense dahi bugüne kadarki yer altına sızanları eğer doğa süzgecinden geçerken temizlemez ise bölgenin gelecekte yer altı suları risk altındadır.
 Laf dönemi değil iş dönemidir. Milletvekilleri bu anlamda sorumludur. Konuya ciddi eğilmeleri şarttır. Soru önergesi, bakana ilettim vs. ile bu işler olmaz. TBMM arşivlerinde eski milletvekilleri soru önergeleri de bakan açıklamaları da vardır. İşin çözümü hemen müdahaledir. Ne yapıp edip önce kirli su akmasını engellemek sonra baraj zeminini temizlemektir. Yoksa Üniversite kalır, Ne Bor kalır ne de   Niğde kalır. Bu iş bir zincirdir. Zincir bir halkası koparsa bundan herkes zarar görür. Herkes aklını başına alıp sorunu  çözmek için el birliği yapmalıdır.



- kralbet giriş - - - - -