Bir konuyu çözmek için nereden ve nasıl baktığınız sonuç kadar önemlidir. Sorunun saptanması sorunun yok olmasını sağlamaz.  Önemli olan sorunun çözüme erdirilmesidir.

 Niğde Akkaya Barajı ilgili çok kere yazdık. Arşivlere bakanlar görecektir ki Akkaya için yazdığımızda daha olayın farkında olmayı bırakın, yerinden haberdar olmayanlar dahi vardı.


Akkaya Barajı yapıldığı dönemden beri Niğde için sorun bir nokta oldu. Önce yapılış süreci sorunlu geçti. Baraj inşası sırasında Bölgede Bizans yerleşmesi açığa çıktı. Mezarlar, yapılar ne yazık ki tahrip oldu. Buluntular birkaç gazete haberinden öte önemsenmedi. Sit alanı olacak bölge baraj alanı olarak düzenlendi.  Halen Akkaya Barajına gidenler orada yerleşme yerlerini görmeleri olasıdır. Bu alanın temizlenmesi, düzeni ile değer bulabileceğini birkaç kez yazılarımızla gündeme taşıdı isekte hiçbir değişim olmadı. Bölge tarihi dokusundan kalan bölümlerde yararlı kılınmadı. Yok, oluşa bırakıldı.

 Baraj yapıldığı dönemde doğal yapının su tutmaya elverişli olmadığı anlaşıldı. Bu kere yeniden büyük masraflarla su tutacak duruma taşımak için uğraş verildi. Sonuçta baraj işe yarar hale geldi. Bu kere Niğde atıklarının baraja akması başladı. Niğde Belediyesi arıtma yaptı ama arıtmayan bir arıtma oldu. Önceleri iyi çalıştı sonraları sorunlu duruma geldi. Kimi zaman kullanım dışı kaldı.

 2000 yılında kış döneminde barajdaki balıkların ölümü ile sorun ciddi olarak incelemeye alındı. Dönemin Valisi Refik Arslan Öztürk başkanlığında kurullar toplandı ve vali işi önemsedi ne varki tayini çıktı. O gitti bir çok konuda olduğu gibi Niğde “patinaj”a başladı 14 yıldır da farklı kurulların toplantılar süregeldi.

Ve son 2010 yılına kadar Akkaya’nın kokusu çıkıncaya kadar herkes baktı. Koku Bor’u aştı tersten Niğde’ye kadar ulaştı. Niğde Üniversitesinin yani bilimin yanında bir atık göleti oluştu. On yıla yakında kurtarma nutukları ile günümüze erildi. Su azalınca sorun azaldı su çoğalınca koku çoğaldı. Bölge Milli Park olacağından çevre düzeni yapılacağına değinde konuşan konuşana bir süreç yaşandı.

Seçimlerden önce bakanlar dahi sıkça uğradı. Hatta bir bakan isyan ederek tepki dahi gösterdi ama sonuçta sorun çözümlenemedi.
Şimdilerde yeni bir arıtmadan da söz ediliyor. Onca tekniğin uygulandığı söylense de çözüme gidilemedi. Konuşulana, demeçlere, vaatlere dünde kalanlara bakınca sanki İstanbul Haliç temizleniyor sanırsınız. Alanı konumu durumu belli bir yılda her yönüyle kurtarılması olası yer “kocaman” sorun kılındı.

Çalıştaylar, raporlar, sözler ama sonuçta Akkaya başladığı noktada. Çözüm kalıcı sağlanacak çok öneri oldu. Ama uzmanların eliyle Akkaya sorundan arınmadı.

Akkaya kuşları ile doğal bir çekim konumuna erecekti. Onların korunaklı kılınacak çevre düzeni dahi sağlanmadı. Son gittiğimde kuş yumurtalarının olacağı yerlerde hayvanlar otluyordu. Şimdilerde susuzluktan daralan alan ile belki bu yaz Akkaya çok sorun gibi görünmese de gelecek Akkaya için yine sorun görülüyor. Umarız bu kere iş kökten halledilir.

O arada tarihi dokunun bulunduğu alanda temizlenip çevrede bir dinlence alanı olarak kurtarılabilir. Kimbilir?