Kendimizin oluşturduğu ve geliştirdiği, Yaradan’ın yarattıklarının yanında biz insan evlatlarının ortaya koyduklarının, yaşamımıza yansıyan şekli olarak çıkıveriyor karşımıza siyaset.

Söz konusu genel seçimler olunca önümüzdeki dönemin en büyük günah keçisi siyasetçiler olacak, siyasetçilere veryansın edilecek, bedduayla karışık küfürler onların etrafında dönecek.

Siyasetçileri küçümseyecek, siyasetçileri aşağılayacak içimizde biriken her tür öfkeyi ve kızgınlığı onlara yönlendirip onlar üzerinden rahatlamaya çalışacağız.

Oysa siyaset hepimizin davranış biçiminde, yaşam şeklimizde yani varlığımızın ana hücrelerinde, insan olmanın temel güdüsü olma haliyle zaten mevcut olacak her daim.

Siyasette hırs var da kişisel hırsımız yok mu?

Siyasette rekabet var da kendi iş dünyamızda yok mu?

Siyasette suiistimal var da ortalama ufak bir şirkette dahi suiistimal yok mu?

Lakin bunları önlemenin ve düzeltmenin genel yolu yine siyasetten geçmiyormu?

Günlük hayatımızı etkileyecek her tür; kanun önünde eşitlikten özel hayatın gizliliğine, yerleşme ve seyahat hürriyetinden ailenin korunması ve çocuk haklarına, toplu iş sözleşmesi haklarından sendikalaşmaya kadar bire bir varlığımıza etki eden konuların tartışılıp halledilmeye çalışıldığı arena değil mi, siyaset?

Özellikle darbe dönemlerinin ve baskıcı vesayetlerin yoğunluğuyla, kendini arayan insanların büyüyüp serpildiği bu coğrafyada siyasetin önemi ve karşılığı ciddi veballerle tarih önünde hepimizi sanık sandalyesine oturtabilecekken, siyaset bir şekilde birbirimizi anlama ve konuşma dilimiz olacak.

Her şeyden önce kavga ortamını varlık sebepleri haline getirenleri alt etmeyi becereceğiz, demokrasinin engin hoşgörüsü içerisinde

Evrensel ilkelerden yola çıkacak, manevi değerlerimizi gözetecek, muhakeme ve olaylar arasında kuracağımız sebep – sonuç ilişkileriyle, memleket sorunlarını toplumsal bir histeri veya siyasi asabiyetle değil, Allah’ın kendi varlığından bize bahşettiği içimizdeki rahmetle bütünleştirmeye çalışacağız.

Gerçek dünyanın bura olmadığını bilenlerin bilinciyle, aramıza sokulan din, dil ve ırk gibi nifak söylemlerini aşıp ötekileştirmeden, birbirimizi sahiplenmenin ve kucaklamanın yolu olacak siyaset.

Mademki Niğde tarihsel dokusuyla, onca millete kucak açmış…

Mademki siyaset insanların kendi hayatlarını dizayn edebilme yolu…

Buyurun o zaman önümüzdeki seçimleri demokrasi şölenine çevirmeye…

Elbette az buçukta olsa siyaset ve siyasetçiye saygı oranımızı arttırarak.