Bizlere hiç yabancı gelmiyor bu cümlenin yüklendiği anlam. Hani eskilerin hikâyesi gibi olmuş bir gerçek. Bilip de yaşamayı düşünemediğimiz bir gerçek.
Şimdi benim yazmama karşı rahatsız olabilirsiniz. Hani derler ya “gerçekler acıdır”. Birilerinin söylemesi lazım diye düşündüm, Allah Resulü bana böyle tabi olun ve böyle itaat edin diye söylemeyeceğine göre, yapmış olduğu tezekkürlerden aldığımız ilim ile bu kanıya varmalıyız sanırım.
 
Hani söyler ya Allah, emanetlerin kendisine teslim edilmesini. Allah’ın Habibi de demiyor mu? Mürşide tabi olduğunuz an Ruh’un, Fizik bedenin, Nefsin ve İradenin Sıratı Müstakimi başlar.
Nasıl bir ölmek bizimki bilmiyorum, ruh Allah’ın tasarrufunda kendisine ulaşacak ve Ruhumuz kendi Sratı Müstakimini tamamlamış olacak. Sonra evet sonra ne olacak. Fizik bedenimizin teslimi için sanal olan Veçhimizin Müstakimi için 22.basamaktan 14. basamağa geri dönmemiz ve bu işlevi Nefsimiz ve İrademiz için yeni baştan yapmalı mıyız? Nede olsa teslimiyetin yapılacağı yollar (Sıratı Müstakimler) Mürşidimize tabi olduğu an başlar.
Sanırım ilk teslimiyetimizin vermiş olduğu sarhoşluk. Hayati önem arz eden diğer teslimiyetlerimizin zora girmesine neden oluyor.
Peki, yolun dördüne de 14. basamakta Mürşidimize biat ettiğimiz an başlasaydık ne olurdu?
Ruhumuz nasıl olsa Allah’ın kendisine ulaştırma görevini üzerine aldığı için, bizim vech, nefs ve irade açısından teslimiyetlerini ayni anda yapmaya çalışmamız lazım.
Tabi olduğumuz ilk günler yardımın çok geldiği o günler de, 18 saate varan bir zikre ulaşmaya çalışmamız lazım ve Vechimiz için Resul ne söylerse hemen yerine getirmeliyiz, dolayısı ile içimizde ki nefsimiz de veçhimize uymak zorunda kalıp Allah’ın emirlerini yerine getirip yasaklarını yapmamış olsun. Bu arada irademizi nefsimizin istediği yönde değil de Allah Resulünün söylediği yönde kullanmış ÖLÜ GİBİ oluruz diye düşünüyorum.
Allah bu ayette acaba bunu mu demek istemiş?
AHZÂB-36: Ve mâ kâne li mu’minin ve lâ mu’minetin izâ kadallâhu ve resûluhu emren en yekûne lehumul hıyeretu min emrihim, ve men ya’sıllâhe ve resûlehu fe kad dalle dalâlen mubînâ(mubînen).
Ve mü'min erkek ve mü'min kadının, Allah ve O'nun Resûl’ü, onlar için bir işin olmasına hükmettiği (karar verdiği) zaman, kendiişlerinde seçim hakkı olamaz. Ve kim, Allah ve O'nun Resûl’üne asi olursa (itaat etmezse), o takdirde apaçık bir dalâlet ile sapmış olur.
Buda benim eksikliğim nedense hep sesli düşünüp düşündüğünü yazma kusuru.
Sürçü lisan ettik ise af ola.