Bayram benim neyime, 
Kan damlar yüreğime, 
Bitsin artık kara zulüm, 
Bayram benim neyime. 
Hep bize mi bunca ölüm,
Kan damlar yüreğime,
Ezilip duruyoruz, 
Bayram benim neyime!
 
       Paylaştığım bu dizeler Rahmi Saltuk tarafından türküleştirilmiş olup geçen bayramlarda olmadığı kadar bu bayram yaşadığım duyguların dışa vurumu olarak sürekli mırıldanarak söylemek durumunda kaldım.
 
      Elbet bunda bir grup partili partisiz arkadaşımla Kobanê Direnişine destek olmak ve Kobanê den gelen mültecilere moral vermek için Suruç ilçesine yaptığımız ziyaretin etkisi yadsınamaz. Suruç ilçesine ulaşmamızdaki engellemeler bir yana ilçe merkezindeki insan yüreğini burkan sığınmacı manzaralarıyla başlayan ve ülkemizin hemen her şehrinden gelerek Suruç’un sınır köylerindeki nöbet eylemine katılan gönüllülerin bin bir zorluğa ve hedefini “şaşırmış” havan mermilerinin ölüm tehdidi altında gerçekleştirdikleri çeşitli etkinlikleri Kobanê direnişine tüm baskılara rağmen sahiplenme bilincini çıplak gözle görüp de bayram benim neyime dememek mümkün değildi. Öylede oldu.
 
       Kurban Bayramının ikinci günü ulaşabildiğimiz Suruç Dawşan Köyü sınır hattına kuş uçuşu 300/350 metre. Kobanê direniş cephelerinin doğu ve batı yakalarını rahatça görebilen Dawşan köyü sınır hattı binlerce gönüllünün bulunduğu birkaç merkezden biri. İŞİD çetelerinin zırhlı araçlarla yaptıkları atışlar olsun havan atışları olsun çıplak gözle görülüyor. HDP milletvekillerinin eş genel başkanlarının ve belediye başkanlarının gün boyu ziyaretlerine tanıklık ediyor ve nöbet eyleminin ne denli önemli bir eylem olduğuna tanıklık ediyoruz. Yüzümüzü Kobane ye çevirip binlerce gönüllü nöbetçiyle “Kobanê Halkı Yalnız değildir, Yaşasın Kobane Direnişi, Yaşasın YPG Yaşasın YPJ” sloganlarını hep birlikte atıyoruz. Hedefini “şaşırmış” bir havan mermisinin ilerimizdeki köy evinin duvarlarını parçalamasını çıplak gözle görüp “Kobanê IŞİD a mezar olacak” sloganlarıyla sınır boyundaki bize düşen Mürşit pınar alanı çınlatıyoruz.
 
        Yaklaşan gecenin hazırlıklarını yapan gönüllü nöbetçilere kolaylıklar dileyip İlçe Merkezine yine dolambaçlı yollardan giriyor. Mardin-Van- Diyarbakır büyükşehir belediyelerinin oluşturduğu çadır kentleri ziyaret edip bayramlaşma için getirdiğimiz şekerlemeleri çocuklara dağıtıp Dayanışma Komitesine okyanusta kadre olacak ayni yardımlarımızı teslim edip, kent içindeki sığınmacıların merdiven altları, dükkânlar akraba evlerindeki üst üste oturuşlarını gözlemleyerek Suruç tan ayrılıyoruz.
 
        Bu bayramı yanı başımızda, Rojava’da, Suriye ve Irak’ta halkların yaşadığı acılar nedeniyle büyük bir hüzünle karşıladık. Özellikle Kobanê’de Kürt halkı büyük bir insanlık dramı yaşadığını çıplak gözle tanıklık ettik. Dünyanın gözü önünde, İslam adına mücadele ettiğini söyleyen, İslam maskesi takmış IŞİD adlı katliamcı çete artıklarının, Rojava’nın Kobanê Kantonu’na nasıl ülkemiz askerlerinin seyri altında saldırıyor olduklarını kendi gözlerimizle görüp yaşanan kirli savaşa taraf olmadığında bile taraflardan birine yani IŞİD’a destek anlamına geldiğine tanıklık ettik.
 
       Yine tüm olumsuz şartlara ve olanaksızlıklara rağmen insanlığın birlik, dayanışma ve yardımlaşma duygularını en zor koşullarda sergilediğini, özgür ve eşit bir yaşamın, barışın ve huzurun egemen kılındığı günleri hep birlikte yaşama umudunu koruduğunu görmenin kıvancını yaşıyoruz.
 
       Sadece Türkiye’de değil, başta Rojava olmak üzere Suriye, Irak ve Ortadoğu’nun tamamında demokrasi, eşitlik ve barış mücadelesinin başarıya ulaşması hedefiyle mücadele edenlerin kazanması ve mırıldanarak dahi olsa “bayram benim neyime” türküsünü söylememeleri umuduyla nice nice bayramlarımızı hep birlikte kutlayacağımıza olan inancımı paylaşarak yazıma son veririm.