Ne ibret verici ki Irak işgaline ABD'yle beraber katılmamakla övünenler Libya'ya asker göndermek için Meclis'ten yıldırım hızıyla tezkere geçirdiler.
 
 
Hatta tezkerenin geçmesini dahi beklemeden Deniz Kuvvetlerine bağlı gemilerin Ak Denize açılmasını ve Libya kıyılarında hazır beklemeleri yönünde hareket ederek emperyalizmin emrine amade olduklarını gösterdiler.
 
           Tezkere bile almadan savaş gemilerini, denizaltılarını yollayarak tezkereyi formalite derekesine indirenlere sormak istiyorum: Kendiniz “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir ve onun temsilcisi TBMM'dir ve milletvekilleridir” diye kasım, kasım kasılıyordunuz. Bu ülkenin aydın yurttaşları ve biz emekçiler böyle olmadığını biliyorduk da siz de malumu bir kez daha ilam etmiş oldunuz.
 
         Peki, ey bu kararı verenler başta vekillerinize, halka  bu durumu nasıl anlatacaksınız. Tek hâkim güç başbakan’dır gerisi formalitedir mi diyeceksiniz. NATO’ya hâkim güçler tak diye emretti biz şak diye yaptık mı diyeceksiniz. Bize acil emir telakki edildiğinde yasalar hikâyedir mi diyeceksiniz. Ne menem bir aceleymiş ki bu bir gün bile bekleyemediniz. 
 
         Bize ABD'nin, NATO’nun, BM Güvenlik Konseyi'nin Libya'ya 'insani müdahale' yaptığını anlatmayın. Biz onları Afganistan'dan, Irak'tan, Ruanda'dan, Bosna'dan tanıyoruz. Nereye ne zaman müdahale ederler biliyoruz. Mübarek'i yıllarca kim destekledi? İşkence evlerine Afganistan'dan, Irak'tan insanları kimin uçakları taşıdı? Filistinli ezilenlere ambargoyu Mübarek'e kim uygulattı? Tunus'un Bin Ali rejimini kim 'örnek model ülke' olarak sundu? Bin Ali'nin halktan çaldığı paraları kim sakladı? Kaddafi'den kim seçim çalışması için maddi destek aldı? Şu an Bahreyn'de ayaklanan ezilenlere karşı Suudi Arabistan ordusunun müdahalesini kim destekliyor? Bunlar ilk akla gelen sorular. Cevabı da belli. Tezkereye destek verenler siz bunların baş sorumluları ile aynı siperde savaşmaya asker gönderiyorsunuz. Eğip bükmeyin, lamı cimi yok durum net!
 
          Bu geçen Tezkere işgale ortaklık demektir. Libya'yı işgal, Libya halkının iradesine saldırı demektir.Bizim tarafımız net Libya halkının yanındayız. İşgale destek verenlerin de tarafı net, işgalcilerin, emperyalistlerin yanındalar.Ama bunu itiraf edemiyor ve söylemiyorlar. Geçirdikleri tezkerenin “millet iradesiyle” geçtiğini vaaz ederek kafaları karıştırmak ve kendi günahlarını ört bas etmek istiyorlar.
 
        Görünen köyün kılavuz istemediği gibi emekçi halkımız “kılavuza gerek duymadan” gerçekleri görüyor ve il, il tepki veriyor. Yasama dönemini bitirmiş ve seçim kararı almış bir meclisin sırf emperyalist güçlere şirin görünme gayretkeşliği içinde böylesi ucu açık kararlar almasının ardında yatan AKP’nin yıllar yılı sürdürdüğü “rağmen” politikalarıdır.    Emekçilere rağmen, ülke insanına rağmen, hatta AKP’li milletvekillerine rağmen yürütülen işbirlikçi emperyalist uygulamalar geçirilen tezkerede somutlanmış tezkereyi geçirenlerde halkımız tarafından suçüstü yakalanmışlardır.
 
          Bir kez daha belirtmekte fayda var. Hangi gerekçeyle olursa olsun, Libya'ya emperyalist saldırganlık kabul edilemez. Emperyalist işgal ve saldırganlık örgütü haline dönüşen NATO dan derhal çıkılmalı BM deki emperyal devletlerin hegemonyasına girmeden bağımsız ve bağlantısız bir dış politika izlenmelidir, Biz Türkiyeli emekçiler Libya'nın ve Libya emekçilerinin özgürlüğünden yana olduğumuzu dosta düşmana anlatmaya ve haykırmaya devam edeceğiz.