AKP Niğde Milletvekili  Adayı Erdoğan Özegen Niğde’de yaşayan bütün vatandaşlarımıza mektup gönderdi. “İzin verin bitirelim” başlıklı Mektup da Niğde’ye yapılanlar ve yapılacak olan projelerden de bahsediyor. Duygulu bir dile yazılmış mektup ile vatandaşlarımızdan oy talep ediyor.


Bu Mektubun kendisine de ulaştığını ve adresinin nereden temin edildiğini merak eden vatandaşımız AKP Adayı Erdoğan Özegen’in mektubuna cevap yazmış…
İşte Vatandaşın Erdoğan Özegen’in Mektubuna, Mektupla cevabı.
 
Sayın, Erdoğan Özegen ve AKP Ailesi
Çok kıymetli mektuplarınızı aldım, okudum, teşekkür ediyorum.
Bu nazik davranışınızla, kaleme almış olduğunuz duygularınızı ve hayallerinizi, hedeflerinizi öğrendim. Her ne kadar el yazısı ile olmasa da mektup geleneğini unutmuş bir aileye bu konuyu hatırlattığınız için ayrıca teşekkür ederim. Mektubuma başlamadan önce hayli zor ve yorucu olduğunu düşündüğüm seçim çalışmalarınızda başarılar temenni ederim.
Sayın Özegen ve Akp Ailesi, uzun zamandır böylesi  mektup almadım. En son postacıdan Niğde Defterdarlığının gönderdiği “Üzerinde Tarihi Fırsat” yazılı, 1.253.00 Tl.lik ödeyemediğim vergi borcumun yapılandırılması konusunda bilgilendirme ve davet mektubu almıştım.
Bundan önce de çeşitli kereler icra takibi ihbarnamesi, özelleşince düşeceğini düşündüğümüz ancak yükselen Telefon ve Elektrik faturası geliyordu. Doğalgaz faturam ise hiç gelmiyor çünkü hala alamadım.
Adresimi size veren devlet kurumunu da ayrıca merak ediyorum. Kendilerine ayrıca bir teşekkür! Mektubu göndermek isterdim.
Sizden böylesi “İzin Verin Bitirelim…” başlıklı  bir mektup alınca aile reisi olarak 2 çocuğumu ve eşimi karşıma aldım  ve mektubu okudum, onlarda çok mutlu oldu ve selamlarını iletiyorlar.
Erdoğan Bey, bu samimi mektubunuz karşısında ben de aynı samimiyette cevap vereceğim.
Gönderdiğiniz mektup içeriğinde, 2002-2007 döneminden bahsetmişsiniz. Oysa Akp Ailenizi de düşününce 2002-2011 arası olmalıydı. Niğde genelindeki bahsettiğiniz yatırım ve hizmetlerin bir çoğunu bir yerlerden hatırlıyoruz. Sizinle aynı dönem de vekillik yapan Sayın Mahmut Çetin’den dinlemiştik ve övüne övüne anlatıyordu, belki de hakkıdır.
Sayın Özegen ve Akp ailesi, 9 yıllık iktidarınızda, yaptıklarınızdan örnekler vermişsiniz. Okul, hastane, restorasyon, yol, toki, vs. Bu işlerde parmağınız varsa Allah Razı olsun diyorum.
Ama, bu tür işler zaten devletin rutin ve yapması gereken işleridir.
Toki hemşerilerimize evi bedava vermediği gibi, doğalgaz’ı da bedava vermiyorlar. Yazmış olduğunuz yatırımlar bizlerin vergileri ile oluyor. Vergilerden öte, yine milletin vergileri ile oluşturulmuş tesislerin 9 yıl boyunca yok pahasına satılan özelleştirme gelirlerinin, sadece minik bir bölümü, Altunhisar-Çiftlik yolu, Darboğaz Göleti, Yavuz Sultan Selim Lisesi vs. olarak Niğde’ye dönebilmiştir. Sizin de vekilliğiniz dönemindeki bu projeler bence sıradan projelerdir.
Üstelik okuyoruz, Niğde yatırım alan iller arasında sondan 10 uncu oldu. Bir çok kurum ve tesis sizin döneminizde kapandı. Nevşehir ve Aksaray’da olan bir çok kurum ve tesis Niğde’de yok. Şimdi daha önce kapanan Gümrük Müdürlüğünü açacağız diyorsunuz. Enerji Bakanını davet edip, özelleşen Medaş üzerinden vatandaşın elektrik sorunu nu çözmeye çalışıyorsunuz. Dostlar alışverişte görsün misali…
9 Yılda Niğde’ye özel hangi yatırımlar yapıldı. Sıradışı-çılgın bir proje mi var ki Niğde’de…
Aksaray Üniversitesi Niğde’den ayrıldı ve şuan öğrenci ve bölümleri itibari ile Niğde Üniversitesi’ni katladığını biliyorsunuzdur. Tıp fakültesi dediniz, çabuk söndü balon. Bor’a bir fakülte bile açamadınız.
Durdunuz, durdunuz seçime bir ay kala Niğde Bakan yağmuruna tutuldu. Gelip neyin sözünü veriyorlar anlayamadım. Üstelik o bakanların seçimden sonra tekrar bakan olacağı da şüpheli.
Saydığınız yatırımlar arasında veya yapılan açılışlar ve kesilen kurdeleler arasında Niğdelinin çocuğuna iş, istihdam sağlayacak yada Niğde ekonomisine dolaylı katkı sağlayacak hiçbir proje göremedim.
Niğdeli gençler için İŞ… özel güvenlik, temizlik şirketi ve hastane taşeron firmasınca bir görev verilmesi. Ardından seçimlerde bu gençlere diyet ödettirmek. Çocuğunun iş kaygısı olan bir anne baba, ileri demokrasi! çerçevesin de özgürce oy kullanamaz.
Niğde’ye geçtiğimiz gün 15 dakika yağmur yağdı. Caddeden karşıdan karşıya geçemedim. Yağmurlu yada karlı bir havada Niğde’de bulundunuz mu? Sokaklarında, caddelerinde yürümeye çalıştınız mı? Kışın kömür kokusunu teneffüs ettiniz mi? Niğde’nin keşmekeş trafiğinde araç kullanıyor musunuz?
Niğde geneli Ak Belediye oldu, Belediyelerin çalışmalarını gözlemliyor musunuz? Neler yaptıklarının yada yapamadıklarının farkında mısınız? Bunların olumsuz durumunun oylarınızı etkileyeceğinden haberiniz var mı?
22. Dönem Milletvekiliydiniz, çok başarılıydınız da 23. Dönem neden milletvekili yapılmadınız ve şuan 24. Dönem tekrar neden aday yapıldınız merak ediyoruz.
Sizi çok yakından tanımıyorum, ancak hem çok önceden hem de bu seçimde küçük toplantılarınızda birkaç kere hatipliğinize ve şair genel başkanın şair adayı olur misali şiirlerinizi, dörtlüklerinizi dinledim. Aklıma her nedense fareli köyün kavalcısı hikayesi geldi.
Ben 51 yaşında birisiyim, benden geçti, artık kendi namıma hiçbir beklentim, korkum, tereddütüm, isteğim yok. Ancak çocuklarımın geleceği konusunda endişeliyim.
Beni, Niğde’nin vahim durumundan öte ülkemizin geleceği daha çok ilgilendiriyor. Niğde’nin yolu bu gün yapılmaz yarın yapılabilir. Ben, ev sahibi bu gün olmam yarın olabilirim. Çocuğum bu gün basit bir işte çalışır yarın daha iyi iş bulur. Bu gün paket taşlı kaldırım da yürürüm yarın mermer bir kaldırımda yürürüm. Bunlara o kadar takılmıyorum… Ama siz takılmışsınız çünkü propaganda ve reklamlar hep bunları içeriyor. Mektubunuzda belirtmeye çalıştığınız gibi aynı telden çalmıyoruz.
Cumhurbaşkanı bizden olsun dediniz… Oldu…
YÖK Başkanı bizden olsun dediniz… Oldu.
Yargı bizi engelliyor dediniz… Yargıyı ele geçirdiniz…
Asker darbe yapacak dediniz… Korkuttunuz… Sizler yada Cemaatler darbe yapacak seviye ye geldi…
Medya ya ayar çektiniz…
Babalar gibi bu milletin tesislerini sağa sola yok pahasına sattınız.
Zenginlerinizi oluşturdunuz.
Hiçbir hükümete verilmeyen destek sizlere verildi.
Tek başına büyük çoğunlukla iktidar idiniz.
Sivil toplum kuruluşları, her türlü resmi ve özel kurum ve kuruluşlara hakimsiniz… Kadrolaştınız… Sindirdiniz…
Bize bazı kurum ve kuruluşları öcü gibi gösterip korkuttunuz, kendinizi mağdur gösterdiniz ama, kendi saltanatlarınızı sürdürdünüz.
Ben dahil en son referanduma kadar bunları…Yedik…
Sayın Erdoğan, şeker var, irmik var ama ortada Helva yok!...
 Helva yiyemedik.
Çocuklarım, test çözmekten, çocukluğunu yaşayamamaktan, şifre kelimesinden…. Ben, Dershane parası düşünmekten. Anneleri, Eğitim sistemin de her yıl yapılan değişiklikleri takip etmekten Ruh Sağlımız bozuldu.
 “A Kalite Eğitim” dediğiniz bu mu Sayın Erdoğan…
Güneydoğu’da polise tokat atılırken, Bölücü bir belediye başkanı Başbakanımıza küfür ederken, kurtarılmış bölgeler, şehirler, sokaklar varken, PKK oralarda asayişi sağlarken. Polisler şehir içinde bile zırhlılarla dolaşırken, gösterileri uzaktan izleyen polise taş, molotof atılırken seyredip… İmralı canisi ile pazarlık yaparken… haftalık basın açıklamaları ile tehdit ederken… Her şeye bir lafınız varken, bütün bunlara bir kelam dahi edilmezken.
Bakana yumurta atan öğrenciler, tutuklanıyorsa… Köşe yazısı yada kitapları yüzünden insanlar bizzat Başbakan tarafından tehdit alıyor yada tutuklanıyorsa… Kaset siyaseti yapılıyor ve failli meçhul kalıyorsa…
Bir ülkenin Başbakanı seçim meydanlarında “… bakın yakında bu konuşmanın kaseti de yayınlanacak… deyip ardından yayınlanıyorsa… Hopa’da ölen öğretmenin ardından, …kimliğini bilmiyorum, üzerinde de durmuyorum… derse… Bir kız mı? Kadın mı? bilmiyorum, panzerin üzerine çıkmış…. “ diyebiliyorsa…
Dışişleri Bakanlığının ilgi alanı sadece Kürtler ve Müslüman ülkeler oluyorsa… Irak Türkmenleri, Orta Asya ülkeleri, Doğu Türkistanlılar, Kafkaslarda ve Kıbrıs’ta yaşayan soydaşlarımız yok sayılıyorsa… Ermeniler talimat ile Azerbaycanlı soydaşlarımıza tercih ediliyorsa…
Türk kelimesi, Türklük kelimesi, Milliyetçilik kelimesi, Türklerin yaşadığı bir ülkede ırkçılık, kafatasçılık olarak nitelendiriliyorsa…
Benden olmayan aşağılanıyor, mahalle baskısı uygulanıyor, biraz sesi çıkanlar şantaj ve tehditlerle maruz kalıyorsa…
Eşim ile konuşurken bile telefonumun dinlendiği aklıma geliyorsa… Aslında yüzlerce konu olup burada dile getiremiyorsam(yayınlamazlar)
Bor’da bir öğretmen odasında fikir bazında aleyhte konuşulan bir konu, koşturularak ilgili mercilere iletiliyor ve öğretmen tehdit ediliyorsa…
Birleştirici olmak gerekirken, Kürtlüğe, Aleviliğe, Sunniliğe, Tarikat ve Cemaatçiliğe… meydanlarda, gazetelerde, televizyonlarda, bilinçli şekilde, toplumu ayrıştırmak için vurgu yapılıyorsa…
Hapishaneler dolmuş taşmışsa…
 “Yandaş san yaşarsın” anlayışı hakimse…
Eğer “Yeni Anayasa”  AB-D, AKP, CHP, BDP ve PKK’nın istekleri, hayalleri doğrultusunda gerçekleşecekse… (…ki öyle gözüküyor)
Bu seçimde “Yeni Anayasa” hariç yeni bir şey söyleyemiyorsanız…
Aynı ülkede, aynı şehirde yaşıyor, aynı havayı soluyoruz. Acılarımıza ağlıyor, sevinçlerimize birlikte gülüyor, hayatı birlikte yaşıyoruz” demişsiniz ya… sayın Erdoğan…
Sanırım aynı ülkede yaşamıyoruz… Hayatı birlikte hiç yaşamıyoruz… 
Hele.. “İstikrar sürsün… Hedef 2023” sloganı beni daha da ürkütüyor…

Mektubunuz da “İzin verin bitirelim” demişsin ya…

Bitirmenize ben ve ailem izin vermeyeceğiz…

Üzgünüm…

Mektubuma burada son verirken, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öper, kestane kebap acele cevap bekler….

Saygılar sunarım.

---

Selim GÖKEL'in AKP Adayı Erdoğan Özegen'in mektubuna cevabı, o dönem ismi mahfuz vatandaş olarak yayınlanmıştı.


Editör: TE Bilişim