Türk Ocakları Niğde Şube Başkanlığı, Suriye’nin kuzeyinde Suriye PKK’sının Batı Kürdistan oluşturmak faaliyetleri son hızla sürerken Türkiye’nin olayları endişeyle izlemeye devam etiğini belirtti.


Türk Ocakları Niğde Şube Başkanlığı, yaptığı yazılı basın açıklamasında; Devlet ve millet kavramlarından hazzetmeyen gayrımillî medya kalemşörlerin ise Türkiye’nin “Kürtler için” olumlu olan bu gelişmelere karşı çıkmasını eleştirerek psikolojik savaştaki işlevlerini hakkıyla (!) yerine getirdiklerini iddia etti.


Türkiye’nin Kuzey Suriye’deki gelişmelere seyirci kalamayacağına işaret edilen Türk Ocakları Niğde Şube Başkanlığı’nın yazılı basın açıklamasında görüş ve iddialarını şöyle sürdürdü:
“Artık mızrak çuvala sığmaz hale gelmiştir. Hiçbir pazarlık yapılmadan başlatıldığı ileri sürülen çözüm sürecinin Pankürdizmi gerçekleştirmek için fırsat kollayanlara yarar hale geldiği açıkça görülmektedir.


Bu bölgede yaşayan bütün unsurlar, Sünnisiyle Şiisiyle, Arabıyla, Kürdüyle, Türkmeniyle ortak bir tarihî ve kültürel mirası paylaştığımız kardeşlerimizdir.

Bin yıldır bu coğrafyada yaşanan kardeşliği temelinden berhava edecek bu girişim asla ve katiyen Kürt kardeşlerimizin haklarını sağlamayacak, Ortadoğuda emperyalist odakların çıkarlarına hizmet ederken on yıldır bölgede cereyan eden kan deryasını büyütmekten başka bir sonuç vermeyecektir.

Türk Ocakları olarak başlangıcından itibaren Suriye’deki gelişmeler ve “çözüm” süreci konusunda, her türlü iç siyasî mülahazadan uzak bir şekilde, atılan yanlış adımlar konusunda ikaz görevimizi yaptık.

Türk milliyetçilerinin küçük, içine kapanık bir Türkiye değil, tarihî birikimimize uygun bir Büyük Türkiye ülküsünü yürekten benimsedikleri açıktır. Ne var ki, konjonktürel olarak fırsat doğduğu zannıyla uygulanmak istenen bir “Büyük Türkiye” projesinin doğru hesap ve tahminlere dayanmadığını aklıselim sahibi herkesin görmesi gerekirdi.

Olayların geldiği bu noktada, ülkemizin bir bölümünü de içine alan “dört parçalı Büyük Kürdistan” adı altındaki bölünme projesi karşısında, yurttaşlarımızı etnik ve mezhebî kökene göre ayırmaksızın, tarihten ve kültürden gelen kardeşliğimizi pekiştirecek bir dil ve üslubu korumaya özen göstermek zaruretini bir kez daha ifade ediyoruz.

Türk devleti kendi birliğini, bekasını ve bütün İslam dünyasını ilgilendiren bu konuya seyirci kalamaz, kalmamalıdır. Türk milletinin birliği ve Türk devletinin bekası için devlet kurumlarını, sivil toplum kuruluşlarını ve siyasî partileri böylesine kritik ve hassas bir konuda bir anlayış birliği içinde hareket etmeye davet ediyoruz.”


Editör: TE Bilişim