Bor İlçesi asbestli su borularından ne zaman kurtulacak?

 

Bor’da Sabah Gazetesi’den alıntıdır


 Niğde Belediyesi şehirdeki Asbestli su borularını komple değiştirirken, Bor Belediyesi’nin bu konuda sessiz kalması halkın tepkisine yol açıyor.

 

Biz de gazete olarak, sessizliğin sebebi nedir diye sormak yerine, tıp bilim adamlarına seslenmek istiyoruz. Çünkü, Bor Belediyesi yetkililerine kansere sebep olan asbestli borulardan akan suyu içmenin zararlarını anlatmaktansa, kansere çare bulmanın daha kolay, daha kısa zamanda gerçekleşeceği düşüncesine kapılıyoruz.

 



Bor halkı 1993 yılında İller Bankası tarafından asbestli borularla yaptırılan ana boru şehir içme suyu şebekesi ile o tarihten bu yana kanser yapıcı niteliği olduğu dünyaca bilinen bu ana  borulardan akan sudan içmek zorunda bırakıldı. Kendimizi bu konuda sorumlu sayarak soruyoruz; Bugüne kadar asbestli borulardan adeta zehir gibi akan bu suyun kullandırılmasının vebali kimin?

 

Merak ediyoruz;  Bor Belediyesi’nin asbestli borulardan yapılan içme suyu şebekesinin değiştirilmesi konusunda bir çalışması var mıdır? Çünkü, Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, kansere neden olan asbestin, Türkiye'de üretimi, kullanımı ile asbest içeren eşyaların piyasaya arzını 31 Aralık 2010 tarihinden itibaren yasakladı. İktidar partisinin bir üyesi olan Bor Belediyesi yetkililerinin de en azından bu yasağı bilmemelerini mümkün görmüyoruz.

 

TOPLU ÖLÜMLERİN OLABİLECEĞİ

SÖZLERİ NE ANLAMA GELİYOR?

 

Niğde Belediyesi, Bor ile aynı tarihte yaptırılmış olan Niğde’nin asbestli içme suyu şebekesini iki yılda tamamen sağlıklı borularla değiştirdi. Bu durumu bilen ve Bor Belediyesi’nin bu konuda hiç bir çalışmasının olmadığını gören vatandaşlar sağlıklarının hiçe sayıldığını düşünerek ve haklı olarak tepki gösteriyor. Vatandaşlar;  “Biz asbestli şehir şebekesinden içme suyu kullanmak zorunda mıyız? Biz bu kadar sahipsiz miyiz?  Hayatımız bu kadar ucuz mu?

 

Bor’da son günlerde vatandaşların hazır su kullanımının büyük çapta artmış olması neyin habercisidir? Belediye yetkilileri, ilgililer içme suyu ihtiyaçlarını hazır su alarak mı, yoksa şehir suyundan mı,  nereden karşılıyor, açıklanmasını istiyoruz?

 

Göz boyamaya yönelik makyaj çalışmalarla vakit geçiren ve ilçemizin temel sorunlarından biri olan asbestli boruların değiştirilmesiyle ilgili hiçbir çalışması bulunmayan, oylarımızla işbaşına getirdiğimiz Belediye Başkanımızın bir de değişik ortamlarda, ‘yakın zaman içerisinde insanlar arasında su kullanımından kaynaklanan toplu ölümlerin yaşanabileceği’  şeklindeki açıklamaları neyin nesidir? Neye işaret etmektedir?

 

Sayın Belediye Başkanımızın bu konuya açıklık getirmesini, aksi takdirde söylediği gibi hadiseler yaşanması halinde, tek sorumlunun kendisi olacağını hatırlatıyoruz” diyorlar.

 

Biz de; Bor Belediyesi yetkililerine ellerindeki makyaj pamuğunu bırakıp, ilçenin temel sorunlarından olan başta ‘Akkaya  Göleti’  ve ‘Asbestli içme suyu şebeke borularının değiştirilmesi’ sorunlarının bir an önce çözüme kavuşturulmasını öneriyoruz.

 

 ASBEST VE SAĞLIĞA ETKİLERİ

 

Çeşitli bilimsel kaynaklarda yer aldığı şekli ile asbest, son derece kanserojen içeren bir maddedir. Solunum ya da içme suyu yoluyla vücuda girdiğinde başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açar. Uzmanlar cilde nüfuz etmesinin de mümkün olduğunu düşünmektedirler. Asbestin neden olduğu hastalıkların bazıları, akciğer zarları arasında sıvı toplanması, kireçlenme, akciğer zarı kalınlaşması ve akciğer dokusunda bağ dokusu oluşumu gibi hastalıklardır. Ayrıca ciltte yaralara da neden olabilir.

 

Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), her yıl dünyada kanser yapıcı maddeleri düzenli olarak özelliklerine göre gruplara ayırmaktadır. Ajansın kanserojen maddeler listesinde asbest maddesi, "kesin kanserojen" tanımlanması ile 1. grupta sınıflandırılmıştır.

 

Fransa'da asbeste bağlı hastalıklardan her yıl 4 bin (4000) kişi ölmektedir ve sayı giderek artmaktadır. Uzmanlar,  Birleşik Krallık'ta 1960 ve 70'lerde asbeste maruz kalmış kişilerden 120.000'den fazla insanın akciğer kanseri nedeniyle yakın gelecekte öleceğini öngörmektedirler. Belçika ve Hollanda gibi ülkelerde 90'lı yılların başında asbest üretim ve kullanımı tamamen yasaklanmıştır. Avrupa Birliği (AB) de 2005 yılından itibaren üye ülkelerde asbest üretimi ve kullanımını yasaklamıştır. Geçmişte tersane işçisi olan babasının iş elbiselerinden bulaşan asbest nedeniyle kansere yakalanan genç bir kadın, 2007 yılında İngiliz Savunma Bakanlığı'ndan tazminat almaya hak kazanmıştır.  

 

ASBESTE BAĞLI HASTALIKLAR

Asbestoz:  İlk olarak tersane işlerinde çalışanlarda tespit edilen asbestoz, asbest liflerini çözmeye çalışan vücut tarafından üretilen asidin akciğer zarında oluşturduğu yaralardır. Bu hastalığın kendini göstermesi 10-20 yılı bulmaktadır.

Mezotelyoma : Asbestin yol açtığı en önemli hastalık akciğer zarı ve karın zarı kanseri, yani mezotelyomadır. Batı ülkelerinde yılda her bir milyon kişinin 1-2'sinde saptanan mezotelyoma, ülkemizde de yılda en az 500 kişide görülmektedir. Mezotelyomaya ait en sık rastlanan yakınmalar, ağrı ve ilerleyici nefes darlığıdır. Akciğer röntgeni ve tomografide tipik bulgular saptanabilirse de, kesin tanı için başvurulan standart yöntem, akciğer zarı biyopsisidir. Mezotelyoma, erken dönemde tanınıp uygun cerrahi girişim uygulanamadığında, ilaç ya da ışın tedavisine iyi cevap vermeyen ve hastayı kısa zamanda ölüme götüren bir hastalıktır.

 

Editör: TE Bilişim