Nice medeniyetlerin harmanlandığı Niğdemiz etnoğrafik eser varlığı açısından zengin olsa da yıllar içinde göçler, maddi zorluklar, miras çekişmeleri, hırsızlık vb nedenlerden dolayı pek çok kıymetli obje, halı, kilim, alet, edevat, araç-gereç kaybolup gitmiştir.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen, halkın elinde hâlâ tarihi değeri olan, kimisi günlük hayatta kullanılan birtakım eşya bulunmaktadır. Bölgemiz tarih boyunca talana uğradığından ve yerli halk kıt kanaat geçindiğinden, antika sayılabilecek kıymetli objeler son derece kısıtlıdır. Bu kategorideki eşya, vakt-i zamanında ağaların beylerin evlerinde bulunmaktaydı.

60’lı yılların ikinci yarısında Niğde Çimento Fabrikasının hizmete girmesiyle Osmanlı taş işçiliğinin şâhikaları geleneksel Niğde evleri ile Bey konakları yıkılıp yerlerine estetikten yoksun apartmanlar dikilince geleneksel doku kaybolurken etnoğrafik unsurlar da eridi.  Bu furyada, Binbaşı Şakir Ağa’nın Konağı, eski Vali Konağı, Vali Şefik Soyer’in Konağı, Hükümet Binası ve daha yüzlerce taş yapı yerle yeksan oldu, içindeki nadide eşya sağa sola dağıldı.

Üniversite ve Belediyemizin girişimleriyle, Eski Rum yerleşimi olan Kayabaşı mahallesindeki kimi taş binalar ile Songur Mahallesi Cullaz sokakta bulunan evler uzun soluklu bir restorasyon sürecinden sonra butik otel, yöresel restoran ve kafe olarak hizmet verecek şekilde düzenlendi.

20. yüzyıl başına tarihlenen tescilli taş binalardaki çalışmalar Kale ve Kayabaşı mahallelerinde halen devam etmektedir.  

Eşraf ailelerinden bazıları dede yadigârı antika eşyayı günümüze kadar muhafaza ettiler. Bunları mezatta satanlar olduğu gibi Niğde Müzesine hibe edenler de oldu. Ancak, müzemizin teşhir salonları yeterli olmadığından önemli miktarda antika obje, müze deposunda muhafaza edilmektedir.

Şehir Müzesi çalışmaları kapsamında, bakanlık oluru alındıktan sonra günışığına çıkabilecek müze envanterine kayıtlı etnoğrafik objeler arasında; nadir halılar, farda kilimler, ipek ve muhtelif kumaşlardan dokumalar, el emeği göz nuru tekstil ürünleri, tığ işleri, bakır kap kacak, kılıçlar, bıçak ve antika silahlar, teber, balta, keşkül, çömçe, bilumum tekke demirbaşı, Bedreddin İzzi Efendi’nin sancağı, işlemeli kapılar ve tavan süslemeleri ile Niğde yöresine ait binlerce eser bulunmaktadır.   

Bazı Niğde köylerinin başlıca geçim kaynaklarından olan hurdacılık, antikacılık ve deşiricilik günümüzde devam ettiğinden, halkın elinde bulunan halı, kilim, heybe, küp, bakır sini, ibrik, lenger, kapı tokmağı, havan, dibek gibi nesneler; Niğde’deki antikacılarda veya Avanos, Ortahisar gibi beldelerde açılan antika pazarlarında satılmaktadır.

Niğde’nin ileri gelen aileleri ata dede yadigârı kimileri de haraç mezat satılmış, bağ evlerine depolananlar, zaman içinde çalınmış, yitip gitmiştir. 50 ve 60’lı yıllarda kimi eski nine ve dedeler, Hacca gidebilmek için yüzlerce yıllık kuş desenli Selçuklu Dönemi halılarını pazarda satmışlardır. Muhtemelen bu halılar şimdi yurtdışında sergilenmektedir. 

Kimi esnaf ile köylerdeki bazı meraklılar, eskiye ait ne bulurlarsa toplamakta ve kendilerine ait mekânlarda sergilemektedir. Burada bir koleksiyonculuk mantığından ziyâde şuursuz bir deşiricilik anlayışı ön plâna çıkmaktadır. Bu arkadaşlar kimi zaman, ellerindeki malzemenin kıymetini kendileri dâhi bilmedikleri gibi, 3 kuruşluk kıymetsiz objeye 300 kuruş fiyat biçerler.

Şehir Müzesi çalışmaları kapsamında yöremize ait etnoğrafik obje ve eser toplamaya devam ediyoruz. Halkımız günden güne bu konuda bilinçlenip, ata dede yadigârı eşyayı sandık köşelerinden, tavan aralarından gün ışığına çıkarmaya başlamıştır. Şehir Müzesi envanteri, halkımızın bağışlarıyla günden güne zenginleşmektedir.

Önümüzdeki senelerde Niğde Şehir Müzesi’ne ilâveten; Tarım Müzesi, Maden Müzesi, Demiryolu Müzesi, Dağcılık Müzesi, Halı-Kilim Müzesi ve Kale Projesinin hayata geçirilmesiyle beraber, oluşturulacak butik müzeler, geçmişi yaşatmakla kalmayıp şehrimizin kültür hayatına da renk katacaktır.