Gençlik Merkezi Şube Müdürü Gafur Emlek Seyyah Ulu Çınarın İzinde proje gezisi hakkında bilgi verdi.

 

Gençlik ve Spor Bakanlığı gençlerin kişisel ve sosyal gelişimine katkıda bulunmak amacıyla, bu yılın yaz aylarında (Temmuz, Ağustos, Eylül) Gençlerimizin  yaşadıkları illerden ülkemizin farklı illerine seyahat etmelerini, akranlarıyla tanışmalarını ve kaynaşmalarını amaçlayan bir hareketlilik projesi yürütülmesi planlanmıştır. Bu nedenle, Proje ve Koordinasyon Genel Müdürlüğümüzce İlimize verilen kontenjanlar doğrultusunda  İlimizden söz konusu projeye 14-24 yaş grubundaki 516 gencin katılması sağlanacak olup,  40 ar kişilik gruplar halinde Hatay (5 Dönem) , Tokat (4 Dönem) ve Diyarbakır  (4 dönem) olmak üzere  ücretsiz olarak   götürülmelerinin başlandığını belirten Emlek Bu nedenle; projenin tanıtımı ve daha fazla gencin projeden faydalanmasını sağlamak amacıyla Projeye katılacak gençler belirlenirken, ebeveylerinden biri ya da her ikisi olmayan, şehit veya gazi yakını olan, maddi durumu iyi olmayan, yaşadığı ilin dışına hiç çıkmamış olan, yetiştirme yurdunda barınan, okulda başarılı olan, sanatla ilgilenen, İlimizde gençlik ve spor alanında düzenlenen faaliyetlere katılan gençlere öncelik verileceğini söyledi.

 

            Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Harun Turhan; Gençlik ve Spor Bakanlığımızın Gençlere yönelik başlatmış olduğu Seyyah Ulu Çınarın İzinde Gezi Projesine İlimizden yoğun ilginin olduğunu belirterek Niğde’li gençlerin gittikleri yerlerden çok memnun olduklarını ve başka İllerede gezi programı çerçevesinde katılmak istediklerini ifade ettiklerini, kendilerininde Bakanlığımız programları dahilinde her yıl gezi programları düzenleyeceklerini söyledi.

 

 

GEZİ PROGRAM TARİHLERİ

 

HATAY                                          :  

- 26-29 HAZİRAN 2012                                         40 KİŞİ

- 30 HAZİRAN-03 TEMMUZ 2012                40 KİŞİ

- 04-07 TEMMUZ 2012                                   40 KİŞİ

- 08-11 TEMMUZ 2012                                   40 KİŞİ

- 12-15 TEMMUZ 2012                                   40 KİŞİ

TOKAT                                         : 

- 16-19 TEMMUZ 2012                                40 KİŞİ

- 22-25 AĞUSTOS                                      40 KİŞİ

- 26-29 AĞUSTOS 2012                              40 KİŞİ

- 30 AĞUSTOS-02 EYLÜL 2012                     40 KİŞİ

DİYARBAKIR                               : 

- 26-29 HAZİRAN 2012                               40 KİŞİ

- 30 HAZİRAN-03 TEMMUZ 2012                   40 KİŞİ

- 04-07 TEMMUZ 2012                               40 KİŞİ

- 08-11 TEMMUZ 2012                                40 KİŞİ

 

 

 

Seyyah Ulu Çınarın İzinde Projesi kapsamında Hatay İline yapılan gezi programı sonrasında bir gencimizin gezi değerlendirmesini yayınlıyoruz…

 

 

Hatay’a ilk gidecek olanlar  hatay’da ne varki ? diye düşünebilir cevabını hiç bir şey ya da çok az şey diye düşünenler hata yapıyor demektir. Niye  diye sorarsanız eski zamanlarda Hatay ve çevresinde birçok medeniyet yaşamış bu medeniyetten bize camiler han-hamamlar kaleler kiliseler manastırlar   çok eski taş mezarlar bazı ticaret yolları denizler ve daha sayamadığım bir çok şey  miras kalmış bu ortamda insan bam başka bir havaya giriyor o tarihi eserleri gördükçe medeniyetlerin büyüklüğünü düşünerek hayretler içine düşüyor  bu hava insanı biraz  terletmekle birlikte bambaşka dünyalara götürüyor bizim yaşadığımız birkaç günlük gezi sürüvenine ilk olarak Antakyadaki Habibi Neccar Dağının içinde bulunan gizli Saint Pierre kilisesinden başladık o zamanlar Hz İsa bu bölgeye 2 tane havari göndermiştir bilmeyenlere havarinin ne olduğunu açıklayım;

Havari sözü Arapça ‘Havr’ kökünden geçmiştir. Bu kelime Arapçaya da Habeşçeden geçmiştir. Yardımcı anlamına gelmektedir  [A1] 

Bu havarilerin görevi Antakya bölgesinde Hz. İsanın dinini yaymaktır havariler Saint Pierre kilisesinin bulunduğu dağda hayvanlarını otlatan habibi Neccar’a rastlarlar habibi Neccar havarilerinin o memlekette yabancı olduğunu anlayınca gelme sebebleri sormuştur havariler durumu habibi neccara anlatır habibi Neccar en başta bunlara inanmaz bunlardan bir mucize ister bunlarda Allaha inanarak hastaları iyileştire biliriz derler habibi Neccar bunu duyunca çok sevinir çünkü yatalak olan bir oğlu vardır havarileri oğlunun başına götürür havariler Allaha dua ederek çocuğa üflerler Allah onların dualarını kabul ederek çocuğu iyileştirir. Gördüklerine inanamayan habibi neccar hemen onlara ibadet etmeye başlar ancak bunlara yerli halk inanmaz bunun bir çeşit oyun olduğunu ve bunlarında sihirbaz olduğunu öne sürerler ve bunlara eziyet ederler bunları duyan Hz. İsa bir havari daha gönderir ancak bu kez  gelen havari kimliğini gizli tutup kralın yanına yerleşir. İlk 2 havariyi zindana attıran kral bu arada 3. havari ile kaynaşır  havari diğer arkadaşlarını kurtarmak için çabalar en sonunda aklına bir oyun gelir ve krala derki;

-         Hürmetli kralım biz bu 2 kişiye bir şans verelim kendilerini savunsun eğer bizi inandırırsa biz bunları serbest bırakalım der.

Kralın aklına bu fikir yatar ve bir şans verir bunlar kendilerini savunmak için biz hastaları iyileştiririz derler 3. havari düşünerek derki bende hastaları iyileştirebilirim bana daha farklı bir şey söyleyin der ilk  2  havari düşünüp derlerki

  -     bize Allah tarafından öyle bir güç verildiki biz ölüleri diriltiriz ve Allaha iman ederiz. Kral  duyduklarına çok şaşırmakla beraber inanmamıştır şehirden birkaç gün önce ölen 20 li yaşlarda bir gencin cesedini getirirler bunlar Allaha dua ederek ölünün dirilmesini isterler Allah ölen genci diriltir ve gencin ağzından bir tek kelime dökülür saygı  değer kralım ben bu 3 havariye gönülden inanıyorum ben bu süre içerisinde çok azap çektim der ve bu 3 havariyi gösterir  bu arada 3. havarinin kimliği açığa çıkar  bunlar kralın kalesinden çıkınca halk tarafından taşlanırlar bunu duyan Habibi Neccar ibadet ettiği Saint Pierre kilisesinden koşarak o bölgeye gelir ve dördü orada taşlanarak şehit edilirler  ve habibi neccarın kafasını Habibi Neccar dağından aşağı yuvarlarlar ve kafasının durduğu yere bazı insanlar defnederler kafasının durduğu yerde rivayete göre  Anadolu’nun ilk camii’si olarak bilinen Habibi Neccar Camisi bulunmaktadır bu cami ve dağ tüm Antakya halkı tarafından bugün çok önemli yer almaktadır. Hani yazının başında birçok medeniyetin yaşadığını söylemiştik ya bunun bir kanıtıda  Antakya arkeoleji müzesindeki binlerce yıl öncesinden kalma heykeller resimler zikkeler küpler ve bazı ressam harikaları en bariz kanıtıdır ondan sonra planda Antakya belediye parkı geliyor aslında bizim gibi serin memleketten gelenler bu parka çok sıcak diyorlar ama bence bu parkta oturup sohbet eden yaşlı amca ve teyzelerin parkın diğer tarafındaki spor yapan genç ablaların cafede oturup sohbet eden içi ve dışı temiz insanların sıcaklığıdır, parkın bir tarafını boydan boya asi deresi hırçın hırçın seyrediyor  bu derenin özelliğini söyleyince şaşıracaksınız ve diyeceksinizki Allah neler yaratıyor  neyse ben sizi fazla meraklandırmayım bu dere akıntısı normalin tam tersine akıyor mesela deredeki sular kıyıdan denize doğru akması gerekirken denizden kıyıya doğru  akıyor  ve  normalinden daha hırçın ve hızlı ilerliyor daha sonra çok sevdiğimiz kaptanımız bizi Samandağ denen bir mevkiye getiriyor bu mevkide sol taraf deniz sağ taraf dağ şeklini almış biz deniz zevkimizi aldıktan sonra direk dağların içindeki titus geçidine doğru ilerliyoruz  bu yolun sonunda bizi taş mezarlar karşılıyor bu mezarlarda sadece kral kraliçe gibi soylu kişiler yatıyor ayrıca titus geçidi ile ilgili bir diğer önemli bilgide çok eski zamanlarda orasının bir liman şehri olduğundan tüccarlar mallarını limanlardan Avrupa’ya çıkarmak için bu yolu kullanmışlar  ayrıca unutmadan şunuda söyleyeyim hepimiz amanos dağlarını terörist yuvası olarak biliriz ancak önündeki amik ovasıyla birlikte tam bir doğa harikası  samandağdaki yolculuğumuzu tamamladıktan sonra tekrar içinden geçip geldiğimiz İskenderun’a  dönüyor ve sahilde bir parka duruyoruz  burada iner inmez gözümüze bir heykel ilişiyor ve Atatürk’ün bir sözü yazıyor o söz ’KIRK ASIRLIK TÜRK YURDU DÜŞMAN ELİNDE KALAMAZ ’ şeklinde tarihe altın harflerle kazınmış bu heykelin ardından göze hemen İskenderun kıyısındaki tur tekneleri ve deniz bisikleti göze ilişiyor üstelik hani  sudan ucuz diye söyleriz ya tam bu konu için söylenmiş bir söz bence deniz bisikletlerinde dalga geldikçe heyecan tavan yapıyor ve panik ağır ağır başlıyor Hatay’ın vazgeçilmezi künefeyi akşam yemeğinin   ardından şehir merkezindeki bir künefeciden yiyor ardından ailelerimizi düşünerekten açık bir künefeci arıyoruz sıra kaldığımız yerin rahat ve konforuna gelince ben şöyle söyleyeyim böyle bu konforu çoğu otelde ben görmedim üçer kişilik duşlu buz dolaplı lüx odalardaki sohbete ve manzarayı seyretmeye doyum olmuyor bulunduğumuz yurt 4 blokta oluşuyor bir adet sosyal tesisi var ve açık voleybol-futbol-basketbol sahaları mevcut tatil köyleri ile arasındaki 5 farkı bulun desem bence çok zor bulursunuz şimdi bir daha sorayım sizce Hatay’da ne varki ?                                                                  

                                                                                                                              Gökhan GÖK  

                                                                                                                              05396079961

 


 [A1]Muammer Türk

 

Editör: TE Bilişim