Çanakkale Zaferinin kahramanlarından Niğdeli Ali’nin oğlu Tahsin Öztürk vefat etti.
 Niğde’nin Bor İlçesine bağlı Postallı Köyünden olan ve Çanakkale Savaşlarının destanlaşan isimlerinden Seyit Onbaşı’nın arkadaşı Niğdeli Ali'nin oğlu Tahsin Öztürk, bir süredir İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi yoğun bakım ünitesinde tedavi görüyordu. 30 Kasım 2010 Salı günü vefat eden Öztürk’ün cenazesi İzmir Bayraklı Süleymaniye Camisinde ikindi namazı sonrası sevenlerinin gözyaşları arasında İzmir’e defnedildi. 
Vefat haberi üzerine üzüntüsünü dile getiren Niğde Belediye Başkanı Faruk Akdoğan başsağlığı mesajı yayınladı. 
Niğdeli Ali’nin oğlu Tahsin Öztürk’e Allah’tan rahmet dileyen Akdoğan; “Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz Şehir Konferanslarımızın beşincisi ‘Bir Destandır Çanakkale’ye davet ettiğimiz ve bizleri kırmayarak programa katılan Tahsin Öztürk’ün vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum. Merhum Öztürk’e Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dilerim. Çanakkale zaferinin kahraman isimlerinden Niğdeli Ali’nin oğlu Tahsin Öztürk’ü Mart ayında düzenlediğimiz konferansa davet ederek, hemşerilerimiz ile buluşturmuş, Çanakkale’nin önemini bizzat o dönemi yaşayan Niğdeli Ali’nin oğlu olan Tahsin Öztürk’ten dinlemiştik. Adeta babasından kendisine aksedenleri bize yansıtarak Çanakkale’yi onun dilinden, Çanakkale’de akan gözyaşlarını onun gözyaşlarından, Çanakkale için hissettiklerini onun yüreğinden dinleme ve anlama fırsatı bulmuştuk. Programın ardından salondaki herkes Çanakkale Kahramanı Niğdeli Ali’nin oğlu Tahsin Öztürk’e yoğun ilgi göstermişti. Merhuma Cenab-ı Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilerken, genç nesillerden Çanakkale ruhunu unutmamalarını istiyorum” şeklinde konuştu. 
Katıldığı Çanakkale Şehitlerini Anma Programı ile Niğde’ye son kez gelen Tahsin Öztürk, Niğde Belediyesi Şehir konferansları öncesi Niğde Basını ile söyleşi yapmıştı. İşte o söyleşiden bir bölüm; 
“Bu vatanın kıymetini bilin!”
Niğdeli Ali’nin oğlu Tahsin Öztürk ile yaptığımız söyleşi boyunca bizlere sık sık nasihatlerde bulundu. Tıpkı babasının kendisine ısrarla söylediği gibi. Belki de babasının oğluna aşılamaya çalıştığı, Çanakkale, bu vatanın kıymeti ruhuna ve diline öyle sirayet etmiş ki. Adeta bir tebliğci gibi durmadan ara ara bize hep aynı nasihatlerde bulunuyor: “Bu vatanın kıymetini bilin, eşinize, dostunuza, çevrenize Çanakkale’yi anlatın. Orada ki destanı anlatın, şehitleri herkes bilsin. Bu topraklar bugünlere kolay gelmedi. Bu ülkedeki birliğinizi ve dirliğinizi koruyun. Düşmanın oyunlarına alet olmayın. Belki beni ya görürsünüz, ya da görmezsiniz. Bu topraklar sizlere emanet oğlum.”Babam garip yaşadı, garip öldü” diye anlatıyor oğul Tahsin.
“Niğdeli Ali Öztürk’ün bir garip ölümü bu şekildedir. Tarihe vesika olacak arşiv niteliğinde bilgiler onun ağzından alabilirdik. Çanakkale Boğazını, Kanlı Sırtı, yareni Seyit Onbaşı’yı, Yüzbaşı Ali’yi, düşman gemilerini, aylarca süren yürüyüşleri, açlığı, sefaleti birde onun ağzından öğrenmek durumunda kalabilirdik. Ama nasip olmamış” diyerek ağlıyor oğul Tahsin Öztürk.
 
Tahsin Öztürk babasını Ankara Şehitliğine gömdükten sonra işleri iyi gitmez. Bir süre sonra tekrar Niğde’ye gelmek zorunda kalır. Ankara gidişi sanki İlahi kudretin bir tecellisi olarak düşünür. Vasiyeti yerine getirmek için bir vesile olduğunu düşünür. Niğde’ye gelerek çimento fabrikasında işe başlar.
 
1968 yılına kadar Niğde’de kaldıktan sonra babasından kendine kalan Postallı köyündeki gayrimenkulleri satar ve İzmir’e yerleşir. Burada çeşitli özel sektörlerde çalıştıktan sonra Ege üniversitesinde güvenlikçi olarak çalışarak emekli olur. İzmir’e yerleşir. 
 






Editör: TE Bilişim