CHP Niğde Milletvekili Doğan Şafak, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne dair bir kutlama mesajı yayınladı.

Milletvekili Doğan Şafak mesajında şu görüşlere yer verdi.

8 Mart 1857'de, Amerika Birleşik Devletleri'nde, tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadın, günde on beş-on altı saat süren çalışmalara karşı, on saatlik çalışma süresi, daha iyi iş koşulları ve daha iyi ücret talepleriyle grev başlatmışlardır. Bu grev sırasında çıkan olaylarda 129 kadın, maalesef, hayatını kaybetmiştir. Kadınlar, bundan yaklaşık elli yıl sonra, 8 Mart 1908'de yine yürüyüşe geçmiş, bu sefer, elli yıl önceki taleplerine yenilerini de ekleyerek, sekiz saatlik iş günü, oy hakkı ve çocuk emeğiyle ilgili yasa çıkarılması gibi talepler öne sürmüşlerdir. Bu kez çıkan olaylarda ise 140 kadın hayatını kaybetmiştir.

 

Sonraki yıllarda, 8 Mart 1857 tarihi kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak için verdikleri mücadelenin de başlangıcı kabul edilmiş, 1977 yılında Birleşmiş Milletlerin 8 Mart gününü "Kadın Hakları İçin Birleşmiş Milletler Günü" ilan etmesiyle bugün "Dünya Kadınlar Günü" olarak resmen anılmaya başlanmıştır. Ülkemizde, 8 Mart tarihi, 1984 yılından bu yana, her yıl "Dünya Kadınlar Günü" olarak çeşitli etkinliklerle anılmaktadır.

 

Çağdaş bir toplum yapısına ulaşmak için ülkeler toplumsal cinsiyet bilinci ve duyarlılığını, kadın-erkek eşitliğini her alanda sağlamalıdır. Günümüzde bir ülkenin gelişmişlik düzeyi sadece ekonomik göstergelerle değil, aynı zamanda toplumun sosyal ve kültürel yapısı ve insani gelişme ölçütleriyle birlikte değerlendirilmektedir.

 

Başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere, Cumhuriyetimizin kurucuları bundan bir asır öncesinden, bir ülkenin gelişmesi ve ilerlemesinin kadınların toplum içindeki konumlarına ve etkinliklerine bağlı olduklarını anlamışlardı. Türk kadınlarının 5 Aralık 1934'te kazandığı seçme ve seçilme hakkına kavuşabilmek için İsviçreli kadınlar kırk iki yıl beklemişlerdir.

 

Kadınların özledikleri konuma gelebilmeleri için çözüm bulmaları gereken pek çok sorun mevcuttur. Aile içi suçların %90’ının kadına karşı işlenmesi düşündürücü olmaktan öte son derece üzücüdür. Şiddetten kurtulmak için elinde hiçbir güç bulunmayan, ekonomik bağımsızlığı ve eğitimi olmayan kadınların, bunu kader olarak görmek dışında yapabilecekleri bir şey yoktur.

        

 

Kadınlar, psikolojik, fiziksel, sözel, cinsel her tür şiddetin mağduru olmuşlardır. Haklarını savunmayı ilk başta erkeklere bırakan kadınların, artık bu işe kendilerinin yönelmesi sevindiricidir. “Geçiş dönemi” kadınları olarak tanımladığımız günümüz kadınlarının, ilerleyen zaman içinde evinde ve işinde çalışmanın avantajını kullanacağına ve iş yaşamında birbirlerine destek olarak ve iş profesyonelliğini kazanarak daha başarılı olacağına inanmak istiyorum. Kadınlar kolay kazanılan seçme ve seçilme hakkının devamında, bu kazanımı korumaya ve geliştirmeye mecburdurlar. Kadınların, çalışma hayatındaki konumlarını güçlendirmek için yasal ve toplumsal alanda verdikleri mücadeleye rağmen, istatistikler kadın olmanın zorluğunu göstermektedir.

 

Erkek egemen toplumda yaşayan kadının, kendi yazgısını ancak kendisinin değiştirebileceği gerçeğini hiç unutmaması gerekmektedir. Kadınlar için amaç cinsiyetin ötesinde insan ve birey olarak toplumda yerini alabilmek, hak ettiği saygıyı görebilmektir.

 

Patates tarlalarında, elma bahçelerinde, fabrikalarda, kamusal alanda, evde emeği görülmeyen ev eksenli çalışan kadınların; İnsan hakları, kadın kurtuluşu, emek ve özgürlük mücadelesi veren kadınların; iş, ekmek mücadelesini grev çadırlarında geçiren grevci kadınların; Savaş mağduru olan tüm dünya kadınlarının, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü dayanışma duygularımla kutlar, bu günün savaşsız bir dünyada eşit ve umuda açılan bir kapı olmasını dilerim.

 

Editör: TE Bilişim