Türkiye Kamu-Sen Niğde İl Temsilciliği Kadın Komisyonları Başkanlığı “ 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Birlik Beraberlik Çayı” etkinliği düzenledi.

 

 

Türkiye Kamu-Sen Niğde İl Temsilciliği Kadın Komisyonları Başkanlığı’nın düzenlemiş olduğu “19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Birlik Beraberlik Çayı” etkinliği, 19 Mayıs 2012 Cumartesi günü Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikalara üye bayanların katılımı ile gerçekleştirildi.

 

Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın ardından kısa slayt gösterisi yapıldı. Etkinlikte bir konuşma yapan Türk Sağlık-Sen Niğde Şube Başkanı Soner KIRMAN misafirlere hoş geldiniz dedikten sonra sendikalı olmanın ve sendikal mücadelenin önemi üzerinde durdu.

 

Misafirlere bir selamlama konuşması yapan Türk Eğitim-Sen Niğde Şube Başkanı İhsan UĞRAŞ, Toplu Sözleşme Görüşmeleri hakkında katılımcılara bilgi verdi. Hükümetin yaklaşık altı aydır kamu çalışanlarına tek kuruş zam vermeyerek memurları mağdur ettiğini söyleyen UĞRAŞ; “Bu da yetmezmiş gibi, hükümet, kamu çalışanlarıyla adeta alay eder gibi 2012 yılı için %3+%3, 2013 yılı içinse tam bir komedi gibi %2+%3 zam teklif ediyor. Türkiye Kamu-Sen %10+%10 ve taban aylığa yansıyacak şekilde 100 Tl. zam isteğiyle masaya oturdu. Ama maalesef Milli Gelirden kişi başına düşen miktarın 10 bin dolar olduğundan bahseden hükümet, sıra memura gelince para olmadığını söylüyor. Bu nedenle 23 Mayıs 2012 Çarşamba günü Türkiye genelinde iş bırakma eylemi yapılacaktır. Tüm üyelerimizi hak mücadelesine, yani 23 Mayıs’ta iş bırakma eylemine davet ediyorum” dedi.

 

Daha sonra Türkiye Kamu-Sen Niğde İl Temsilciliği ve Türk Eğitim-Sen Niğde Şubesi Kadın Komisyonları Başkanı Züleyha TAN misafirlere hitap etti. “Türkiye Kamu-Sen Niğde İl Temsilciliği Kadın Komisyonları’nın düzenlemiş olduğu “19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Birlik Beraberlik Çayı” etkinliğimizi şereflendirdiğinizden dolayı hepinize teşekkür eder; şahsım ve Türkiye Kamu-Sen Niğde İl Temsilciliği Kadın Komisyonları adına saygılar sunarım. Hoş geldiniz, şeref verdiniz.” diyen Züleyha TAN konuşmasına şöyle devam etti:

 

Türkiye Kamu-Sen Konfederasyonuna Bağlı Hizmet Kolu Sendikalarının Çok Değerli Üyeleri;

Türkiye’de çalışma hayatı her geçen gün kötüye gitmektedir. Bu konuda biz kadın çalışanlara büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Ben, kadınlarımızın bir anne olarak “çocuğumu nasıl bir çalışma hayatı bekliyor?” diye sormasını isterim. Bakınız; Türkiye’de taşeron firma eleman sayısı 2002 yılında 10 bin iken, şimdi 467 bindir. Şayet, son 10 yılda taşeron firma elemanlarının sayısı 10 binden 467 bine çıktıysa, asal atama şekli taşeron firma elemanı olma yolundadır demektir.  Benim çocuğuma kimsenin böyle bir çalışma hayatı dayatmaması lazım. İşte bu noktada çalışma hayatındaki kadınların sendikal mücadeledeki yeri neresidir? Kendi evlatlarını sömürmeye yönelik böyle bir tezgâh kurulurken, çalışma hayatındaki annelerimiz sendikal mücadelenin neresindedir? Bu soruların cevabının verilmesi lazım.

 

Ülkemizde kadın çalışanların sendikalaşma oranı çok düşüktür. Sorumluluk noktasında kadınlar erkeklerin çok önündedir. Sendikalaşma alanında da kadınların önder olması gerekir. Ben buradan tüm kadın çalışanlara sesleniyorum: Sendikal mücadelede yerinizi alınız. Aksi takdirde bu sömürü çarkı çocuklarımızı ezecektir.  657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ile ilgili çalışma var. Faruk Çelik, ‘657 Sayılı Kanun köhne bir kanun. Tarih olmalıdır. Yerine 2012 model bir kanun çıkarılmalıdır” diyor. İş güvencesi olmayan, idari sözleşmeliliği esas alan, esnek çalışma saatleri olan bir kanun getirilmek isteniyor. Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Sayın İsmail KONCUK, Bakan Faruk ÇELİK’i ziyaretinde Bakan Çelik Genel Başkanımıza; “memur-işçi ayrımını kaldırsak, yeni bir istihdam modeli oluştursak ne dersiniz?” diye sormuştu. Genel Başkanımız Sayın İsmail KONCUK’ta; “kamu çalışanlarının iş güvencesinin korunması şartıyla her türlü tartışmaya varız” diye cevap vermişti. Ne yazık ki kamu çalışanlarının iş güvencesini ellerinden almak istiyorlar. Bu durum hepimizi tehdit ediyor, çocuklarımızı tehdit ediyor. Birçok Bakanlık’ta Kanun Hükmünde Kararname’lerle Teşkilat Kanunu değiştirildi. Daha önce genel müdür, daire başkanı, şube müdürü olanlar, şimdi Ankara Beşevler’de boş oturan adam pozisyonundalar. İşte aynı bunun gibi, bir kanunla kamu çalışanlarının iş güvencesi bir gecede elinden alınır. Adınız devlet memuru olmaz, başka bir şey olur.

 

Bu bağlamda sendikal mücadele çok önemlidir. Sendikal mücadele derken nasıl bir sendikal mücadele istiyoruz? Teslim olmuş, iktidarın her yaptığını alkışlayan bir sendikal hareket mi lazım? Bakınız 4/C’liler, daha önce kadrolu çalışıyorlardı. Bir kanunla çalıştıkları işyeri özelleştirildi. Bunun üzerine 4/C’li oldular. 4/C’liler mücadele istiyor. Biz de mücadele ediyoruz. Ama onların bir kısmı mücadele etmeyecek sendikalara üye oluyor. Gelin Türkiye Kamu-Sen çatısı altında mücadele edelim. Yandaşların değirmenine su taşımakla bir şey elde edilmez… 4/C’li sayısı on sene önce 10 bin idi, bugün 45 bin. Daha önce de, hatırlarsınız, Bakanlar Kurulu kararıyla öğretmenlikte 4/C’li kısmi zamanlı öğreticilik diye bir model oluşturdular. Bunu yargıya taşıdık. Bizden başka hiç kimse olayın farkına bile varmadı. Lafını bile etmediler. Şayet bu model yürürlüğe girseydi, 4/C’li öğretmen alımı asal alım haline dönüşecekti. Bu iptal edildi. Öğretmenleri 4/B’li olarak aldılar. Sözleşmelilikle de mücadele ettik. Mitingler yaptık. Sözleşmeli istihdam modeli de tepkilerimiz üzerine kaldırıldı. Ama bugün Milli Eğitim Bakanlığı’nda değil ama başka kurumlarda hala 4/B’li alım yapılıyor. Hükümete sormak lazım: Bu işin yanlışlığına inandığınız için sözleşmeli öğretmenliği ve memurluğu kaldırdıysanız, niye hala başka kurumlarda 4/B’li alım yapıyorsunuz? Bu, milleti aldatmak anlamına gelir…

 

Cumhuriyet tarihinde ilk defa kamu çalışanları neredeyse altı aydır zam alamadılar. Toplu Sözleşme Görüşmeleri şu anda devam ediyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek toplu sözleşme öncesi kamu çalışanlarına yüzde 2.5 artı 2.5 zam telaffuz etti. Maliye Bakanı’na sesleniyoruz: Toplu Görüşme masasına hakaret ediyorsun. Masayı baskılamaya çalışıyorsun, insanları aldatıyorsun. Bu gayri ahlakidir. Birçok kalemde memur maaşı Aralık 2010 yılından bu yana yüzde 57 oranında erimiş. Buradan Maliye Bakanlığı’na soruyorum: Toplumu niye aldatıyorsunuz? Doğru; bu ülkede müsteşarların, özel kalem müdürlerinin, Bakanların özel şoförlerinin alım gücü arttı. Memurların alım gücü ise azaldı. Türkiye Kamu-Sen olarak toplu sözleşme masasında yüzde 10+10 zam istiyoruz. Bir yılda doğalgaza yapılan zam yüzde 34, benzine yüzde 20’ye yakın zam yapıldı. O zaman kamu çalışanlarına da yüzde 10+10 zam yapın. Emeklilerimiz perişan halde. Çalışanlar maaşları yarı yarıya düşecek diye emekli olmak istemiyor.  Her evde bir işsiz var. Biz ek ödeme oranlarının emekliliğe yansımasını istiyoruz. Diğer yandan 2 milyon memur ek ödeme dışı bırakıldı. Öğretmenlerimizin, akademisyenlerimizin, sağlık çalışanlarının ek ödemelerinde bir puan artış olmadı. Türkiye Kamu-Sen olarak, öğretmenlerin, akademisyenlerin, sağlık çalışanlarının ve diğer kamu çalışanlarının ek ödemelerinin 75 puan attırılmasını istiyoruz. Bu da 450 TL demektir.

 

Bütün bunların yanında araştırmadan, incelemeden, gerekli alt yapıyı oluşturmadan apar-topar 4+4+4 sistemini hayata geçirecekler. 4+4+4 sistemi içi boş bir sistemdir. Bunun ne olduğunu Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’de inanın bilmiyor. Bu sistemde öğretmen dengesizliği oluşacak. 50 bin sınıf öğretmeni norm kadro fazlası olacak. İkinci 4 yıldan sonra öğrencilere açık öğretim imkânı getirilecek. Liselerde okullaşma oranı yüzde 69.  Eğer açık öğretim, ikinci dört yıldan sonra seçenek olarak sunulursa, liselerde okullaşma oranı daha da düşecek. Bakan ‘açıköğretime devam edeceklerin sayısı yüzde 1’i geçmeyecek’ diyor. Bakan Dinçer’in böyle bir açıklama yapması, burnunun ucunu görmediği anlamına gelir. Böyle bir Milli Eğitim Bakanlığı anlayışına yuh olsun demek lazım. Milli Eğitim Bakanı ‘5. sınıflara sınıf öğretmenleri girmeye devam edecek’ diye açıklama yaptı. Ardından Başbakan ‘5. sınıflara branş öğretmenleri girecek’ dedi. AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli ise ‘norm kadro fazlası öğretmenleri yazın kursa tabi tutacağız, branş öğretmeni yapacağız’ dedi. Bu açıklamaların hangisi doğru? Bir sendika başkanı ‘Bir tane öğretmen norm kadro fazlası olmayacak’ diyor. Bu soytarılıktır. Şayet bir tane öğretmen norm kadro fazlası olursa, bu lafı yüzüne çarparız. Bakınız okul öncesi zorunlu eğitimden çıkarıldı. Okul öncesinde de öğretmen dengesizliği yaşanacak. Sınıf öğretmenleri, okul öncesi öğretmenleri kendilerinin başına bu belayı açanlara karşı uyanık olmalıdır. Hesabını sormalıdır.

 

Tüm bu olumsuzluklara ve sıkıntılara en sert tepkiyi koyan sivil toplum örgütü Türkiye Kamu-Sen’dir. Haziran-2012 itibariyle “Yetkili Sendika” belirlenecektir. Siz değerli arkadaşlarımdan Türkiye Kamu-Sen’e güç katmak adına üye olmayan arkadaşlarınızın sendikamıza üye yapılması hususunda gayret ve yardımlarınızı bekliyorum. Kuvvet birlikten doğar. Tüm kamu çalışanlarını Türkiye Kamu-Sen çatısı altında örgütlenmeye davet ediyor, katılımlarınızdan dolayı şahsım ve teşkilatım adına hepinize teşekkür ve saygılarımı sunuyorum.”

Yapılan konuşmaların ardından misafirlere yapılan ikramlardan sonra bayan üyelerimiz gönüllerince eğlendiler.

 










Editör: TE Bilişim