Bir dönem Niğde CHP İl Başkanlığı görevinde bulunan ve Şimdide Niğde Barosu Yönetime Kurulu üyesi olan Av.Eren Dokuzoğlu sosyal medya hesabından tarih ve hukuk nosyonu kokan bir açıklama yaptı.

Av. Dokuzoğlu yaptığı açıklamada ""Cumhurbaşkanına Hakaret (TCK m 299) suçundaki normla korunan hukuki değer (her suç için korunan bir hukuki değer vardır, örneğin Atatürk’e hakaret suçu için de korunan değer (bazı dinci geçinenlerin söylediği gibi) Atatürk değildir, zaten Atatürk’ün korunmaya da ihtiyacı yoktur. Orada korunan değer yurttaşın kurucusuna olan minnetidir. Yani hakaretle bu minnet duygusu incinmiş olur ve Yasa bunu korumayı amaçlar. Ayrıca o Yasa, bilinenin aksine CHP tarafından değil DP hükümeti (Menderes) tarafından çıkarılmıştır) olan Cumhurbaşkanının, milletin birliğini temsil ettiği ve bu yüzden devlete ilişkin hukuki yararın korunması amaçlanmışsa da mevcut Türk tipi Başkanlık sisteminde Cumhurbaşkanı tarafsız değil partili olduğundan bu hüküm artık uygulanamaz hale gelmiş olup madde TBMM’de yeniden düzenlenmelidir. Şu anki fiili durumda Cumhurbaşkanına hakaret eylemlerinde ya TCK m 125 uygulanmalı ya da ara bir çözüm bulunmalıdır. Şu anda Cumhurbaşkanına hakaret davaları, suç olmayan eylemlere bile (Sedef Kabaş olayında suç yoktur demiyorum, kararı sonunda yargı verir. Ama tutuklama yanlıştır, tutuklama gerekçesi de tamamen yanlıştır. Kaldı ki, engelli çocuğu olan bir anneye cezanın üst sınırı 4 yıl olan suç için tutuklama yapılmaz. Zaten İnfaz Yasası gereği, ceza verilse bile yatarı neredeyse olmaz. Sulh Ceza Yargıcı burada bu somut durumları da göz önünde bulundurmalıydı) dava açıldığı için Türkiye çapında tüm soruşturma iş yükünü yaklaşık 2 kat artırmıştır. Bu, aynı zamanda Adalet Bakanlığı’na milyonlarca lira ek yük de demektir."dedi. 

Diğer yandan, Türkiye Barolar Birliği ve Türkiye Gazeteciler Sendikası gibi bir çok kurum ve kuruluş   konu ile ilgili açıklama yaptılar. 

Türkiye Barolar Birliği'nden Sedef Kabaş Açıklaması: 'Korku İklimi Yaratılmasının Parçası' derken, 

 Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS)  Kabaş'ın tutuklanmasına yaptıkları yazılı açıklama ile tepki gösterdi ve ifade özgürlüğüne vurgu yaptı.

İfade özgürlüğünün Anayasal bir hak olduğunun altını çizen TBB, 'Gazetecilerin ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda, özgürlük ve hak alanı çok daha geniş bir çerçevede ele alınmaktadır' dedi.

Kahraman Şehidimiz Hikmet Aslan, Son Yolculuğuna Uğurlandı Kahraman Şehidimiz Hikmet Aslan, Son Yolculuğuna Uğurlandı

Bunun nedeni olaraksa gazetecilerin dile getirdikleri olgu, düşünce ve kanaatlerin engellenmesinin aynı zamanda kamuoyunun haber alma ve kanaat oluşturma hakkını engeleyebilecek olması olduğunu belirten TBB'nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

''Cumhurbaşkanına hakaret suçu', ülkemizde yoğunlukla ifade özgürlüğünün kısıtlanması için bir araç olarak kullanılmakta, bu kapsamda yapılan soruşturmalar, gözaltı işlemleri ve tutuklamalar, evrensel hukuk prensipleriyle çelişmekte ve kamuoyu üzerinde bir baskı yaratma vazifesi görmekte, gözdağı niteliği taşımaktadır.

'Kabaş'ın ifadelerinin ifade özgürlüğü sınırlarını aşıp aşmadığı konusunda değerlendirme yapma yetkisi, muhakkak ki bağımsız yargı mercilerine aittir. Ancak TCK 299. madde [Cumhurbaşkanına hakaret suçu] kapsamında yürütülen bir soruşturmada sabaha karşı gözaltı işlemi yapılması, hiçbir tutuklama sebebi olmadığı halde verilen tutuklama kararı, bu kararın bir tedbir değil kamuoyu nezdinde korku iklimi yaratılmasının bir parçası olduğunu göstermektedir.'

Süreci yakından takip ettiklerini belirten TBB, Anayasa ve uluslararası insan hakları belgeleri ile yargı içtihatlarının belirlediği sınırlar çerçevesinde ifade özgürlüğünün savunuculuğunu yapmaya devam edeceklerini de vurguladı.

Editör: TE Bilişim