Niğde Milli Eğitim Müdürü Celalettin EKİNCİ ‘nin Sınav kaygısının azaltılmasına yönelik velilere önerileri…

 

 

 

Sayın veliler;

 

Sınav kaygı,  sınavlar öncesinde öğrenilen bilgilerin doğru kullanılmasını önleyen dolayısıyla başarının önündeki en önemli engeldir. Kaygısı artan, sınava olduğundan farklı anlamlar veren öğrenciler için her sınav bir ’’Krizdir’’.  Kendisini ispatlaması gereken, değerli olduğunu herkesin görmesi gereken ve mutlaka kazanılması gereken bir savaş olarak anlam bulabilir. Bu duygularla sınava hazırlanan genç, her bir sınavı, hatta her bir çalışma testini, kazanılması gereken bir savaş olarak görecek, yapamadığı her bir soruyu kaybedilmiş bir savaş olarak yorumlayacaktır.

 

Sizlere önerilerimiz;

 

Sınavlar sadece birer fırsattır. Bu fırsatların bir şekilde telafisi vardır. Aile, öğrenciye sınavın bir ölüm-kalım meselesi olmadığını, yararlanılması gereken bir fırsat olduğunu, bu fırsat kaçırılsa bile hayatta başka fırsatların onu beklediğini, bir kapı kapanırsa başka bir kapının açılacağı;

 

Çocuklarınıza yardımcı olmak için bugünkü yaptıkları ile ilgilenmeleri gerekir.

 

Negatif motivasyondan uzak durmak gerekir; Anne babalar çocuklarının motivasyonunu artırmak için; bu gidişle sen asla kazanamazsın”, “yata yata sınav kazanılmaz” bu kadar çalışmayla kazanamazsın“, “bu kafayla gidersen zor kazanırsın" gibi sözler söyleyebilirler, bu noktada başarmaya olan inançları zayıflar.

 

En az şu kadar net yapmalısın. Başarılı olmalısın.’’ Kendini dersine vermelisin. ’’ Bu yıl mutlaka kazanmalısın’’ vb. türünden zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısının artmasına neden olmaktadır.  Bu tür zorunluluk ifade eden sözleri anne-babalar mümkün olduğunca az kullanmaya çalışmalıdırlar.

 

Çocuğunuzdan beklentileriniz de gerçekçi olmaya çalışın;  Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa çocuğunuz daha az kaygı yaşayabilir.

 

Bu zor dönemde çocuklarınıza anlayışlı ve destekleyici davranın. Kaygının yoğunlaşması ile birlikte çocuklarınız kendilerini daha çaresiz ve çözümsüz hissedebilirler, daha önceden kızmadıkları şeylere şimdilerde daha sert tepkiler gösterebilirler.

 

Çocuklarınızı asla başka çocuklarla kıyaslamamak gerekir: " Amcanın oğlu fen lisesine girdi, sen de oraya girmelisin“, "Teyzenin kızı tıp fakültesini kazandı, havasından yanına varılmıyor, aman bizi mahcup etme." vb. türünden yaklaşımlar çocuklara zarar verebilir.

 

Çocuğunuzu takdir edin. Çocuğunuzun, sürekli olumsuz yanlarını, yapamadıklarını vurgulamak yerine, olumlu yanlarını görmek onun kendisine olumlu bakmasını kolaylaştırır.

Anne-babalar sık sık eleştirmek yerine, geçmişteki başarılarını onaylamak ve olumlu yanlarını ve çabalarını tespit ederek övmek gerekir.

 

Öğrenci sınavda başarılı olamazsa yaşayacağı durumu bir ceza gibi göstermeyin: "Eğer kazanamazsan, falan okula gidersin." gibi sözler onun gideceği okulu, yapacağı işi sevmesine imkân bırakmaz.

 

Anne-babalar çocuklarını başarısı için maddi-manevi fedakârlık yaptığınız doğrudur. Karşılık beklemek de en doğal hakkınızdır. Çocuğunuz, gayret sarf ettiği halde eğer sonuç istediğiniz gibi değilse, elinden gelenin o kadar olduğunu kabullenmek gerekir.

 

Çocuğun değerini sınavdaki başarısıyla eş tutmak, sonuçlarla ilgili olarak korkutmak, tehdit etmek, "sen hele bir kazanama, o zaman görüşürüz" ya da, ‘’aile dostlarımızın hepsine rezil oluruz" gibi ifadeler gencin motivasyonunu değil kaygısını arttırır ve çocuk, ailesinin ve başkalarının gözünde kendisinin değil, sınavdaki başarısının önemli olduğunu düşünür ve sınava gerçek dışı bir anlam yükler.

 

"Sen bizim evladımızsın. Seni seviyoruz ve hep seveceğiz." şeklinde açıklamalar yaparak öğrenci rahatlatılmalıdır. Bu rahatlama, öğrencinin sınavda daha iyi performans göstermesini sağlayacaktır

 

Sınav günü sözde çocuğa ya da adaya destek olmak adına anne-baba ve diğer akrabalar topluca sınav yapılacak okula gitmeleri, salonlarının kapısında beklenmesi; Sınava giren öğrencide eğer başarılı olamazsam dışardakilere ne cevap vereceğim düşüncesiyle var olan kaygısını farkında olmadan artırmış olursunuz

 

Beden dili ve ses tonu ile verdiğiniz mesajlara dikkat etmek gerekir;  Sözleriniz, beden dilinizi desteklemiyorsa yani ağızlarından çıkan ile bedenlerinin söylediği çelişiyorsa öğrenci daha çok beden diline dikkat edecektir.

 

Kendi özlemlerinizle çocuğunuzun sınırları arasında gerçekçi bir denge kurun. Çocuğunuz girebilse fen lisesinde okuyabilir veya kazanabilse tıp fakültesini bitirerek iyi bir doktor olabilir. Ancak çocuğunuzun kapasitesi binlerce kişi arasından sıyrılarak bu yerlere ulaşmaya yeterli olmayabilir. Bu iki durumu birbirinden ayırın ve içinizden veya yüksek sesle çocuğunuzun beceriksiz olduğunu düşünmeyin. Çünkü bu düşüncenizi nasıl olsa hisseder veya duyar.

 

Çocuğunuzun istediğiniz veya kendi istediği giriş sınavında başarılı olmazsa gideceği başka bir okulu ona ceza gibi göstermeyin. Bu yöntem çocuğunuzun okulu ve yapacağı işi sevmesine imkân vermez. Bu tür yaklaşımlar çocuğunuzun hayatı ve kendisini sevmesini de engeller.

 

Sınavlarda başarılı olsa da olmasa da önemli olan çocuğunuzla aranızdaki ilişkinin bozulmamasıdır. Birbirinize bağlılığın amaç, sınavın araç olduğunu asla unutmayın.

 

Çocuğunuzun elinden geleni yaptığına inanın. Eğer çocuğunuz istediğiniz gibi olmazsa çocuğunuzun elinden gelenin bu kadar olduğunu kabullenin ve çocuğunuza “yeterli çalışmıyorsun, başarılı olamayacaksın” gibi değerlendirici ifadeler kullanmayın.

 

Çocuğunuzun çabasını fark ederek onu takdir edin. Örneğin; “Bu işi yapabileceğini biliyorum. ”Bu yaptıklarını takdir ediyorum.”   ”Kararına güveniyorum.” “Eminim ki bu biçimde çalışmaya devam edersen başarılı olacaksın...” gibi ifadelerle onları destekleyin…

 

Çocuklarınız için en iyisinin olması dilekleriyle başarılar dileriz.

 

Celalettin EKİNCİ

Niğde İl Milli Eğitim Müdürü

 

Editör: TE Bilişim