Niğde Eğitim-Sen  13 Şubat Cuma Günü yapılacak olan " Demokratik, Laik, Bilimsel ve Anadilde Eğitim Hakkı" temalı greve tüm eğitim emekçilerini ve halkımızı davet etti. 

13 Şubat Cuma Günü Saat 12;30'da Niğde Hükümet Meydanında grevle ilgili bir basın açıklamasının yapılacağı belirtildi. 

Eğitim-Sen Niğde İl Temsilciliğinden yapılan açıklama; Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu`nun `2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılının İkinci Yarısına Eğitimin Yapısal Hale Gelmiş ve Acil Çözüm Bekleyen Sorunları ile Başlıyoruz!` başlıklı açıklama metnidir.

2014-2015 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı, 17 milyonu aşkın öğrenci ve 910 bin öğretmen için bugünden itibaren başlamıştır. Yıllardır eğitim sistemini kuşatan sorunların çözülmek bir yana daha da derinleştiği bir dönemde eğitim sisteminin sağlıklı işlemesinin mümkün olmadığı açıktır.

Siyasi iktidarın, eğitimi ve toplumsal yaşamı kendi ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme çabaları, eğitim sisteminde giderek artan piyasalaşma ve dinselleşme uygulamaları ile sürmektedir. Öğretmen ve derslik açıkları, atama bekleyen öğretmenler, laik-bilimsel-demokratik ve anadilinde eğitim anlayışıyla temelden çelişen uygulamalar, kalabalık sınıflar, taşımalı eğitim, okulların altyapı eksiklikleri ve ödenek yetersizliği, okullarda esnek, güvencesiz ve angarya çalışma uygulamaları gibi acil çözüm bekleyen çok sayıda sorunun çözümü için adım atılmamış olması dikkat çekicidir.

19. Milli Eğitim Şurası`nda alınan ve laik-bilimsel eğitim anlayışı ile temelden çelişen Şura kararlarının Bakanlık tarafından uygulanması için somut adımlar atılmaya başlanmış, özellikle MEB ile Diyanet İşleri Başkanlığı ve kimi dini vakıflarla yapılan protokol ve etkinlikler ile okullar eğitim yuvası olmaktan adım adım uzaklaştırılmaya başlanmıştır. Eğitim sisteminin siyasi iktidarın emir ve talimatları ile siyasi ve sendikal referanslarla atanan eğitim yöneticileri tarafından düzenlenmeye başlanması, başta öğrenci velileri ve öğretmenler olmak üzere toplumun geniş bir bölümünde büyük bir rahatsızlık yaratmaya başlamıştır.
Zorunlu din dersleri ile ilgili AİHM kararının uygulanmaması, "zorunlu" seçmeli din dersleri dayatması, öğrencileri imam hatiplere yönlendirme, normal ortaokullar içinde imam hatip sınıflarının açılması, fiziki koşulları sınırlı olan okullarda kütüphane ve laboratuarlarının kapatılarak okullara mescit açılması uygulamasının zorunlu hale getirilmesi ve bu konuda okul yönetimlerine baskı yapılması, MEB`in çocukların eğitimini gözden çıkardığını, bilimsel eğitime meydan okurcasına dini eğitimin yaygınlaşması için bütün imkanlarını seferber ettiğini göstermektedir.

Eğitim sisteminde ve genel olarak toplumsal yaşamda iktidarın kendi dünya görüşüne ve yaşam tarzına uygun nesiller yetiştirme yönündeki uygulamaları tüm topluma yönelik fiili bir baskı ve dayatma haline gelmiş durumdadır. Bu konuda özellikle eğitim sisteminin "tek din, tek dil, tek mezhep" anlayışına uygun olarak dini kurallara göre biçimlendirilmek istenmesi kabul edilemez.

Yaşanan bu sorunların yanı sıra yönetici ve öğretmenlere verilen nöbet görevi ile ilgili olarak okul nöbetlerinin fazla mesai kapsamında değerlendirilmesi yönündeki bütün girişimlerimiz sonuçsuz kalmıştır. Nöbetlerde uyulması gereken esaslar fiilen okul idarecilerinin inisiyatifine bırakılarak öğretmenler mağdur edilmekte, öğretmenlerin sorumlulukları yasal güvencelerle belirlenmemekte, öğretmenler cezai ve disiplin işlemleriyle karşı karşıya bırakılmaktadır. Eğitim Sen nöbet görevinin öğretmenler açısından önemini her dönem dile getirmiştir. Nöbet görevi öğretmenlerin, öğrencilerin ayrımcı, şiddet içeren, ötekileştirici, baskıcı kimi davranışlar ile karşı karşıya kalmaması açısından önemlidir ve eğitim-öğretim kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Ancak öğretmenleri mağdur eden uygulamaya sessiz ve tepkisiz kalmamız beklenemez. Bu nedenle 9 Şubat Pazartesi`den itibaren nöbet ile ilgili taleplerimiz karşılanana kadar nöbet görevini uygulamama kararını almış bulunmaktayız.

Siyasi iktidar ve MEB, yıllardır eğitimin sorunlarına kalıcı çözümler üretmek yerine, attığı her adımda farklı inançlar, mezhepler ve kimliklere yönelik aşağılayıcı, baskıcı, dışlayıcı ve dayatmacı bir tutum izlemektedir. İktidarın yıllardır benimsediği tekçi anlayış üzerinden toplumu ayrıştırarak karşı karşıya getirme ve yeni çatışma alanları yaratma girişimleri karşısında sessiz ve tepkisiz kalmamız mümkün değildir.

Eğitim Sen olarak 13 Şubat Cuma günü, laik, bilimsel, anadilinde eğitim ve demokratik yaşam için bir günlük iş bırakma kararı almış bulunuyoruz. Aynı gün yapılacak olan okul boykotu ile birlikte iktidarın artan baskılarına ve eğitimde laik-bilimsel eğitimi hedef alan hedef ve uygulamalarına karşı yeni bir mücadele süreci başlatılacaktır.

Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin değil; dinin referans alındığı bir eğitim sisteminde eğitim ve bilim emekçilerinin, öğrenci ve velilerle birlikte kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelemizi tüm emek ve demokrasi güçleri ile birlikte omuz omuza sürdüreceğimiz bilinmelidir.

Siyasi iktidarın farklı din, mezhep ve kimliklerin yıllardır savunduğu talepleri yok sayan dayatmacı anlayışına karşı, baskıcı ve ayrımcı uygulamalarına en güçlü ve etkili yanıtı vermek için, çocuklarının ve ülkenin geleceğinden endişe eden herkesi 13 Şubat`ta gerçekleştirilecek boykot ve iş bırakma eylemine destek vermeye çağırıyoruz.



Editör: TE Bilişim