Kademeli eğitim sistemiyle ilgili görüşüm merak ediliyor. İnsan kaynaklarının niteliğinin ekonomik, sosyal ve demokratik gelişmemiz için önemi ortadayken, bir eğitimci olarak görüşüm bilimsel gerçekliklere dayanmaktadır.
 
Bir eğitimci olarak; eğitimin niteliğinin ve niceliğinin geliştirilmesine büyük önem veren bir düşünceye sahibiz. Yetişkin nüfusunun ortalama eğitim düzeyi ortaokul terk olan bir ülkede, sadece kurumlar değil her bir ferdin en önemli meselesinin eğitim olması gerektiğine inanıyorum.
 
Hızlı teknolojik değişimler, toplumdaki herkesin bu değişime ayak uydurmak için öncelikle temel eğitimlerinin ve becerilerinin güçlü olmasını gerektiriyor.
 
Yaratıcılık, yenilikçilik, eleştirel düşünme, araştırma, analitik gibi. becerilerin temel eğitim sırasında tüm çocuklarımıza güçlü şekilde kazandırılması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle kanun teklifiyle mesleki yöneltme ve yönlendirmenin çok erken yaşlara çekilmesinin temel eğitimin yetersiz kalmasına ve bilinçsiz meslek seçimlerine yol açacağı açıktır.
 
Temel eğitimi sağlam olmayan gençlerimizin, günümüzün ve geleceğin işgücü piyasasında giderek çeşitlenen ve detaylanan mesleklere uyum sağlaması da mümkün olmayacaktır.
 
Nitekim eğitim konusunda ihtisas sahibi birçok sivil toplum kuruluşunun raporları, birçok gelişmiş ülkede çocukların 16 yaşına gelene kadar temel eğitimin dışında bir öğretim programı ile karşılaşmadığını ve mesleki programlara yönlendirilmediğini, bu anlamda kesintisiz eğitim hizmeti sunulduğunu göstermektedir. Öğrencilerin farklı yetenekleri aynı program içinde, seçmeli dersler ve ders dışı etkinliklerle geliştirilmektedir.
 
Tartışmalar; din eğitimine kilitlenmiş durumdadır. Mesleki eğitime bütünsel bakışla konu değerlendirilmemektedir. Eğitim sisteminde hangi modelin uygulanacağı sadece din eğitimi bağlamında tartışıldığı takdirde sağlıklı bir sonuca ulaşamayız.
 
Bu yeni sistemle kız çocuklarının okul dışında kalmayacağını ifade etmenin hiçbir nedeni yoktur. Kesintili diyoruz, 4 okuyacak, 4 daha okuyacak, burada ayrım var. İkinci dörtte tercih meselesi var. Kız çocukları okuldan koparılacaktır.
 
Çocukların soyut işlemler dönemine girmeden bir öğretim kademesini tamamladığı hiçbir gelişmiş ülkebulunmamaktadır.
 
Kız ve erkek çocuklarında okullaşma oranını düşüreceği, bu düşüşün, alt sosyo-ekonomik düzeyden gelen çocuklar için daha fazla yaşanacaktır. Böyle bir eşitsizlik, insan hakları açısından olduğu kadar insan gücü niteliğinin düşmesi açısından da eleştiriye açıktır.
 
Okullaşma yalnız bilişsel gelişimin ‘olmazsa olmazı’ değil, aynı zamanda sosyalleşme süreçlerinin gerçekleştiği, çocuğun birey olarak toplum içinde etkin iletişim ve etkileşimi öğrendiği süreçleri kapsar. Sosyal ve duygusal gelişim, okullaşma süreci içinde önemli yer tutar. Bu nedenle, erken dönemde bu sosyal ortamın dışındaki seçenekler yalnız bilişsel gelişime değil, aynı zamanda da sosyal ve duygusal gelişime de ket vuracaktır.
 
İkinci 4 yılın mesleki ve teknik yönlendirmeyi içermesi, bilimsel açıdan kabul edilir bir seçenek değildir. On yaşındaki bir çocuğun ilgi, yeti, bilgi ve becerileri, kalıcı bir hale gelmemiştir. Bilimsel veriler; bu alanlardaki değişmezliğin ergenlik dönemi sonunda bile oluşmadığını açıkça göstermiştir. On yaşındaki çocukları ömür boyu çalışacakları alanlara yöneltmek, bilimsel açıdan olası değildir. Bilimsel veriler; ilgi, bilgi, yeti ve becerilerin 15 yaşlarında bile kararlılık göstermediğini ve kaygan bir zeminde olduğunu saptamıştır. Bu nedenle 9-10 yaş gibi bir gelişim döneminde, çocukları bu tür seçimleri yapmaya zorlamak, hiç bir bilimsel veri ve sonuçla bağdaşmamaktadır.
 
12 yıllık zorunlu eğitimi öngörmesi, bilimsel temellere dayanan ve insan gücü niteliği açısından, eğitimin zorunlu olması yanında genel ve çağın gerektirdiği temel eğitim yaklaşımını içermesi gerektiği, önemle üzerinde durulması gereken bir konudur.
 
Bir ülkedeki eğitim sistemi ve bunun uygulanmasını içeren model değişiklikleri, ancak daha önceki sistem ve uygulamalar değerlendirmelerle ele alınıp gelişim ve değişimin zorunlu olduğu saptanırsa, gerekli olabilir
 
Bilimsel değerlendirmeye dayanmayan değişiklikler, insan gücü açısından olduğu kadar ekonomik açıdan da savurganlığa neden olur.
 
GünüN Sözü: Bir şey öğrenmek istiyorsan, bunu kimden nasıl öğrendiğinin önemi yoktur.