Sakarya’da kredi borçları yüzünden intihar eden öğretmenin yaşadığı sorunun sosyal boyutlarına dikkat çeken Eğitim İlke-Sen, faiz ve tüketim odaklı kapitalist ekonomi modelinin toplumu felakete sürüklediğini belirtti

 

Eğitim İlke-Sen (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası) MYK üyesi Beytullah Önce, Sakarya’nın Karapürçek ilçesinde bir öğretmenin, bankalara olan kredi borçlarını ödeyememenin yarattığı bunalım intihar etmesi sebebiyle ilgili olarak “Her ne kadar bu intihar, bireysel bir girişim gibi kamuoyuna haber olsa da; özellikle ekonomik nedenlerin yol açtığı intihar vakalarında toplamda dikkate değer bir artış yaşandığını gözlemliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu. Konuyla ilgili yaptığı basın açıklamasında Beytullah Önce “Sınırsız bir üretim ve tüketim anlayışını dayatan kapitalist ekonomi, emeğinin karşılığını alamayan ve temel insani ihtiyaçlarını dahi karşılamakta güçlü çeken milyonlarca insanı; faiz ve kredi bataklığına doğru sürüklemektedir. Tüm toplum adeta borç ödemek için köle gibi çalışmakta ve yaşamaktadır. Türkiye’de bankalar, dünyanın en yüksek kârını elde etmekte, işlem ücreti ve komisyon politikasıyla sömürü düzeni işletmektedir. Halkın bankalara toplam borcunun 265 milyara çıkması, sorunun büyüklüğü ve derinliğini ortaya koymaktadır. Tek faktör olmadığını göz ardı etmemekle birlikte neoliberal ekonomi politikaların uygulandığı son 30 yılda intihar vakalarında da yüzde 85 oranında bir artış yaşanmasını birbirinden bağımsız görmemek gerektiği kanaatindeyiz.” dedi.

 

Bankacı sendikalara eleştiri!

 

Eğitim İlke-Sen MYK üyesi Beytullah Önce, yaptığı açıklamada “İşşsizliğin, asgari ücretin, taşeronlaşmanın, emek sömürüsünün yoğunlaştığı, hep daha çok tüketmenin vurgulandığı, insanların faiz ve kredilerle günü kurtarmaya çalıştıkça dibe battığı bir vasatta, intihar sadece klinik değil oldukça ekonomik bir sorundur” diyerek bu sorunu besleyen bazı sendikaları şöyle eleştirdi: “Kredi ve faiz ekonomisinin toplumu kuşattığı bir vasatta, bazı sendikaların bankalarla anlaşmalar imzalaması, kredi kullanımını teşvik etmesi ve boy boy reklamlar vererek kendi üyelerini bu sömürü düzenine “daha cazip koşullarda” sürüklüyor olması gerçekten utanç vericidir. Bu sendikalar halkın ve kamu çalışanlarının giderek artan oranda bankaların esareti altına düşmesinden hiç mi rahatsızlık duymamaktadır? Sendikalar, finans kapitalizmin şubeleri değil, sosyal ve iktisadi adalet mücadelesinin bileşeni olmalıdır. Eğitim İlke-Sen olarak, tüzüğümüzde de ifade ettiğimiz gibi, kapitalizmin “ihtiyaçlar sınırsız, imkânlar sınırlıdır” tezini reddediyor; hakça bölüşümün ve adil paylaşımın esas alındığı bir ekonomi anlayışının geliştirilmesi gerektiğini inanıyoruz.”


Editör: TE Bilişim