Soğuk savaş sonrası, ABD ve İngiltere işgal ettikleri Almanya’nın ve İtalya’nın asker ve istihbarat elemanlarını yeniden örgütlediler. Yeni tehdit SSCB dolayısıyla komünizmdi.
 
NATO kurulunca NATO üyesi ülkelerde yapı, özel bir şekilde kuruldu.
 
Soğuk savaşın bitmesi, SSCB'nin dağılması, komünizmin tehdit olmaktan çıkması üzerine ABD; anti komünistlerden oluşturduğu yapıyı tasfiye etti. Yeniden yapılandırmaya gitti. Bu kez tehdit Radikal İslam'dı.
 
Yeni kadrolar; Avrupalı NATO ülkelerinde eski sosyalistlerden oluşturulurken, Türkiye'de Ilımlı İslamcı etnik kimlikli dönmelerden oluşturuldu. Gazeteci, akademisyen, asker, polis, hukukçu, partiler ve cemaatlerden seçilen kişilere özel eğitim verildi.
 
Eski yapıyı tasfiye işine İtalya'dan başladılar. Diğer ülkelerde sesiz sedasız oldu. Türkiye'de ise ABD harekete geçti, listeler verildi, düğmeye basıldı, operasyonlar başlatıldı.
 
Bakın; İtalya'daki tasfiye operasyonu nasıl yapıldı?
İtalya'da üç dava açılır: Gladio, P-2 ve Temiz Eller Operasyonu.
 
Birini F. Casson, diğerini M. Sindona ve ötekisini G. Colombo soruşturur.
Temiz Eller Operasyonu, ünlü isimlerin yargılandığı bir davaydı. Operasyon 1992 kışında Milanolu bir temizlik şirketinin verdiği rüşvetin araştırılmasıyla başladı. Basit gibi görünen olaylar dizini bir anda tüm İtalya'yı saran rüşvet ağını ortaya çıkardı.5 binden fazla soruşturma, 3 bini aşkın dava açılır, bini aşkın insan hüküm giyer.
 
Diğer soruşturma konusu P-2 ise, masonlara yönelikti.
1980 başında ele geçirilen Propaganda 2 belgesine göre stratejinin adı: Piano di rinascita democratica yani demokrasinin yeniden doğuş planıydı.
 
Bu plan uyarınca, gerilim stratejisi hedeflenmiş; sinmiş, pusmuş, yıldırılmış, edilgen bir korku toplumu yaratmak istenmişti. Bu amaca ulaşmak adına her türlü dezenformasyon ve provokasyonu kullanmak mübahtı. Bunun için öncelikle medyanın (hem sahipliği, hem çalışanları anlamında) ele geçirilmesi gerekiyordu. Ayrıca; yargı bağımsızlığının yok edilmesi; sendikaların etkisizleştirilmesi; başkanlık sistemine geçiş planlanıyordu.
 
Dava açılır ama sonuç alınamaz. 950 kişilik listeden sadece üç kişi 12 yıl ev hapsi cezası alır. Sonra P-2'nin 1816 No'lu üyesi Silvio Berlusconi Başbakan oldu! 10 yıl sonra ortaya çıkarılan Gladio açığa çıkarılamaz.
 
Gerçek şu; 31 Mayıs 1972'de Peteano Köyü'ndeki bir patlamada polis gücü Carabinier'in üç elemanı ölür. Suç, Kızıl Tugaylar'a atılır.
 
12 yıl sonra Hakim F. Casson dosyayı yeniden açar. Olay yerinde hiçbir polis araştırması yapılmamış, olay soruşturulmamış ve dosya kapatılmıştı. Bomba düzeneğinin Kızıl Tugaylar tarafından yapıldığı şeklindeki raporu İtalyan ırkçı Ordine Nuovo Örgütü'ne mensup M. Morin hazırlamıştı! Bomba NATO envanterindeki C-4 patlayıcıyla yapılmıştı.
 
Hakim Casson NATO'ya bağlı Gladio'nun yer altı cephaneliklerinden birini de ortaya çıkarır. İtalyan ırkçı örgütü ile İtalyan Askeri Gizli Servisi'nin (SID) bağlantılarını bulur. Peteano'daki patlamayı gerçekleştiren örgüt üyesi V. Vinciguerra tutuklar.
 
1974'de de Hakim G. Tamburino İtalyan sağcılarıyla gizli askeri servisin ilişkilerini soruşturmuş, hatta SID Başkanı General V. Miceli'yi devletin yapısını ve yönetim biçimini illegal eylemlerle değiştirmek iddiasıyla tutuklamıştı. General Micelli mahkemede "tüm yaptıklarımı bana NATO ve ABD emretti" demişti. Ama dava bu kadarla sınırlı kalır..
 
16 yıl sonra Hakim Casson, Gladio'nun üzerine gider. Başbakan G. Andreotti'nin Ağustos 1990'da Gladio'nun varlığını açıklaması işini kolaylaştıracağını sanar. Ancak İtalya devleti, Gladio'yu, devlet sırrı kapsamına sokar. Sadece eylemi yapanlar cezalandırılır. Çünkü ABD'nin açığa çıkması istemez. ABD'nin müsaade ettiği oranda soruşturma yapılır.
 
Türkiye'de neler oluyor acaba! İleri demokrasi başkanlık tartışmaları, yeni anayasa ne kadar da benziyor değil mi? Bu nedenle Türkiye'de Yeni Gladio oluşturuldu. ABD; Türkiye odaklı yeni Gladio örgütlenmesini CIA, FBI, NSA ile destek verdiği cemaat ve parti eliyle sessiz ve derinden başardı. Biat algısına sahip kişilerle oluşturulan özel yapılanma şimdi bürokraside, yargıda, mecliste, medyada, üniversitelerde ayağı olan dev bir ahtapota dönüştü.
 
Olanlar, olacaklar, olması gerekenler açık değil mi? Bakalım görelim.
 
Günün Sözü: Herkesin bir planı vardır ama biri başarıya ulaşır.