Bu milletin temsilcileri TBMM Meclisinde çirkin görüntülerini sergiledikçe adeta içimiz burkuluyor. İktidar milletvekillerinin muhalefet liderlerine sık sık;“Bunlar hamaset yapıyorlar” suçlaması yaparken, hamasetin dik alasını kendilerinin yaptığının farkında değiller galiba. Bu milletin karşısına çıkıp, ABD ve AB konusunda neler söylediler, hala hafızalarımızda yankılanıyor.
 Üst kimlik, alt kimlik lafları, Alevilere karşı riya dolu davranışları, Doğu Anadolu’da “Kürt Akademisi” kuracağına dair söylemeleri, muhalefet partilerini Doğu Anadolu’ya gidememe tehditleri, insanları birbirine karşı kışkırtma değil miydi? O liderleri doğuda koruma devletin görevidir. Kaldı ki, bir parti lideri neden yurdumun bir parçası olan Doğu Anadolu’ya gidemiyor? 
Bu milletin paralarını “Fakirlere yardım ediyoruz” diye bizzat valilere talimat verip Kömür ve diğer gıda maddeleri taşıyan arabalarına binerek dağıtmalarını istemek çok hoş bir şey olmasa gerek.
Düşkünlere, iş göremeyecek kimselere yardım edilmesine hiç kimse bir şey demez, dememeli de. Ama siz kalkar da ülke nüfusun %50’sine, sırf siyasi getirim olarak iane dağıtırsanız, buna ne C.Allah, ne de Peygamberimiz razı olur.  Burada kul hakkı vardır.
Efendiler! Dışarıdan gelen sıcak para bugün değilse yarın bitecektir. O zaman ne yapacaksınız? Bu ülkenin geleceğini çok düşünen bir hükümet varsa, İş yerleri açsın, fabrikalar kursun, o zaman yapılan iyilikler yerini bulacaktır. Siz insanlara balık vermekle tembelliğe sürüklüyorsunuz. Hâlbuki balık tutmayı öğretseydiniz, yaptıklarınız kalıcı olurdu.
Eskiden “Her doğan çocuk borçla doğuyor” diye şikâyet edilirdi. Şimdilerde her doğan çocuğun çocuğu borçla doğmaktadır. Buradaki asıl tehlike. Türkiye’nin geleceğine resmen ipotek konmaktadır. Bu konuyla ilgili eski ATO Başkanı Sinan Ayğün’ün yayınladığı rapor’unun bir bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu rapora göre; “Türkiye’de 40 milyon insan borçlu durumdadır. Bu durum giderekte artmaktadır. Vatandaşımızın yarıya yakını bankalara kredi borcu vardır.
Türkiye'de toplam 26 milyon 949 kişinin cebinde 56 milyon 284 bin adet kredi kartı bulunuyor. Kredi kartı müşterilerinin yaklaşık 12 milyonunun kredi kartı borcunu son ödeme tarihinde tümüyle ödemeyip borç bıraktıkları belirtiliyor.
Sinan Aygün;“Sayın. Başbakan'ın dediği gibi eğer “borç yiğidin kamçısıysa, Türkiye'de 40 milyon yiğit kamçıya doymuyor” diyor.
Çevremizde öyle insanlar vardır ki, çarşıda, pazarda, iş yerinde, dolmuşta, vapur ya da uçakta yolculuk esnasında konuşmalarına kulak verdiğinizde, onların mutsuz ve umutsuz olduklarını görürsünüz.
Hayatta hiç sevmediğim ;” Gelen gideni aratır” sözcüğüdür
Siyaseten iktidarı ele geçirenler, halka karşı gösteriş ve istismarı tercih eder duruma geldiler. Bir ara yazıp yayınladığım makalemde belirttiğim gibi; “Köyde doğmayan, at sineğini ne bilsin Bu sinek atın kuyruk altından bir yapıştı mı, onu adeta çılgına çevirir. Sinek öldürülünce, at sakinleşir”.
Burada bizim sözümüz, dürüst siyaset ve dürüst politika üretenlere değildir. Mutlu azınlığa, çıkarcı çevrelere çanak tutanlaradır. Çünkü onlar, başından şapkasını, sırtından ceketini, gömleğini, ardından da bedenindeki ruhunu vermeğe mahkûm olanlardır.
Vatandaş; “Yarın, ertesi gün, gelecek ay, önümüzdeki yıl ne olacak” diye endişe duymaktadır. “Hafıza-ı beşer, nisyan ile mağluldür. Bazı olayları anlamamazlıktan gelip “at gözlüğü” ile bakmanın bedeli çok ağır olacaktır.
Ne yazık ki, vatan için, bayrak için, devlet için her sıkıntıya katlananlar, adil olmayan uygulamaları hak etmiyorlar.
Biz biliriz ki, hükümetler değişir, politikalar, sistemler, kanunlar, yönetmelikler değişebilir. Ama devlet geleneği asla değişmez ve değişmemelidir. Bir kez, ağacın özüne kurt girerse, o ağaçtan bir daha hayır gelmez. Kurt, ağacın özünü yer bitirir, sonra da çürütür ve ölüme mahkûm eder. Devlette tıpkı ağaç gibidir.
Bu gerçekler orta yerde dururken hala basireti bağlananlara ne demeli? “İnsanların duygularıyla” hamaset yapanların istismarlarını anlayamayanlara, “Borç yiğidin kamçısıdır” sözüne itibar edenlere “Pes” doğrusu diyorum.