Her yönüyle genel seçim atmosferinde geçen 30 Mart yerel seçimleri ardından herkes kendi meşrebince değerlendirmelerde bulunup AKP kalemşorlarınca üretilen “ebet müddet” iktidar imajını destekleyen çıkarımlar bir biri ardına servis edilerek emekçi halkımızın bilincini karartma görevlerini kesintisiz yürütmekteler.
 
    Benzer değerlendirmelerin tekrarına düşmeden 2014 yerel seçimlerin sonuçlarına genel bir bakış attığımızdaSeçim sonuçlarına ilişkin çok sayıda değerlendirme yapıldı. Aynı şeyleri tekrarlamaktan kaçınmaya çalışarak, kendi çıkarımlarımı kısaca özetleyeyim.
 
Öncelikle seçim sonuçları benim için şaşırtıcı olmadı. CHP ve MHP’nin hiçbir politika ve alternatif üretmediği, sadece “tape”ler üzerinden yürüttüğü bir seçim kampanyasında AKP’nin kaybetmesi mümkün değildi. Seçmen yolsuzluk ve hırsızlık iddialarını ciddiye alsa bile, karşısında güvenebileceği bir alternatif görmeden oyunu değiştirmesi beklenemezdi. Ayrıca Erdoğan akıllı bir taktikle; cemaatin “darbe” sini, “ihanetini” öne çıkararak AKP’yi 12. Kez girdiği bu seçimde de mağdur göstermeyi başardı.
 
CHP bence cemaat ile birlikte seçimin en büyük kaybedenidir. Tüm koşulların dünyadaki her hangi bir “ana muhalefet” partisini 1. Parti çıkarmaya elverişli olduğu bir ortamda, üstelik seçimi “referandum” niteliğine sokarak AKP karşıtı her kesimin oyunu almak için yarattığı psikolojik baskıya karşın %30’u geçemedi, belediye meclisi seçiminde oyları %25’te kaldı. Aldığı oyların bir bölümünün cemaatten, MHP’den ve bazı sol çevrelerden gelen “emanet” oylar olduğunu söylemeye gerek bile yok.
 
(Burada Niğde belediye başkanlığı seçimlerine geniş bir parantez açmamızda yarar var. Fahri Eker gibi güçlü bir adayla seçmen sayısının bir önceki yerel seçimlere göre yaklaşık 10.000 arttığı 2014 yerel seçimlerinde 2009 seçimlerindeki oy sayısını ancak yakalıya bilen Niğde CHP’nin seçmen kitlesinden en az 4 bin oyun başka partilere kaydığı, artan seçmen sayısından partilerine düşen oranla ve Fahri Eker kimliğinin taşıdığı oylarla çok rahat 20 binleri görmesi gerekirken 14 binlerde kalması ve yerel seçimlerde üçüncü kez 3. Parti olarak çıkması ona umudunu bağlayan kitlelerin gözünü açmasına vesile olmuştur umarım.)
 
MHP oylarını Niğde de olduğu gibi ülke genelinde de arttırdı, ancak milliyetçi hassasiyetlerin tavan yaptığı cemaatin 39 dilde açıkça destekleyeceğini söylediğibir atmosferde daha fazla arttırması gerekiyordu. Üstelik İstanbul’da HDP’nin ardından 4. parti olması, güçlü olduğu Yozgat gibi iç Anadolu illerinde AKP’nin çok gerisinde kalıp doğu ve güneydoğu Anadolu illerinde hemen hiç varlık gösterememesi MHP’lilerin mutlaka canını sıkmıştır.
 
Seçimlerin kazanan partilerinden biri kuşkusuz ki BDP. Oy oranını az da olsa arttıran BDP, belediye başkan sayısını arttırdı, hedeflediği illerin hemen tümünü kazandı, Urfa’da olduğu gibi bölgede ikinci olduğu tüm illerde oylarını artırmayı başardı.
 
Gelelim seçimlere katılan partiler arasında en genci ama üzerinde en çok konuşulanı olan partim HDP’ye. Pek çok kişi seçimde alınan %2 oyun HDP için yenilgi olduğunu ve HDP projesinin başlamadan bittiğini söylüyor. Aslında bunu söyleyenlerin bir bölümü kendi gönlünden geçeni söylüyor, bir bölümü ise bence burjuva siyaset penceresinden bakarak yorumluyor.
 
       Biz HDP kadrolarının iyimserleri HDP-BDP oylarının %11-12 bandında olacağını benimde aralarında olduğum karamsarlarının ise % 7-7,5 bandında bir oy oranının ilk genel seçimler için sıçrama noktası olacağı tespitlerinin de gerisinde % 6,5 olmasıbeklentimin biraz altında olsa dadüzenden beklentinin ve kopuşun doğru adresi  olması, kurulalı henüz altı ay olması ve seçim kampanyası boyunca pek çok yerde ağır saldırılara hedef olarak propaganda faaliyetini gereği gibi yapamayan bir parti olması düşünüldüğünde bu sonuç başarıdır.
 
      Hele diğer partiler devlet tarafından maddi ve manevi olarak desteklenirken, halkın ekmeğinden keserek yaptığı katkılarla seçim bütçesi oluşturmasından söz bile etmiyorum. HDP’nin bazı partililerimiz tarafından bile başarısız olarak değerlendirilmesinin nedeni, ondan beklentilerin yüksekliği olmasından kaynaklı olduğunu düşünenlerdenim.
 
Evet, partimiz HDP başarılı olmuştur. Milliyetçiliğin, ırkçılığın yaygın olduğu ve prim yaptığı bir dönemde Karadeniz’de, Ege’de, Marmara’da, Akdeniz’de İç Anadolu’da HDP adıyla ortaya çıkarak her türlü ayrımcılığa karşı siyaset yapmıştır. Kürtlerin, azınlıkların, Alevilerin, yoksulların, LGBTİ bireylerin, doğanın haklarını savunmuş eşit ve özgür bir Türkiye mücadelesini gücünü çok aşan bir enerjiyle vermiştir.
 
HDP’nin seçimlerde her şeye karşın ülke çapında %2 oy alması, İstanbul’da %5 ile 3. parti olması, İzmir’de %3,5 oy oranına ulaşması, Adana da % 8Niğde de %1,96 gibi oranlarda girdiği ilk seçimlerde oy almasıhiç de azımsanacak bir sonuç değildir.
 
     Siyasal iktidarın devletin tüm olanaklarını arkalayarak girdiği 12. Seçiminden %43,3 oy oranıyla birinci parti çıkmasına rağmen % 6-6,5 oranında oy kaybetmesi düşüş trendinin göstergesidir. Ancak genel seçmen eğilimi olarak siyasal iktidarın alternatifi yoktur. Alternatifi olmasını istediğim, istediğimiz siyasi odak HDP-BDP örgütlülükleri vakit geçirmeden yeni yol haritasını çıkarmak ve çalışmalarına kesintisiz bir biçimde devam etmek zorundadır. Sözün özü özeti umudun siyaseti”nibüyütmek dışında bir seçeneğimiz yok.