Niçin şaşırdınız?..
Savcı dört sene düşündü “ne diyeyim” diye…
Dedi nihayet:
“Müebbet…”
*
Genelkurmay Başkanı, kuvvet ve ordu komutanları, subayları, muhalefet milletvekilleri, bilim adamları, gazetecileri, yazarları, Cumhuriyeti savunan aydınları “müebbet” hapse mahkûm ederken, heyet gönderip asayişi sağlamak için terörist başından “mektup” beklemek aynı güne denk geldi…
Sen istediğin kadar “alakası yok” de…
Duvardaki takvim, üst üste oturtup gözüne soktu neyse…
*
Yıkıcılar ile bölücülerin ortaklığıdır bu…
Hedef; Atatürk’ün üniter laik Cumhuriyetini yerle bir etmek…
Eğer o Cumhuriyete sahip çıkanlar hapishanelere doldurulup da koca ülke korku ile sindirilmemiş olsaydı…
Koca Türkiye’yi böyle kolay teslim alabilecekler miydi?..
*
Asıl dert…
Vicdanın nerede Türkiye?..
Susacak mı?..
*
Çarşıda, kahvede, durakta, pazarda…
Kasabada, köyde, kentte…
İnsan olan her yerde…
Vicdan biraz olsun varsa…
Susmaz…
*
Asıl sorun bu…
Tehcir, Dersim, Aleviler, darbeler gibi tarihindeki kara lekelerle yüzleşmesi ve tarihten özür dilemesi beklenirken tam…
Kendi çocuklarını yiyen bir canavara döndü Türkiye…
Sene 2013…
*
Dönün bakın…
Evlerde yas var…
Çocuklar, anneler, babalar, sevgililer, ışıkları söndürülmüş odalarda birbirlerine sarılıp ağladılar…
Hapishanelerin duvarları isyanda…
Parmaklıkların itirazı var…
Demir sızladı…
*
Adalet bittiğinde böyle olur..
Sığınacak tek yer vardır; susmayacak vicdanlar…
Orada mısın?..
Türkiye’nin vicdanı, var mısın?..