Bugün 27 Eylül. Ülkemiz emek ve demokrasi mücadelesinin en diri ve kitlesel gücü olan konfederasyonum KESK’i,  hedef alan kuşatma operasyonun son halkasının üzerinden tam 93 gün geçti.
       Emek. Demokrasi ve barış mücadelesinde yan yana olduğumuz ve bu sevdayı paylaşmaktan onur duyduğum 68 mücadele arkadaşım yasal, meşru sendikal faaliyetler içerisindeki faaliyetlerini zoraki  “yasa dışı” göstermeye gayret eden siyasi zihniyetin zindanlarında 93 gündür tutuklu.
     Arkadaşlarımı soğuk demir parmaklıkların ardına uğurlamamın üzerinden 3 ay, kadın arkadaşlarımın 9 ay, ilk “dalgada” alınanların ise üzerinden 3,5 yıllık bir zaman geçti. 
    Sendikal hak ve özgürlükleri için mücadele edenlerin düzmece iddia NANMELERLE, kes-kopya-yapıştır sorgulama tutanaklarıyla özgürlüğünün elinden alınması yabancısı olduğumuz uygulamalar değil. Ancak siyasi iklimin hıç üzerine kurulmasının göstergesi olması açısından önemli görüyorum.
      Bedelsiz “sarı sendikacılık” oyununun daimi kadroluğunu yapmayı marifet sayanlara,Ayakları yere değil siyasi iktidarın omuzlarına bastığı için gerçek boylarını saklayabileceklerini sananlara, Türkiye kamu emekçileri sendikal tarihinde yükselttiğimiz çıtayı aşağı çekmek için KESK’e çamur atmaya cüret edenlereen anlamlı cevaplardan bir 4 Kim günü Ankara adliyesinin önüne toplanacak binler, on binler tarafından verilmesi anlamlı olacaktır.
      Yaşanılan anın ötelenemez ve geçiştirilemez görevlerinden biri olarak karşımızda duran 4 Ekim yargılama günü gerçekliliği demokratım diyen her bireyin, her tüzel kişiliğin çığlığını birleştirip tutuklu sendikacılara desteğini göstermesi açısından turnusol olacaktır kanaatindeyim.
      Yargılayanlar ve arkasındaki irade çok iyi bilmelidir ki KESK’in onurlu mücadelesi tüm baskılara rağmen sürmekte. Arkadaşlarımızı aramızdan alarak KESK’i, Eğitim Sen’i bertaraf edeceklerini sananların hevesini kursağında bırakmak için 4 Ekim günü ülkemizin her köşesinden hareket ederek Ankara ya gelecek insanların kararlılığı, dayanışma azimleri bu hevesin boşa çıkartılmasına vesile olmalıdır.
     Emek ve demokrasi düşmanlarının her zaman hedefinde olan konfederasyonum KESK ve sendikam Eğitim Sen için 4 Ekim de Ankara da yapılacak yargılama ne ilk olacak nede son olacaktır. Geçmişte mücadelemizi engellemeye çalışan, bizi kapı kulu olarak görenler ülkemiz siyasi tarihinin dehlizlerinde çoktan kayboldu. Konfederasyonum KESK ise önüne çıkarılan tüm engellemelerle, baskılarla yaratılan kuşatmaya inat dimdik hala ayakta.
     Üzerimizde yarattıkları baskılarla, kuşatma operasyonlarıyla KESK’i sindireceklerini sananlara 4 Ekim de Ankara cadde ve sokaklarında en yüksek haykırışımızla şu soruları yöneltmeliyiz.
     Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi vermek ne zamandan beri suç oldu?
     KESK’in ve bağlı sendikalarının aldığı kararla doğrultusunda gerçekleştirilen eylem ve etkinliklere, grevlere katılmayı “yasa dışı” gösterdiğiniz iddia NAMLERİNİZE kimin inanmasını bekliyorsunuz?
     KESK’i kendi belirlediğiniz sınırlar içerisine hapsedebileceğinizi, baskılarla hizaya getirebileceğinizi mi sanıyorsunuz? (Sanıyorsanız aldanıyorsunuz.)
    Tutuklanan arkadaşlarımızın hiçbir “yasa dışı” faaliyetle alakası olmadığını sizler de en az bizim kadar iyi biliyorsunuz. 
     Sendikal haklar kapsamında yaptığımız faaliyetleri sorgulamakla asıl suçu siz işliyorsunuz. Evlerimizi, işyerlerimizi, sendikalarımızı, konfederasyonumuzu didik didik aramakla asıl suçu kimin işlediğini tüm vicdanlı kamuoyu çok iyi biliyor.
     Eğer hukuka, adalete, insan haklarına zerre kadar kalan güveni tazelemek istiyorsanız KESK’li sendikacılar derhal serbest bırakılmalıdır.
   KESK te örgütlü yüzbinlerce kamu emekçisinden biri olarak son söz olarak şunu derim ki, haklı mücadelemizi baskı altına almaya çalışan, her türlü hukuk dışı ve fiili uygulamalar karşısında geçmişte olduğu gibi bugün de sesiz kalmayacağız. Ortak değerlerimize inat ve ısrarla sahip çıkmaya devam edecek, fiili ve meşru mücadelemizi her koşulda sürdürmek için birbirimize daha fazla kenetlenecek ve bu oyunu bozacağız. Baskıların, sürgünlerin, tutuklamaların bizi yıldıramadığını dün gösterdik, bu günde göstereceğiz.