Öğrencinin başarısızlığını ayıp sayan ve bu başarısızlığı har(a)çla şantajlayan bu para emici üniversite eğitim sistemi biran evvel ortadan kaldırılmalıdır. 
    Torba yasadan işçi ve emekçilere çıkan hak gasplarına son olarak eklenen kıdem tazminatının yağmalanmasından işçi ve emekçi çocukları da paylarına düşeni almaya zorlanıyor. Torba yasanın çıkarılma aşamasında gençliği de bu yasanın meşruluğuna inandırmaya çalışan ve öğrencilere seçim öncesi bir parmak bal çalmak isteyen zihniyet, bu balı “öğrenci affı”yla birlikte yağlayarak yutturmaya çalışmıştı. İşte bu bal-kaymağın ardındaki mide bulandırıcı hırsızlık ve emekçilerin emekli parasına, iş-gelecek güvencesine dayatılan ayyuka çıkmış hak gaspları. İşte torbanın içindeki “zehirli kömürler, makarnalar.”
      ‘Düşük yoğunluklu savaşın’ kanını sokaklara, dağ köylerine, çocukların üzerine akıttığı şu günler tam da zamanı! Kanın gövdeleştiği şu dönemlerde yaparlar ne yaparlarsa. Ulusal kimlikler üzerinden halklara yapılan saldırılarla, halkların kardeşliğine gaz atılan şu dönemlerde, bu kirli planlarla birlikte Türk ve Kürt işçi-emekçilerin önüne konulan kanlı set her gün asker ölümleriyle yükseltilmeye çalışılırken tam da zamanı! Kan ve kirli pazarlıkların had safhaya ulaştığı şu günlerde kimse ne olduğunu anlamaz mantığı bu para emiciler açısından hala çok iyi bir araçken, biz işçi-emekçi ve gençler en temel insani haklarımızın gasp edilmesine hala izin verecek miyiz?!
       Üniversitelerimize hiçbir faydası olmayanlara,  eğitimimizi ve yaşamlarımızı robotlaştırmak isteyen ve dahası eğitim hakkımıza paha biçenlere fırlatılan yumurtalar zihin açmış olacak ki, torba yasadan bir de öğrencilere sürpriz yumurta çıktı: “26 Ağustos 2011 tarihli 2011/2174 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı”nda yer alan bir maddeyle üniversite harç ücretleri fahiş oranlarda arttırılmış durumda. Karar resmi gazetede yayınlandığında hemen kimsenin farkına varmadığı skandal, üniversite kayıtlarının başlaması ile beraber ortaya çıktı. Geçtiğimiz günlerde “Bu yıl harçlara zam yok” açıklaması yapan hükümetin, aslında büyük bir tuzak kurduğu görüldü.
      İlgili maddeyi okunduğumda, tuzağın sadece okulu uzatmış olanlara kurulmuş olduğu düşünülse de, durum böyle değil. Okulu uzatmayan, sadece alttan ders alan herkes fahiş harç ücretleriyle karşı karşıya kalıyor. “Süresinde mezun olamayanların katkı payları ve öğrenim ücretleri” başlıklı 13. madde şöyle:
(1)    2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 44 üncü maddesinin (c) fıkrasında yer alan öğrenim sürelerinde eğitimini tamamlayamayan öğrencilerden, aynı kanunun 46 ncı maddesinin (ç), (d), (e) ve (f) fıkralarında yer alan hükümlere göre katkı payı veya öğrenim ücreti alınır.
(2)    (2) Yukarıda belirtilen durumlarda her bir ders için kredi başına ödenecek katkı payı veya öğrenim ücreti tutarları, her bir dersin kredisinin ilgili dönemde alınması gereken toplam ders kredisine oranlanması sonucu bulunacak katsayının ilgili dönem için belirlenen öğrenci katkı payı veya öğrenim ücreti ile çarpılarak, ilgili yükseköğretim kurumunca dönem başlarında hesaplanır.
(3)    YÖK  2547 Sayılı kanun Madde 46 - (Değişik madde: 13.02.2011 – 6111 S.K./172. md.)
44 üncü maddenin (c) fıkrasındaki süreler içinde aynı yükseköğretim kurumundaki öğrenimi sırasında bir derse üçüncü defa kayıt yaptırılması halinde, ilgili dönem için öngörülen katkı payı ya da öğrenim ücretinin yanı sıra bu maddenin (c) fıkrasına göre hesaplanan kredi başına ödenecek katkı payı veya öğrenim ücreti; dersin alınacağı dönem için belirlenen kredi başına katkı payı veya öğrenim ücretinin yüzde elli fazlası, dördüncü defa kayıt yaptırılması halinde yüzde yüz, beşinci veya daha fazla defa kayıt yaptırılması halinde ise yüzde üç yüz fazlası ile hesaplanır.
      Yani bu nereye gittiği belli olmayan ve kafa karışıklığına yol açan açıklamalar, hatta birçok öğrencinin kayıt yaptırırken karşılaştığı şoka, şokla karşılık veren kayıt bürolarında bulunan birçok memur da durumu anlayabilmiş değil. Henüz kimsenin bilmediği ve net bir açıklama yapamadığı bu hukuk adı altında yapılan gasplar, hırsızlıklar, gizli zamlar yine alttan alta hazırlanmış ve okulların açılmasıyla birlikte öğrencilerimize “Hoş geldin hediyesi“ olarak sunulmuştur.
      Öğrencilerimizden okulda kaldığı her yıl ve başarısız olduğu her ders için yüklü paralar istiyorlar, ne hakla! Öğrencilerimizin aldığı eğitimi ne koşullarda aldığını takip etmeyen devlet, harç paralarını inşaatlarda çalışarak nasıl kazandığını görmeyen devlet nasıl oluyor da öğrencinin derslerindeki başarısını birdenbire kendine dert ediyor? Öğrencilerden her dönem eğitime katkı payı adı altında milyonlarca para alan devlet, aldığı paralarla gençlerimizin üzerine biber gazı sıktırarak geri ödemede bulunuyor.
      Okula her yıl ödedikleri tonlarca paralardan bir kuruş bile yararlanamazken, yemekhane parasını ödeyemezken, nasıl geçindiklerini sorgulamayan yöneticiler “başarılarını kontrol altına almak adı altında” ver(eme)diği eğitimin acısını başarısız saydığı derslerinden çıkarmaya çalışıyor.
       Bence devlet her başarısız ders için eğitim kalitesini biraz daha yükseltmeli ve öğrenciye katkı payı ödemelidir. Öğrencinin başarısızlığını ayıp sayan ve bu başarısızlığı har(a)çla şantajlayan bu kan emici sistemden hem öğrencilerimizi hem de ane ve babalarını kurtarmak için mücadele saflarını doldurmalıyız.