TİYATRODAN KORKANLARA İNAT, BU GÜN 27 MART !
(Dünya Tiyatrolar Günü)         
 
 
Tiyatro sözü, Yunanca Tanrı demek olan “Theos”dan gelmektedir. Etimolojik olarak gelişimi şöyledir: Theos (Tanrı), Thea (Hayretle bakılan şey), Theome (Hayretle bakmak ve temaşe etmek), Theatron (Mekan yer), Thestai (Görmek)... Etimolojik sıralamada görüldüğü gibi tiyatro kelimesi olağanüstülükle karışık, hayat verici, olayları, durumları temaşa (seyretmek) anlamına geliyor. Tiyatro tarihten bu yana gelişerek kendi içinde birçok dal üreterek “insanın” insanlaşma  mücadelesinde önemli katkılar sunmaktadır.
    27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü 1961 yılından bu yana kutlana gelmekte.  Bu günde dünyanın dört bir yanında tiyatrolar ücretsiz temsiller sunmakta, basın açıklamaları, yürüyüşler düzenlenmekte, her ülkenin yayınladığı ulusal bildirinin yanı sıra bir de uluslararası bildiri yayınlanmaktadır.(Uluslararsı bildiri yayınlanması önerisi ülkemiz tiyatrocuları tarafından önerilmiş ve 1978 yılında Uluslararası Tiyatrolar Birliğinin kabulüyle ilk uluslararası bildiriyide sanatçımız Haldun Taner yazarak yayınlamıştır.)
    Günümüzde kapatılan tiyatro sahnelerinin, susturulan alkışların, sansürün, ticarileşmenin gölgesinde her geçen gün biraz daha değersizleştirilmeye çalışılan tiyatro (elbette tüm bunlardan nasibini alan diğer sanat dalları gibi) salt tek bir günde hatırlanan bir noktaya itilmeye çalışılmakta; bununla kalmayıp kapitalizmin en adi ticarileştirme politikalarından da fazlasıyla payına düşeni almaktadır. 
    Kapitalizim kendi egemen sanatını insanlığa yine kendi devamlılığını sağlamak için sunan “sanat dostu” kisvesiyle aslında insanı,insandan ve yaşadığı toplumdan yabancılaştırarak karşıyımış gibi yaptığı “politik tiyatro”dan daha kapsamlı ve derin “politik tiyatro” yaptığını unutmamak gerekir. Aslında kapitalizim doğası gereği elini attığı her noktadan kar elde etme peşindedir. Hayatın temel çelişkisi olan emek- sermaye çelişkisini sanatın da içine dâhil eden kapitalist sanatçıyı ve sanatı alınıp- satılacak, üzerinden kar elde edilebilecek bir piyasa olarak görmesi,insanın insan olma mücadelesine hizmet etmiyeceği aşikardır. Ha !Unutmadan bu arada yaşama dair tüm yalanlarını sanat adına geniş emekçi yığınlara sunup onları uyutmanın en estetik yolunu da kullanmış olmakta; böylece bir taşla iki kuş vurmaktadır.
    Oysaki sanat insan soyunun yüzyıllar boyu yaratıcılığıyla kendisini ve çevresini değiştirmenin adı olmuş, birikerek bugünlere gelmiş ve günümüz insanının ilk insanla bağlarının somut gerçekliğini estetik değerlere dönüştürmüştür.
    Bu anlamda değerlendirildiğinde günümüz sermaye sanatının artık insanlara verebilecek ne kadar az şeyi barındırdığını görmek mümkün. Sermayeye hizmet eden sanat insanlara hayat adına gerçekleri göstermek çabası içerisinde bulunmak şöyle dursun sistemin kültürünün taşıyıcılığını yapmak ve devamlılığını sağlamak gibi önemli bir rol de üstlenmiş oluyor.
   İnsanı en yalın, en abartılı, en eğlenceli ve en acıklı halleriyle kendisiyle yüzleştiren tiyatro belki de sanatın en devrimci dalı halidir bu anlamda. Değiştirip dönüştüren, baştan sona emek emek örülen uzun çalışma saatleriyle tiyatro emekçisinin alnının teridir tiyatro. Bu emek ses olur, dekor olur, ışık ve perde olur;  insanı kelime kelime, sahne sahne yine insana anlatır, hatırlatır ve öğretir yeniden.
   Tüm insanlığın ortak sesi olan tiyatro dilleri başka, dertleri aynı olan yüzlerce halkı birbiriyle aynı dilden konuşturur. Bu yüzdendir ki tüm dünyayı pazar, insanları da köleleri gören sistem hiç istemez sanatın bu duyguları birleştirici ve örgütleyici gücünü; itiraz eder, yaratır kendi canavarın. Televizyon kültürü, popüler “sanat” eserleri, müzik endüstrisi, resmi ideoloji destekli sinema yapımları, kitaplar, gazeteler, fahiş fiyatlara “çok sanatsal” konserler vs… Dört bir yanımızda dururken ezilenlerden ve emekçilerden yana sanata olan ihtiyaç kendini tüm yakıcılığıyla hissettirmektedir. 
    Baskıya, sansüre karşı durabilmek, özgür ve yaratıcı emeği yükseltmek, maddi kaygı olmadan gerçek anlamda sanatla uğraşmak,Dünya Tiyatro Gününü bu biliçle kutlamak ve güne sahip gerekir. Elleriyle yepyeni bir dünya yaratacak olan biz emekçiler uluslar arası ölçekte kutlanan böylesi günleri okullarımızda kutlanan “belirli gün ve haftalar” kutlamasına indirgemeden  sahnede direnmeye çalışan gerçek tiyatronun, tiyatro emekçisinin ve elbette insanlık için yaşasın tiyatro çığlıklarıyla tiyatromıza ve tiyatro sanatımıza sahip çıkalım.Dünya Tiyatrolar Günü tüm dünya insanlığına insan olma vesilesi olması dileğiyle jutlu olsun.