TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) internet sansürü ve denetimine torba yasaya eklemlenen maddelerle daha sınırsız olarak devam edecek. Aklımıza gelebilecek her konunun doldurulduğu ve bu günlerde Meclis Genel Kurulu'nda maddeleri bir bir geçen Torba Yasa Tasarısı'nın biz emekçilere yönelik saldırgan özü giderek netleşiyor.
 
        Sözüm ona iş cinayetlerinin esas nedenlerinden biri olan taşeronluğa sınırlama getirileceği söylenerek gündeme getirildiği halde; yapılan düzenlemelerle taşeronluk yaygınlaştırılıyor olması, yine  maden işçilerine dair iyileştirmeler yapılacağı vaadiyle gündeme geldiği halde buna dair tek bir düzenleme ortalıkta görünmezken, baskıcı devlet anlayışının tüm karakteristik özelliklerini pekiştirecek bir dolu düzenleme, oldubittiye getirilerek sessiz sedasız parlamentodan da geçirilerek kanunlaşıyor! 
 
         Geniş emekçi yığınları ve insanı yok sayan bu ceberut devlet anlayışının tipik ifadelerinden biri de internet sansürü ve denetimiyle ilgili madde. Fikri takip yapanların hatırlayacağı üzere 61.hükümet kış aylarında internet denetimini ve sansürü mahkeme vs. teferruatına da girmeden doğrudan yürütme erkine bağlı olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) denetimine alıp TİB'i de sayısız koruma zırhıyla donatacak bir tasarıyla Meclis'e gelmişti. Esasında fiilen yürürlükte olan bu sınırsız ve keyfi denetimi yasal bir zemine kavuşturmak istiyordu. 
 
         Tasarı 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından hiçbir değişiklik yapılmadan onaylanmış, fakat Gül TİB'in denetleme ve izleme yetkisi için mahkemelerden izin alması gerektiğini söyleyip, hükümetin bu yönde bir düzenleme yapacağını belirterek tarihte az görülür bir pratiğe imza atmıştı. Gül'ün onayından geçtikten sonra hükümet, toplumsal tepkinin de etkisiyle tasarıya küçük kayıtlar koymak zorunda kalmıştı. Bu kayıtlar da, TİB'in kişilerin internet kullanımını denetlemek ve gerek duyduğunda yayın durdurmak için mahkemelerden izin almasını kapsıyordu. Ki bu da son derece keyfi yorumlara açık bir şekilde düzenleniyordu. 
 
        Torba yasaya eklemlenen maddeleri doğru okuyup doğru yorumlar isek 62. hükümetin buna bile tahammül göstermediği anlaşılıyor. Tasarıya konulan maddeler TİB'in, “internet üzerinde hangi kullanıcının hangi adresi ziyaret ettiği, hangi kişi ile ne zaman ve ne kadar süre ile iletişim kurduğu yönündeki” bilgilere ulaşmak için mahkeme kararına sahip olması koşulu kaldırılıyor. Buna göre TİB dilediği kişinin internet trafik bilgisine herhangi bir sınırlama olmadan erişebilecek. Ayrıca TİB’in doğrudan erişim engelleme kararı verebildiği “özel hayatın gizliliğinin” ihlali durumunun yanı sıra “milli güvenliğin ve kamu düzeninin korunması” gibi yoruma açık durumlar da eklenecek. 
 
         Kabul edilen başka bir önergeyle de internete erişim kararının uygulanması 24 saatten 4 saate indiriliyor. Buna göre erişim engellenmesi kararının gereği, kararın bildirilmesi anından itibaren 4 saat içinde yerine getirilecek.
 
         Baskıcı düzenlemelerde ki bilindik formül burada da devrede. Formül: “Milli güvenlik ve kamu düzeni”! Daha önce TİB’e verilen doğrudan erişim engelleme yetkisinde tanımlanan özel hayatın gizliliğinin ihlali kapsamına, milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması gibi durumlar da eklendi. Milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi nedenlerinden bir veya birkaçına bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, erişimin engellenmesi TİB başkanının talimatı üzerine TİB tarafından yapılacak. TİB başkanı karar vermesi durumunda herhangi bir internet sitesi 4 saat içinde erişim engellenecek ancak bu karar 24 saat içinde sulh ceza hâkiminin onayına sunulacak, hâkim kararını 48 saat içinde verecek. 
 
         Kısacası sınırsız yetki ve koruma zırhlarıyla TİB'in tam istendiği gibi tüm ayak bağlarından da kurtarılan ve adeta George Orwell tarafından kaleme alınan Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı romandaki “Big Brother”  karakteri gibi ülkedeki tüm yurttaşları takip eden bir mekanizmaya dönüşümü isteniyor.
 
        62. Hükümetin öncellerinde de olduğu gibi gözünü işçi ve emekçilerin üzerinden eksik etmediği, kendisine karşı egemen klikler içinden gelişebilecek girişimleri anında etkisizleştireceği bu düzenleme, alın teriyle geçimini sağlayan biz emekçiler başta olmak üzere demokratik bir toplum isteyen tüm toplumsal bölüklerin birleşik örgütlü karşı duruşuna fitil olması kaçınılmazdır. Özgür bir internet ve özgür bir Türkiye için sokağa çıkma zamanıdır.