Antalya Valisi “turistik şehirlerinde Suriyeli mülteci istemediklerini” beyan edince Manavgat ilçesinde milliyetçi şoven güruhlar tarım işçiliği yapan Suriyeli sığınmacılara yönelik pogrom ve linç girişiminde bulundu.
 
        Siyasal iktidar yaklaşık 200 bin kişinin öldüğü iç savaş ortamından kaçıp Türkiye’ye sığınan Suriyeli göçmenlere yönelik politikalarındaki tutarsızlıkların, sorunu büyütmeye devam ettiğini görüyoruz. Daha önce İstanbul'da yapılan gösteri, Mudanya Belediyesinin göçmenleri şehirden sürmesi, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adana'daki olaylardan sonra Urfa'da Rojavalı bir aileye yönelik saldırı, Kayseri’nin Danişmentgazi Mahallesi'nde de ve son olarak Antalya’nın Manavgat ilçesinde yaşanan Suriyelilere yönelik pogrom ve linç olayları AK partisinin dış politikadaki ön görgüsüzlüklerinden ayıramayız.
 
       İktidar, 5 milyon Suriyelinin yurtlarını bırakıp başta Türkiye ve Ürdün olmak üzere dünyanın dört bir tarafa yayılmalarına yol açan kanlı savaşın sorumluları arasındadır. Üstelik bu politikalar hayata geçirilirken insani gerekçelere dayandırılmış, emperyalist emellere “insani yardım” süsü verilmişti.
 
      Durum buyken, ülkemize sığınmış Suriyelilerin kölelik benzeri çalışma koşulları, fuhuş, evsizlik, şiddet, açlık ve kötü yaşam koşularına terk edildiklerini görüyoruz. Türkiye'nin birçok şehri felaket manzaralarına sahne olurken bu duruma duyarsız kalınması, AK Parti Hükümeti’nin atadığı bürokratların söylemleriyle teşhir olmakta ve hâkim zihniyetin ne olduğunu gözler önüne sermektedir.
 
      Siyasal iktidar Suriyeli göçmenleri propaganda aracına indirgeyerek insani sorunları hasıraltı etmesi, göçmen düşmanı ve ırkçı yaklaşımlara meydan bırakmakta ve Suriyeli göçmenlerin can güvenliği tehdit altında kalmaktadır.
 
       İnsanlık vicdanının dumura uğramaması için toplumun tüm bölükleri AK Parti Hükümeti’ni, ciddi bir şekilde uyarmalı bir an önce yaşamlarını ülkemizde sürdüren 1,5 milyona yakın Suriyelinin sorunlarına samimiyetle eğilmeye, mülteci statüsü kazanmaları ve ülkemiz halklarıyla bir arada eşit bir biçimde yaşamaları için ciddi düzenlemeler yapmaya davet edilmelidir.
 
     Yöneticiler ve egemenler kaşımadığı sürece halklarımızın sahip oldukları eşit yaşam arzusu gereği Suriyeli göçmenlerin de bu topraklarda rahatça yaşaya bileceğine inanıyor, Vali Muammer Türker gibi yöneticilerin “Prensip olarak Suriyelilerin Antalya’da kalıcı olmaması planlanıyor. 1500 Suriyeliye ‘gidin’ tebligatı gönderdik” yollu açıklamaları sonucunda neler yaşana bileceğini Manavgat üzücü örneğinde gördük
 
     Tarım işçiliğinden dönen servis araçlarındaki işçilerin kendi aralarındaki tartışmalarının kavgaya dönüşmesi ve kavga sonucu 5 kişinin yaralanması haberi kulaktan kulağa Suriyelilerle Beşkonaklı işçiler kavga etti” şeklinde yayılması üzerine Taşağıl’da toplanan yaklaşık 200 kişilik milliyetçi şoven grup, Suriyeli sığınmacılara ait evlerle araçlara taşlı sopalı saldırılar düzenleyerek “defolun” çağrısında bulunuyorlar.
 
      Manavgat ilçemizde yaşanan üzücü olaylar bundan sonra yaşanacaklara yönelik kaygılarımızı artırmaktadır. Mülteci statüsü alamamış 1,5 milyon sığınmacı insan nasıl ve nerde barınacak? Ne yiyip, ne içecek? Acil durumlar dışında sağlık hakkından ücretsiz yararlanamayacağı sağlık bakanlığının illere gönderdiği genelgeyle duyurulmuşken bu insanlara “kucağımızı açtık”, “Esed rejiminden kaçanlar bize sığmıyor” reklamasyonları geçip gerçeklerle burun buruna gelenler Şam da cuma namazı kılmayı hayal ederken şimdilerde şehir ve turistik kasabalarına girmemesi için kışkırtıcılık yapmaktan geri durmuyorlar.
 
     Hatay’dan başlayan tüm güney sahil illerinde yaygın şekilde yerleşen Suriyeli sığınmacılar yerleştikleri şehirlere hızla entegre olup bulundukları yerin ekonomik faaliyetlerine ola bildiğince katkı sunarak kardeşçe yaşamlarını sürdürüyorlar. Sığınmacılara çalışma ve sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı güvence altına alınmadıkça sorumlu sorumsuzların ayrımcı itici söylemlerinden kaynaklı üzücü olaylar yaşayacağımız gerçekliliğini hatırlatır gerekli tedbirler alınmadığı takdirde pogrom ve linç girişimlerinin artacağı endişelerimi paylaşmak isterim.