99 Depreminden sonra mezarda emeklilik gelmişti, Soma’dan sonra taşeronluk kölelik sistemi geliyor
 
 
       Bizi zenginler adına yönetenler gerçekten işlerlinin ehli! 99 depreminin tozu dumanı ve binlerce cesedi toprak altındayken mezarda emeklilik yasaları meclisten geçirilivermişti. Soma maden faciasının şokunu atlatmadan tüm iş kollarında taşeronlaşmamın önünü açan yasal düzenleme meclis genel kurulu gündemine alınması için kolları sıvadılar bile!
       Maliye, Hazine ve Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanan taslakla tüm işkollarında taşeron çalışmanın önünü açılacak. Kamu kuruluşlarından diğer tüm kapitalist işletmelere kadar oldukça geniş bir alanda yapılacak bu değişiklikle sermaye, asıl işleri de “taşeron işçilere” yaptırabilecek.
       Sürekli olarak “Taşeron sorununu çözeceğiz” diyen AKP hükümetinin sorunları çözme yöntemi böylece bir kez daha açığa çıktı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında yapılan ve Maliye Bakanı, Çalışma Bakanı ile ilgili bürokratların katıldığı Ekonomi Koordinasyon Kurulu, taşeronlaştırmayı yaygınlaştırmak için programlarını hazırladı.
       Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in iddiasına göre, yapılan hem kamu hem de ‘özel sektörde’ daha çok istismarın engellenmesine yönelik yeni bir düzenleme. Ancak tam tersine, İş Kanunu ikinci maddedeki değişikler ile taşeron işçiliğinin önündeki hukuksal engeller de ortadan kaldırılmaktadır.
      Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun hazırladığı saldırı taslağının 5. maddesi, mevcut İş Kanunu'nun 2. maddesinin 8, 9 ve 10. fıkralarının değiştirilmesini öngörüyor. Mevcut İş Kanunu'nun 2. maddesi 'tanımlar' başlığını taşıyor ve 7. fıkrası da taşeron yani “alt işverenlik' ilişkisini düzenliyor. Bu bir kapitaliste, üretim alanında taşeron işçi çalıştırabilmesi için üç şart zorunluluğu getiriyor. Yani 'işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmesi...”
      Hazırlanan taslak ise, bu fıkradan sonra gelen üç fıkranın değiştirilmesini öngörüyor. Mevcut 8. fıkra, bir kapitalistin yasaya aykırı olarak asıl işini, taşeron işçiye yaptırdığının ortaya çıkması halinde o işçiyi kadrosuna almakla yükümlü kılıyor. Ancak taslak, bu hükmü değiştiriyor ve şöyle diyor: "Yedinci fıkra hükümlerine aykırı olarak alt işverene iş verilmesi veya asıl işveren işçilerinin hakları kısıtlanmak suretiyle alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi hallerinde alt işverenin işçilerine ödenecek ücret ve diğer sosyal haklar asıl işverenin emsal işçisine ödenen ücret ve sosyal haklardan daha az olamaz."
       Bu şu demek oluyor. Eğer bir kapitalist yasaya aykırı olarak taşeron işçi çalıştırıyorsa, kadrolu olan asıl işçinin maaşı kadar ücret ödemesi ve sosyal haklar tanıması halinde taşeron çalıştırmaya devam edebilecek. Yani tüm işçiler olmayan sosyal haklar ve asgari sefalet ücretiyle eşitlendikten sonra, işçilerin bir bölümü yasal mevzuata uygun taşeron işçisi haline gelecek. 
        Böylece sermaye sınıfının yıllardır çıkmasını beklediği kölelik kanunları da yürürlüğe girmiş olacak. Taşeronlaştırmanın sermaye sınıfının küresel bir saldırısı olduğu düşünülürse, Türkiye’de gerçekten bir taşeron cumhuriyetine dönüştürülmüş olacak. Bu da AKP hükümetinin sermayeyle arasındaki dolaysız ilişkiyi göstermektedir.
        Aslında taşeron çalışmanın neredeyse tüm işkollarına girmiş olduğu düşünülürse, yapılmaya çalışılanın bir takım hukuki düzenlemeler olduğu ortaya çıkmaktadır. Bundan sonrası daha pervasızca gelecek taşeronlaştırma olacaktır. Bu yeni Somalar demektir. Akla gelebilecek tüm işkollarında, kamu kuruluşlarında mevcut işi yapan az sayıda işçinin yanında çok daha fazla aynı işi yapan taşeron işçiler olacaktır. 
       Çalışma Bakanlığı yetkililerine bakılırsa hazırlanan taslağın amacı taşeronu yaygınlaştırmak değil, önünü kesmekmiş. Sermaye sınıfının siyasi taşeronları 5. maddedeki düzenlemenin özelde de “taşeron” çalıştırmayı ortadan kaldıracağı yalanını söylüyorlar. “Bir patron aynı maaşı verdikten sonra asıl işini neden taşerona versin ki? Kendi işletmesinde tek söz sahibi olacakken, maliyeti düşük olmayan taşeron firmayı oraya niye soksun” diyorlar.
       Taşeron çalışmanın güvencesizlik, örgütsüzlük olduğu ve ayrıca çalışma döneminin kısmi sürelerle sınırlandırılması ile kıdem tazminatının gasp edileceği düşünülürse, söylenen yalanın büyüklüğü ortaya çıkmaktadır. Taşeron saldırısını sınıfa yönelik bütün bir “torba” saldırının parçası olarak düşünmek gerekir. İşçi ve emekçilerin hiçbir sosyal hakkının olmadığı üretim alanlarında, sürekli maliyet hesabı yapan kapitalistler bilinçli olarak sefalet ücretine ve köleliğe mahkûm ettiği kadrolu işçilerin sayısını sınırlı tutacaklardır. Onların tercihi sayıca daha fazla “en köle” taşeron işçileri olacaktır.
       Diğer taraftan AKP’nin Soma faciasının hemen sonrasında hazırlığını yaptığı taşeron saldırısı ile nasıl bir yas tuttuğu görülmektedir. Bu durum, Marmara depreminde on binler enkaz altındayken aynı parlamentodan çıkarılan mezarda emeklilik yasasını akla getirmektedir. Hükümetler değişse de uygulama hep aynı kalmaktadır. Kapitalist yönetim tarzı işte budur.