7 Haziran genel seçim sonuçlarını herkes kafasına göre yorumluyor. Ayakları yerden kesilmiş, hakların verdiği mesajı algılayamayan beyinler gazetelerdeki köşelerinden, ekranlardan tek başına iktidar olamayan başbakan balkondan, cumhurbaşkanı yurtdışında okuyan öğrencileri bahane ederek salonlardan ve ülkemiz sosyal medya kullanıcıları ise sosyal paylaşım ağlarından seçim sonucu okuma gayretkeşliği içerisindeler.

 

      Bunların bazılarına gülünüp geçile bilir. “Kafayı sıyırmış” ya da “yemiş” denile bilir. Lakin başbakan cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan yorumlar ve seçim sonucu okumaları dikkatle incelenmeli, ülke siyasetinin nerelere evirileceğinin ipuçları devşirilmelidir. Onca uçuk kaçık değerlendirmeden geriye hiçbir şey kalmasa da kendilerinin halet i ruhuyesini anlamak açısından yinede bu açıklamalar ele alınmalıdır.

 

      Ortalama zekâ ve kavrayışa sahip halklarımız “bunlar hangi dünyada ve zamanda yaşadıklarının farkındalar mı acaba” sorusunu sormaktadır. Burnunun ucunu dahi göremeyecek ölçüde gerçeklerden kopmanın trajik sonuçlarına ilişkin siyasi tarihin sayfalarına bir göz atmak kâfidir. Mesela Romanya'da Çavuşesku diktatörlüğünün 1989 Aralık'ındaki hızlı çöküşü bunlardan biridir. Yâda ülkemizde DSP nin % 23 lerden  % 1,5 lara düşen oy oranları “ahalinin nabzını”  doğru tutamamanın sonucudur.

 

      Romanya'nın “mutlak hâkimi” olarak görünmenin ötesinde halkın kendisine “taptığı” yanılsaması içinde olan Çavuşesku ve karısı Elena'nın 4 gün içinde yakalanıp kurşuna dizilmeleriyle sonuçlanan ayaklanmanın fitilini, “halkın Çavuşesku'ya olan sevgisini ve rejime bağlılıığını dünyaya göstermek” amacıyla bizzat rejim tarafından örgütlenen bir gösteri ateşlemiştir.  Devlet televizyonunun “kendiliğinden toplanan halkın sevgi gösterisi” olarak yutturmaya çalıştığı bu devlet mitingi sırasında Çavuşesku konuştuğu balkondan, “kendi sisteminin Romanya'da ne denli kökleştiğini ve daha hangi yeni atılımlara hazırlandığını” anlatırken alandan yükselen cılız bir “yuh” sesi, o gece genel bir halk ayaklanmasına dönüşüp rejimin çöküşüyle sonuçlanmıştır.

 

       Lafı hazla dolandırmadan ülkemiz seçim sonuçlarını okumaya getirirsek Davutoğlu'nun muzaffer bir Osmanlı paşası edasıyla 7 Haziran gecesi yaptığı balkon konuşması,  gerçeğin hala farkında ol(a)mayan benzer bir şaşkınlık örneği olarak herhalde kolay kolay unutulmayacaktır. 

 

       Peki, 7 Haziran'da ortaya çıkan gerçekliği görmemekte ısrarlı algı bozukluğu, sadece kafalarına taş düşmüş olan AKP yönetimi ve beslemelerle mi sınırlıdır?.. Benimseyip-benimsememek, hoşlanıp-hoşlanmamak ayrı bir konu, ancak rakamlara bürünmüş halleriyle de karşımızda duran somut gerçekleri hala kafalardaki kalıplara göre eğip bükme cambazlığına kalkışanlar sadece felsefi idealistler midir?.. 

 

       Keşke öyle olsa!.. Hiç olmazsa ucu genel olarak sol'a da dokunan “pişkinliklerle” karşılaşmamış oluruz. “Bunlar hala ne anlatıyorlar” şaşkınlığı ve iç bunaltısı yaratan beylik kalıpların kabak tadı vermenin de ötesine geçen kısırlaştırıcı etkileriyle uğraşmak yerine, belki anlamlı ve geliştirici tartışmalar yaşar, üzerinde durup düşünmeye değer “fikir”lerle karşılaşırız. 

    “Kargadan başka kuş, kendilerinden başka yurtsever, sendikacı ve dahi komünist” tanımamakta birbirleriyle de yarışan bazı zat-ı muhteremler sosyal paylaşım ağlarından verip veriştireceklerine yaşanılan coğrafyada ne olup bitiyor a kafa yorsalar daha “hayırlı” bir iş yapmış olurlardı..

 

      7 Haziran öncesinde olduğu gibi sonrasında da bu saçmalama yarışında açık ara öndeler. Bu “enn-nnn-nnn  yurtsever, sendikacı ve dahi sosyalistlerin” yazıp çizdiklerini okurken sık sık “acaba biz bunlarla aynı il ve ülkede mi ve zamanda mı yaşıyoruz” sorusunun yanında “bunlar acaba ne dediklerinin farkındalar mı” sorusunu sormamanın olanağı yok. Ayakları öylesine yerden kesilmiş ki tüy gibi havada uçuyorlar.  Uçuk kaçık değerlendirmeler sinsilesi “beyaz yaka solcu Türkçü cenahta” daha sık görünmekte. Türkiye genelinde 13 bin küsur oy alanlar bile ülke siyasetinin “domino gücü” olduklarını iddia etmekte hiçbir beis görmemekteyken İlimiz Niğde koşullarında Partimiz HDP nin il genelinde 3178 oy almasını ülke genelinde 6 milyon 254 bin oy almasını küçümseyen “akıllara” “mahallenin zararsız kafayı sıyırmışı” muamelesinden öte bir şey yapmamalıyız. Zira kendilerinden menkul inandırıcılıkları gün be gün hızla azalmakta.