Hutbesini okutmuş sikkesini bastırmış bir Selçuklu Sultanı edasıyla mazbatasını alan devlet başkanı, Çankaya’ya sultan edasıyla çıktı. Devlet başkanlığı seçiminin ardından bir bulamacı andıran devlet yapısı bence seçilmişin monarşiye doğru koşusunu başlattı.
 
      Artık devlet ricalinin kaderi devlet başkanının iki dudağının arasındadır. Cemaat yapılanmasında kopmalar, çözülmeler başladı bile. Yeni cumhuriyet liderinin Cemaat köküne kibrit suyu dökme kararlılığı, yeni devlet başkanının kendi düsturuna sadakatle bağlı kalacağı andı, karşı cephedeki tedirginliği artırıyor.
 
      Yeni Türkiye bir tür monarşiye koşar adım gidiyor lakin “eski Türkiye”de bugünkünden çok farklı değildi sıradan halk için.  Bugünkünün de dünküne yeğlenecek tarafı bulunmuyor. Bence bunlar yapay ayırımlar. Devlet ricalindeki reorganizasyon ezilenlere uzatılan birkaç turfanda havuç dışında türlü biçimlerle sürdürülen baskıdan ibaret olduğunu düşünmekteyim.
       İtinayla inşa edilen “yeni sosyoloji” ile ebedi zafer psikolojisi yaratmaya çalışan iktidar rakiplerini mutlak yenilgi psikolojisine sürüklemeyi şehvetle istiyor. Burjuvazi muhalefetin mecalsizliği, dikkate değer etki yaşatma kapasitesinden yoksunluğu iktidarı rahatlatıyor.
 
       Yeni hükümet liderinin “restorasyon” (yenilenme) açıklaması zafer hissini türlü biçimlerde kalıcılaştırmaya odaklı. Dış politikada ABD ile daha uyumlu hareket etmek, IŞİD’in hamiliğinde mecburen vazgeçmek gibi sonuçları olabilir. Restorasyonun. İç politikada kurbağayı kısık ateşte haşlamakla eş anlamlı olduğunu rahatça söyleye bilirim.
 
       Yeni Osmancılık rüyasıyla harelenen muhafazakar yenilenme girişimi zamana yayılmış bazı tadilatlarla esasa etki etmeyecek biçimsel reformlardan ötesine varamaz kanatindeyim. Böylesine yangınlı, sınırların değişip durduğu bir Ortadoğu sathında bütün reformlar ömürsüz ve menzilsiz olmaya mecburdur. Ortadoğu’da süreç değil an, ilke değil maksimum kazanç esası her konuda geçerlidir.
 
        Zafere rağmen AK Partisai rahat değil. Olağan şartlar altında devlet başkanının tarafsız konumunu öne çıkaran bir üslup kullanması beklenir. Öyle olmadı. Yeni devlet başkanı AK Partisi liderliğini ilelebet sürdüreceğini açıkça deklare etti. Devlet krizini bir ölçüde çözeceklerine inansalar da yönetememe krizinin devam ettiğini biliyorlar. Muhafazakâr restorasyondan ilerisini hayal etmemeleri biraz da bununla ilgili. Hala sonlarından emin değiller.
 
         Bir tür hâkimler, savcılar ve polis koalisyonunun oligarşisi olarak dizayn  edilen 12 yıllık AK parti iktidarının devletin tüm olanaklarını kullanarak yerleştikleri koltuklarda ebet müddet rahat oturmaları için oligarşilerinin oluşmasında en önemli katkı sunan Cemaat şebekesinin bir an evvel dağıtılması gerekiyor. Bunu başaramadıkları için ağız tadıyla zafer kutlamaları gerçekleştiremediler.
 
        Yeni Devlet başkanının mutlak denetimindeki iktidarın ertelenemeyecek kadar ciddi öncelikli amacı, lehine olan mevcut durumu kalıcılaştıracak anayasa değişikliğidir. Kürt demokratik siyasal hareketi başta olmak üzere daha fazla demokrasi bekleyen tüm muhalefet öznelerinin demokratik anayasa taleplerini içeren bir açılım mevcut duruma göre çok olası değil. Yeni devlet başkanı önceliği kendisine ve partisinin ihtiyaçlarına verecektir.
 
        Kendisini teminat altına almadıkça galibiyetini kalıcılaştıramayacağının farkındadır. MHP- CHP ikilisiyle birlikte kayıkçı kavgasına tutuşmak, iktidarın tarzıdır ve sonuç vermiştir. Genel seçimlerde 330 vekil hedefi mevut politikaların devamını, bu arada türlü vaatlerle yeni seçmenler bulmayı gerektirir. Ama hedef MHP tabanı olduğu için nabza göre şerbet vermekten başka yolları zorlaması muhtemel değildir.
 
       2014 Eylülünün Türkiye’sinde kral-monark da olsa, tüm devlete rakip de olsa, iktidarın ve isimlerin kendi durumunu şimdilik halka oylatma, kabullendirme mecburiyeti var. Halklarımız Monorşik despotik, faşist veya öteki yönetim biçimlerinden birini diğerine neden tercih etsin, neden böyle bir çıkmaza mecbur olsun ki kendi geleceklerini ve kaderlerini ele almalarını hedefleyen demokratik cumhuriyet söylemini gün be gün yıldızlaştıran cumhuriyeti bir halk cumhuriyeti ne dönüştürmek iradesini dost düşman herkeslere gösteren bir HDP realitesi var!
 
        HDP vasıtasıyla milyonlarca seçmene, yoksula monarşiye koşar adım gidenlere mecbur olmadıklarını göstermek, onları bu bütünsel gelecek tasarımına dahil etmek yaklaşan 2015 genel seçimleri öncesinde bu günden başlayarak anlatılması gereken en önemli argüman olmalıdır.