Keşif uçağımızın Suriye tarafından düşürülmesiyle yaşadığımız yeni acıda, bilmem kaçıncı kez kırılan milli onurumuzda; sizleri, buradan hamaset yapıp “milli” yalanlarla avunduracak halim yok.
 “Milli duruş” muş..
 “Böyle milli bir meselede hükümete tam destek verilip, arkasında durulur” muş..
Bu sözler, bugüne kadar AKP iktidarına muhalefet edenlerin, yalancı yüzlerini ortaya koyan en net belgeleridir.
Siz değil misiniz?
Bu iktidarı yıllardır, “gayri milli politikalar uygulamakla” eleştiren..
Başta Suriye olmak üzere izlenen dış politikalarda en sert, ağza alınmayacak sözleri söyleyen.
Demek ki; samimi değilsiniz!..
AKP’nin teslimiyetçi politikaları yüzünden bu acıları yaşamıyor muyuz?
Ülkeyi bölünmeye götüren bir zihniyetin elinde oyuncak olacaksınız, sonra bunu milli kavramlarla anlatmaya çalışacaksınız.
Bunu kimse yemez!..
Bu olsa olsa; bazı iç hesaplarla birlikte AKP ve Tayyip Erdoğan’a koltuk değneği olmanın yeni bir senaryosudur.
Eğer milli ve milliyetçiyseniz ve hatta ulusalcıysanız, çıkıp AKP ve zihniyetinden hesap sorarsınız.
Herhalde “Suriye ile savaşırız” korkusundan AKP’yi desteklemiyorsunuzdur.
Buna kargalar bile güler.
Eğer AKP’nin dayandığı güçlerden çekiniyorsanız!..
(...)
Mustafa Kemal ve kahraman arkadaşları, Kurtuluş Savaşı için yola çıkarken, işgal güçlerine teslim olan Osmanlı saltanatına teslim mi oldu?
 “İşgal güçleri ile savaştayız, milli meseledir saltanatın yanında duralım”  mı dediler!.. 
O zaman da bazıları saltanata destek olmamak vatan hainliği olarak nitelendiriliyor ve hatta fetvalar veriliyordu.
Bugünün dünden pek farkı yok; eğer milli duruş sergilemek istiyorsanız. Bizi bataklığa sokan AKP’nin politikalarına ve gelinen sonuçlarına ne pahasına olursa olsun direnirsiniz. Yoksa, koltuk hesaplarınız uğruna bizleri ve milleti sahte “milli” lik söylemleri ile kandırmaya hiç mi hiç hakkınız yok.
Gelinen son noktada, AKP zihniyetine verilen her destek Kurtuluş Savaşında Damat Ferit zihniyetine verilen destekle eşdeğerdir.
Gelelim sorunun diğer cephelerine;
- Telsiz kayıtlarında Suriyeliler Türk uçağına “komşu” diyorlarmış..
- Pilotlarımızı kurtarmak için bölgeye giden arama kurtarma uçağımıza da ateş açılmış.
- “Hiç kimse gücümüzü test etmeye kalkışmasın” mış.
- “Sineye çekilmez” miş.
Kamuoyunu gazlamaya yönelik medya servislerinin ardı arkası kesilmiyor ve bir süre daha devam edecek gibi de gözüküyor.
Niye kimse, “Tayyip Erdoğan ne zaman Obama ile görüşse, neden başımıza hep bela açılıyor” diye sormuyor..
BOP eş bakanı ağabeylerinin her verdiği görevi sorgusuz sualsiz yerine getiriyor.
Suriye’nin, Rusya’nın Akdeniz’de üssü olduğunu ve askeri olarak da tamamen komutası altında olduğunu herkes biliyor. Peki o zaman!.. Niye kimse şu soruları soramıyor;
“Acaba NATO,’Rusya Suriye’de ne yaptı’diye merak mı etti?” 
“Rusya’nın refleksleri ve kurduğu sistemler mi test edildi?” 
“Suriye uçağımızı düşürdü”  diye savaş çığlıkları atanlar!..
Yurdun her köşesinde her gün onlarca şehit veriyoruz.
Ne oldu “sinenize” ?
Ne oldu, “test mi ediliyor” diye kuşkulandığınız gücünüze?
Ürdün’e kadar gitmekten ahkam kesiyorsunuz.
Gitsenize Kandil’e..
Şengen vizeniz mi yok?!..
Kandil’e operasyon deyince barış  güvercini olursunuz, ağabeyiniz   “Suriye” deyince şahin kesilirsiniz.
Şahin görünümlü Murat 124’ler!..
Ey milliyetçiliğin ve de ulusalcılığın baronları!..
Memura yüzde 3’lük zammı hak gören ve “daha fazlasını verirsek Türkiye de Yunanistan gibi batar” diyen bu zihniyet, ağabeylerine daha çok yaranmak için Meksika’da IMF havuzuna 5 milyar dolar aktarıp bir de hava bastılar.
Ne oldu o milli duruşa?..
Neyin karşılığında ve niçin hibe edildi bu para?
Hesap soran veya sorabilen var mı?

***

Türk Silahlı Kuvvetlerini dünyanın en güçlü orduları arasında ilk sıralara yerleştirecek, “yüksek irtifada hava savunma sistemleri” projesi sonuçlanma aşamasında iken ABD bizi bataklığın tam içine sokmak için her türlü numarayı çeviriyor.
İran’la kapıştırmak istediler.
Olmadı.
İki ülkenin derin devlet geleneği buna müsaade etmedi. Şimdi hedefi Suriye gösterip Rusya üzerinden aynı oyun oynanıyor.
Bizlerin unutmamamız ve de çocuklarımıza hiç unutturmamamız gereken bir gerçek var.
O da;
Ne acıdır ki bizi yönetenlerin teslim olduğu ABD’nin Sevr’de imzasının olduğu, Lozan’da olmadığı gerçeğidir.

***

Tüm bunların ardından adeta  “milli onur” abidesi kesilenler ne yapar?
Her zaman olduğu gibi Polat Alemdar’dan yardım ister.
Hemen hiddetlenip, “ne alaka”  demeyin.
Hatırlayın;
Polat Alemdar ve ekibi Türk askerinin başına çuval geçiren  ABD’lilere Irak’ı cehennem etmemiş miydi?
Polat, Memati ve Abduley kanlı Mavi Marmara saldırısının ardından İsrail’e dünyanın kaç bucak olduğunu göstermemiş miydi?
Seyrettiğiniz filmleri ne de çabuk unutuyorsunuz!..
Bence Polat Alemdar ve ekibi çoktan hazırlıklarını yapmış, Suriye’ye  ve Esad’a gününü göstermek için Başbakan’dan talimat bekliyorlardır!..
Biz de, sacayağı halindeki siyasetçilerimizle birlikte sinema salonlarını doldurup yeni filme alkış tutarız.
Milli onurumuzu da kimseye çiğnetmemiş oluruz.
İyi ki varsın Polat Alemdar!..