Bazı kelimeleri ulu orta kullanmak, işin hedeften sapmasına neden oluyor, ama biz bunun farkına varamıyoruz.
Oruç; insanın kendisini bir şeylerden uzak tutması için, nefsin isteklerinin yapılmaması için bir ibadet veya ameldir. Yemek yemeyerek tutulur ama isteklerin kontrol altına alınması ve iradenin güçlendirilmesi için yapılan, mümin’i terbiye eden bir ameldir. Allah'ın insanların oruç tutmalarının sonunda takva sahibi olmalarını istemektedir.
BAKARA–183: Yâ eyyuhellezîne âmenû kutibe aleykumus sıyâmu kemâ kutibe alellezîne min kablikum leallekum tettekûn (tettekûne).Ey âmenû olanlar! Oruç, sizden öncekilerin üzerine yazıldığı (farz kılındığı) gibi sizin üzerinize de yazıldı (farz kılındı). Umulur ki böylece siz takva sahibi olursunuz
Allah rızası için tutulsa da müminlere zikri hatırlatıp Allah’a hidayet olmamıza yardımcı olan bir ameldir. Oruç takva sahibi olmaya yönlendirecekse bu takvanın hidayetle sahip olunmaktadır.
Hidayet nasıl olur diye soracaksınız! Aslında müellifler hidayete doğru yol anlamlarını yüklemişler. Bu din görevlilerinin hidayete olmadıklarını ve hidayeti bilmediklerini gösterir. Bu nedenle dalalette olduklarının farkında değildirler.
RA’D–27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi), kul innallâhe yudillu men yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe).Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O'na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).”
 
Ve Allah'ın Kûr'an'ı Kerim de hidayet tarifi Allah'a ulaşmaktır.
kul inne hudâllâhi huvel hudâ.. De ki: “Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (Allah'ın kendisine ulaştırması) işte o, hidayettir.”( BAKARA–120)..kul innel hudâ hudallâhiDe ki: “Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır(ÂLİ İMRÂN–73)
 
Tabiki insanların Allah'a ulaşma talepleri hüsnü bir kalp ile ise, o zaman mutlaka Allah, Allah'ı dileyen böyle bir kişiyi hidayete erdirecektir. ..allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu). . Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).(ŞÛR–13)
Allah'ın insanların dalaletten kurtulması ve hidayete ermesini ister. Çünkü hidayete eren kişi takva sahibi olmuştur.
Bugün din öğretme görevini kendilerinde bir hak olduğunu görenler takva sahibi olmadıklarını söyleseler de hidayette olduklarını söylerler. Hidayete nasıl erişilir bilmezler. Allah'ın emirleri değil de nefslerinin istediklerini yapan bu kişiler farkında olmadan nefslerini Allah'ın yerine ilah edinmiş
 
A’RÂF–30: Ferîkan hadâ ve ferîkan hakka aleyhimud dalâletu, innehumuttehazûş şeyâtîne evliyâe min dûnillâhi ve yahsebûne ennehum muhtedûn(muhtedûne).Bir kısmı hidayete erdi ve bir kısmının üzerine dalâlet hak oldu. Muhakkak ki onlar, Allah'tan başka şeytanları dostlar edindiler. Ve onlar kendilerinin hidayete erdiklerini zannediyorlar.
 
Hidayette olan bir kişi aynı zamanda takva sahibidir. Bu iki kavram biri varsa diğeri otomatik olarak olur.
 
ZUMER–57: Ev tekûle lev ennallâhe hedânî le kuntu minel muttekîn (muttekîne). Veya: "Muhakkak ki eğer Allah beni HİDAYETE erdirseydi, ben mutlaka TAKVA sahiplerinden olurdum." diyenlerden (olmayın).
 
İnsanların takva sahibi olması onların hidayete ermiş olmalarını gösterir hidayette Allah'ın dileyenleri kendisine ulaştırmasıdır.
SÂFFÂT–99:Ve kâle innî zâhibun ilâ rabbî seyehdîn(seyehdîni). "VE MUHAKKAK Kİ BEN, RABBİME ULAŞAN OLACAĞIM. O, BENİ HİDAYETE ERDİRECEK." dedi.
Hidayet ki takvasız olmaz bu da onların cennete girmelerine neden olacaktır. Allah'ın insanların kurtuluşları için her imkânı vermiş, fakat insanlar kendileri hidayete ermeden (ruhunu ölmeden Allah'a ulaştırmayı dilemeden) kurtulacaklarını zannetmektedir. 
ÂLİ İMRÂN–15: Kul e unebbiukum bi hayrın min zâlikum, lillezînettekav inde rabbihim cennâtun tecrî min tahtıhel enhâru hâlidîne fîhâ ve ezvâcun mutahharatun ve rıdvânun minallâh (minallâhi), vallâhu basîrun bil ıbâd(ıbâdi). De ki: "Size bundan daha hayırlısını haber vereyim mi? Takva sahibi olanlar için, Rabb'lerinin katında, içinde devamlı kalacakları, altından nehirler akan cennetler, temiz eşler ve Allah'ın rızası vardır." Allah kullarını en iyi görendir.
 
Bir tek dilek insanı Cennet’e girmesine neden olacakken insanlar dini sulandırdıkça iyice yozlaşmıştır ve ameller ile kurtulacaklarını zannederler.
 
Bir amel olan oruç Allah'ın yardımı olmadan tutulursa açlık ve öfke insanı kazanacağı bir amelden çok kaybettiren bir amel olmaktadır. Hidayet üzeri olan bir kişi için Allah'ın yardımını alması nedeni ile oruç’un ibadetlerin en uzun sürelisi olduğu için Allah’ı hatırlatıp en fazla zikredebileceği bir ameldir. Bu hidayette olan bir kişi için büyük bir keyif ve derecat kazanmaktır.
 
Bir de ölüm orucu denilen bir amel türedi ülkemizde. Bir amaç uğruna açlık ile intihar eden veya kendisini öldürme tehdit’i ile isteklerini yaptırmaya çalışmak (Bir insanın kendisini öldürmesi dinimizce haram) farklı bir inanç. Allah’tan başka Rab edinenler olduğunu gösterir. Oruç ise Allah hidayet için tutulur.
NİS–29: Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ te’kulû emvâlekum beynekum bil bâtılı, illâ en tekûne ticâreten an terâdın minkum, ve lâ taktulû enfusekum, innallâhe kâne bikum rahîmâ(rahîmen). Ey îmân edenler (âmenû olanlar)! Birbirinizin mallarını batılla (haksızlıkla) yemeyin, ancak sizin rızanızla yaptığınız ticaret hariç. Ve kendinizi (ve birbirinizi) öldürmeyin (intihar etmeyin). Muhakkak ki Allah, size karşı Rahîm’dir.
Peki, bu açlık orucu ile kendisini öldürmeye çalışanlar ne tür bi ibadet yapıyorlar ki? Allah için oruç tutmayı ve nefslerini kontrol altına almayı değil de kendi ilahları için (ne için oruç tutuyorsa ilahları odur) oruç tutmaları ilginç. Nefslerinin azgınlığı için oruç tutuyorlar farkında değiller. Birileri bu konuda toplumu bilgilendirmeli diye düşünüyorum, yoksa insanlar belki inançlı ama bilmeyerek Allah’a karşı küfürlerini ve isyanlarını artırıyor. Diyanet işlerinin böyle bir eğitimi yok mu? Yoksa onlarda mı bu konu hakkında bilgi sahibi değiller veya ne halleri varsa görsünler diye mi sesleri çıkmıyor?
Bilmeyen de, bilip de söylemeyen de velhasıl her iki taraf da bu işten sorumlu ve Allah’a bu konuda hesap verecekler.