“Arap Baharı” denen  Mısır, Tunus, Libya iç savaşlarında ilkesel bir tutumla yol haritası belirlemeyen AK parti kurmayları öngörüsüzlükleriyle toslamadıkları duvar kalmamışken Suriye  iç savaşında da  aynı tutumu sergileyerek BM GK (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi) seçimlerindeki dışlanmışlığı onarmak için geliştirdiği bir dizi atraksiyonda da  çuvalladı.

        Son duvara toslayış veya çuvallayış, “PYD = PKK teröristtir IŞİD’da teröristtir. DAİŞ neyse PYD bizim için aynıdır” söylemiyle geldi. Stratejik ortak ve en sıkı müttefik olan ABD kendi ülkesi başta olmak üzere uluslararası kamuoyu baskılarına boyun eğerek yâda zevahiri kurtarmak için PYD ve onun silahlı gücü YPG ve YPJ militanlarına uçaklar dolusu mühimmatı havadan Kuzey Irak’ta özel eğittiği Peşmerge birliklerini de ülkemiz topraklarından geçirerek IŞİD la PYD nin aynı olmadığını net bir biçimde deklere etmiş oldu.

        “DAİŞ ve PYD aynıdır” diyen ülkemiz iktidar sahipleri oyun dışına atılmış çocuk misali mızmızlanırken burunlarının dibini dahi göremeyecek körlükle yürüttüğü “dış politika” taktiklerini savunmakta ısrar ediyor. Elbet bunda muradı Kobanê direnişinin etkisini kırmaktı. AK Parti yoğun bir şekilde diplomatik ve siyasi gücünü Kobanê’nin düşmesi için kullanmış lakin başaramamıştır. Öyle ki, uzun süre koalisyonun Kobanê çevresindeki DAİŞ kuşatma güçlerini vurmasını bile engellemiştir.
        Kobanê’yi tamamen tecrit edip DAİŞ’in ezmesini sağlama taktiği PYD önderliğinde gerçekleştirilen YPG ve halk direnişiyle geri püskürtülmüştür. Ortadoğu coğrafyasında DAİŞ’in ipine sarılan AK parti kurmay heyeti büyük hayal kırıklığına uğramıştır. Böylece Kobanê’nin kısa sürede düşmesi üzerine yaptıkları tüm hesaplar alt üst olurken en yakın müttefiklerinden bile kapalı kapılar ardında sert eleştiriler alma durumuyla yüz yüze gelmiştir.

         AK Parti hükümeti Rojava kanton yönetimlerinin ne olduğunu anlamadığı gibi kendi geliştirdiği genel Kürt düşmanlığını o kadar ileriye götürdü ki dünya kamuoyunu ve ülkemiz ilerici muhalefet güçlerini  “neden şurası burası için duyarlılık göstermiyorsunuz da Kobanê’ye duyarlı oluyorsunuz” yolu suçlamalar dahi yapmakta bir beis görmüyor.

         Siyasi iktidarda bir kadre dış politika aklı olsa Kobanê için dünya insanlık ailesinin gösterdiği duyarlılık önemlidir; Şengal için Tel Afer için Gazze için de bu duyarlılık gösterilmelidir’ diyerek düşüncelerini açıklasa daha anlaşılır ola bilecekken. Kobanê’ye dünyanın ve Türkiye demokrasi güçlerinin gösterdiği duyarlılıktan rahatsız oluyor. Bu dış politika körlüğü değilse nedir?

         Siyasi iktidarın bu türden salvolarına karşın, söylenecek söz “AK Parti birçok yere gösterdiği duyarlılığı neden Kobanê’ye göstermiyor,” olmalıdır. Önceden “Suriye’de yaşananlar bizim iç sorunumuzdur” derken “Kobanê’yle bizim ne işimiz olabilir” zıtlığının nedenleri sorgulanmalıdır. Bosna, Kosova ya da Kırım’la ilgilenirken, Suruçluların akrabalarına ilgi göstermemesinin nedeni irdelenmelidir. Hatta Kobanê’ düştü düşecek beyanlarıyla neye hizmet ettikleri açık seçik sorgulanmalıdır.  

        AK Parti hükümeti Kobanê’ye yönelik düşmanlık politikalarını sürdürürken hangi Kürt veya demokrat “AK Parti’nin çözüm süreci var, süreç iyi gidiyor” sözlerine inanır? Beşir Atalay çözüm sürecinde kararlıyız diyorsa, çözümden kastedilen Kürt sorunuysa, o zaman bu yönde adımlar atılır. Adım atılması gereken adımlar da Kürt halkının varlığının anayasa ve yasalarda kabul edilmesi, Kürt halkının anadilinde eğitim görmesi, yerinden yönetimin güçlendirilmesine yönelik yasal düzenlemelerin çıkarılmasıdır. Bu konularda hiç bir adım atmayanlar, hangi çözüm sürecinden söz edebilirler? Dış politikadaki körlük aslında iç politik tutarsızlıkların bir yansıması olduğu bilinmelidir.

         Sayın Davutoğlu’nun “geçen yıl PKK’nın silahlı güçleri çekilseydi şimdi Kobanê’ye daha olumlu yaklaşırdık” söylemi bile sorunlu ve itici bir söylemdir. Yaşanan açık insanlık dramında bile tüccar mantığıyla yaklaştıklarını ortaya koyan bir söylemdir.

Halkımızın güzel bir sözü vardır “dimyat a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” diye AK Parti kurmay heyeti evdeki bulguru kurtarmak şöyle dursun şiddet ve öfke dilini tırmandırarak ve bu yönde yasal düzenlemeleri meclise getirerek kendi aymazlığının bedelini halklarımıza ödetmek yoluna gidiyor.