Siyasi iktidarın emperyalistlerle geliştirdiği savaş politikaları ve bu savaş politikasındaki ısrarı özünde ana muhalefet partisi tarafından da onaylanmakta olduğunu düşünenlerdenim! Ülkemizin bir bütün olarak egemen güçleri sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle Suriye helikopterini düşürmesini olayını nasıl sevinçle karşıladığını, emirleri altındaki genel akım medya manşetlerinden hep birlikte gördük.
      Siyasal iktidar bu durumu zafer sarhoşluğu havasında karşıladı. “Esad’a gününü gösterdik” havasındaki sistem cephesinin ruh halini gösteren ilk açıklama Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan geldi. Bülent Arınç düşürülen helikopter hakkında şunları söyledi: “Suriye’ye ait ‘MI 17’ tipi helikopter saat 14.20’de Hatay Yayladağı Güveççi bölgesinde 2 kilometre Türkiye’de hudut ihlalinde bulunmuş. Hava savunma unsurları tarafından sürekli ikaz edilmiş. İhlalin devam etmesi üzerine Malatya’dan havalanan uçaklarımız tarafından 14.25’te füzeyle vurulması sonucu, helikopterin Suriye topraklarına düştüğü tespit edilmiştir. Şu ana kadar mürettebatla ilgili herhangi bir bilgiye ulaşamadık, çünkü helikopter Suriye tarafına düştü”.
      Ana muhalefet patiside “Esad’a gününü gösterdik” yaklaşımını sahiplendi. Benzer yaklaşımlar sergileyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları ifade etti: “Türkiye Cumhuriyeti angajman kurallarını değiştirdiğini bütün dünyaya duyurmuştu. Bu kurallar ihlal edildiğinde de gereğinin yapılacağını söylemişti. Dolayısıyla kuralların ihlal edildiğini Suriye tarafı da kabul ediyor. Türkiye de gereğini yaptı, olaya böyle bakmak gerekir”.
       AKP karşıtlığı ve ulusalcı söylem üzerinden prim toplayan ve bu sayede ciddi bir tiraj elde etmiş olan Sözcü gazetesi de Suriye’ye ait helikopterin düşürülmesi üzerinden yükseltilen saldırgan tutumun temsilcilerinden birisi idi. Kürt sorununa ilişkin çözüm süreci ile ilgili her gelişmeyi AKP iktidarını yıpratmak için manşetine çekmeyi tercih eden gazete, helikopterin düşürülmesini “F-16’larımız Suriye’nin helikopterini düşürdü” başlığıyla verdi.  İktidar partisini her fırsatta suçlayıcı dil kullanan Sözcü gazetesi helikopterin düşürülmesi haberinde şu ifadeleri : “Uçağımızı düşüren Suriye’yi, sınırı geçme vururuz diye uyarmıştık. Dediğimizi yaptık.”  Kullanarak vermesi Sözcü gazetesini de AKP ve AKP medyasıyla gerçekte ruh ikizi olduğunu göstermiştir.
      AKP ve AKP medyası eleştirisiyle yatıp kalkan Kemal Kılıçdaroğlu ve Sözcü gazetesi Suriye helikopterinin düşürülmesi konusunda “Türkiye gerekeni yapmış” yaklaşımıyla AKP ile ortaklaştı. AKP’nin gerekeni yaptığını söyleyen CHP, hükümet olduğu koşullarda AKP iktidarının yaptığının aynısını yapacağını da kanıtlamış oldu.
     Daha önce iki karşıt uçta oldukları görüntüsü vermeye çalışan Akit ve Sözcü gazeteleri Uludere katliamını benzer manşetlerle sayfalarına taşımışlardı. Akit gazetesi katliamı; “Köylüleri PKK bombalattı” manşetini tercih ederken, Sözcü gazetesi ise katliamı “silah taşıyorlardı” manşetiyle okurlarına taşımıştı. Tüm bu yaklaşımlar sermaye düzeninin ve bekasının bekçiliğini yapan düzen partileri ve medyasının ruh ikizi olduklarının göstergesidir. Zira sermaye partileri ve medyası zenginlerin gerici-şoven ve emperyalizme hizmet damarından beslenirler. 
      Sermaye adına siyaset yapanların tümü, hükümeti kuracak partinin Washington’dan destek almak zorunda olduğunu dillendirirler. Siyasal İktidar ABD emperyalizminin ipine bu nedenle dört elle sarılıyorlar. Suriye politikası sorunsalı AKP iktidarı ve Erdoğan’a demediğini bırakmayan Kemal Kılıçdaroğlu sıra Suriye uçağının vurulmasına gelince sermaye düzeninin adi menfaatleri için destekçi kesiliyor, AKP’ye destek veriyor. Zira dış politika alanına girildiğinde, esas muhatap özelde ABD genelde emperyalist güçler olduğunu bilmektedir.  
      Dolayısıyla tüm düzen partileri Amerikancılık, NATO’culuk, AB’cilik konusunda birbirleriyle aynıdırlar. AKP hükümetinin emperyalistlerle geliştirdiği savaş politikaları ve savaş politikasındaki ısrarı özünde CHP tarafından da onaylanmaktadır. Varlık gerekçeleri içerde zenginlere dışarıda emperyalistlere hizmet etmek olan bu düzen partileri ve her türden düzen medyasının savaş karşıtı tutum ve yaklaşımları sahte olduğu bilinmelidir.
    
    Ana muhalefetin yanında görünüp iktidar partisi karşıtlığı üzerinden kendini üretmeye çalışan medyanın da düzenin savaş politikasına karşı bir duruş sergileyemediğini helikopter vakasında görmüş olduk.
    Ortadoğu halkları tepeden tırnağa haksız ve gerici bir emperyalist savaş tehdidi ile karşı karşıya bulunuyor. Daha önce Afganistan, Irak ve Libya’yı yakıp yıkan, uluslararası katliam merkezi hizmette sınır tanımayan ülkemiz egemenleri, son helikopter saldırısıyla savaşa dair istekliliğini tüm çıplaklığı ile ortaya koymuştur. Ulusalcısıyla, düzen solcusuyla ve medyası da aynı cephede saf aldığı şimdi daha net görünmektedir.