MAYIS AYINDA YILDIZLARA UĞURLADIKLARIMIZ VE UNUTMADIKLARIMIZ!
 
 
      Bu gün 6 Mayıs Pazartesi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam sehpalarından ölümsüzler kervanına katılarak yıldızlaşmalarının üzerinden 41 yıl geçmiş. 68 Devrimci kuşağının gençlik önderleri her 6 Mayıs da yurdumuzun pek çok ilinde ve elbette ülkemiz insanlarının yaşadığı birçok yabancı ülkede geniş katılımlı anma toplantılarıyla, basın açıklamalarıyla saygınlıkları her geçen yıl daha da artarak anıla geliyorlar.
     Dün (5 Mayıs Pazar) saat 10.30 gibi çalan telefonumdaki ses “saat bir de Hükümet meydanında Denizler anması yapılacak, mutlaka gençlerin yanında olup destek vermeliyiz” önermesine uyarak “Pazar Rehavetini” bir yana bırakıp, basın açıklamasının yapılacağı saatten önce Niğde Hükümet meydanındaki yerimi aldım.
    Katılımın daha fazla olmasını öngördüklerinden olsa gerek bir gün öncesine çekilen 6 Mayıs anması 30 kadar gencin coşku dolu sloganlarıyla ve mücadeleye devam edeceklerine ilişkin söz verişleriyle sona erdi. Okunan basın açıklamasında Denizler üzerinden bir çok konuya, Avukatları Halit Çenek’e hatta “1938 Dersim Olaylarına” varana dek bir çok konuya değinilmesine rağmen geçmiş yıllardaki anmalarda olduğu gibi 4 Mayıs 1985 yılında cuntanın ağır işkenceleri ve cezaevi koşullarından kaynaklı olarak kalp krizi geçirerek ölen ülkemiz ilk sosyalist yerel yönetim deneyimine başkanlık düzeyinde emek vermiş Fikri Sönmez (Terzi Fikri Fatsa Belediye Başkanı) bir iki cümleyle de olsa anıla bilirdi! Lakin yine unutuldu!    
      Gazeteci arkadaşlardan Gökhan Özbek basın açıklaması sonunda haberi için gerekli bilgileri not ederken “arkadaşlar atladı, Fikri Sönmezinde aramızdan ayrılışını 28. Yılı onu da anıyor ve mücadelemizde yaşatıyoruz” notunu eklettim.
     Eklettim ekletmesine de içimde pek rahat etmedi. Niğde’mizin en genç ve acar muhabiri Gökhan Özbek Fikri Sönmezin “Terzi Fikri” olduğunu tastamam kavramıştı ya etrafımızdaki gençler Fikri Sönmez de kim?  Der gibi bakışlarından ülkemiz sosyalist yerel yönetim deneyiminin ilk mimarlarından Fikri Sönmez i 6 Mayıs 2013 tarihli bu yazımla anmak ve tanıtmak istedim.
     1938 yılında Fatsa‘nın en tutucu köylerinden olan Kabakdağ‘da doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra ailesinin geçimine katkıda bulunmak için bir terzinin yanında çıraklığa başladı. Yaşamının sonraki bölümünde geçimini terzilik yaparak sağladı. Kendisini küçümsemek için siyasi rakiplerince ve hasımlarınca sıklıkla tekrar edilen “terzi, terzi Fikri lakabını mesleğini çok sevdiği için ölene kadar onuruyla bilinçlice isminin önüne koyarak kendini tanıttı.
     Sosyalist dünya görüşüyle 1965 yılında tanıştı. O yıllarda Türkiye İşçi Partisi üyesi idi. Sonraki yıllarda bölgede çeşitli parti kademelerinde görev yaptı. Önce TİP Fatsa İlçe Sekreterliği, ardından İlçe Başkanlığı görevlerini yürüttü. TİP içinde MDD ayrılığı gündeme gelince, 1970‘den itibaren MDD tezlerini savunan kesimle birlikte tavır aldı. 60‘lı yıllar boyunca gelişen anti-emperyalist mücadeleye aktif olarak katıldı. 6. Filo‘ya karşı düzenlenen protesto gösterilerinde Dev-Genç saflarındaydı.70’li yılların sonuna doğru memleketinde gireceği yerel seçim mücadelesine de bu safların temsilcisi olarak katılacak ve ölene dek Dev Gençli olarak kalacaktı.
       Fikri Sönmez, namı diğer Terzi Fikri 1979 yılında tüm engellemelere rağmen Fatsa ilçesi bağımsız belediye başkan adayı olur ve seçimi kazanır. Hem de ne kazanma! CHP’nin 1150, AP’nin 850 oyuna karşı 3096 oyla seçimi kazanır. Seçildikten sonra halk komiteleri oluşturur. İki ayda bir yapılan halk toplantıları ile de halkın belediye yönetimine katkıda bulunmasına çalışılır. Bu komitelerin üyeleri toplantılarda belediye çalışmalarını denetler, görüş ve fikirlerini rahatça söylerlerdi. Komiteler sadece belediye ile sınırlı kalmayıp; kumar, içki, evde şiddet gören kadınlar gibi toplumsal konularla da ilgilenerek ilkleri yaşayıp, yaşatırlar Fatsalılara.
      Terzi Fikri “belediyecilik demokrasinin bir sonucu değildir, demokrasi belediyelerde başlar” fikri ile insanlara sahip çıktı. İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de yağı, tüpü, şekeri, unu karaborsadan satıp, birileri zenginliğine zenginlik satarken, Fatsa’da her şey vardı. Çünkü Terzi Fikri ve O’nun ideali paraya değil, insana değer veriyordu. O yüzden izin vermediler, karaborsacıya, faizciye. Bütün bu faaliyetlerin ardından Fatsa Halk Şenliği düzenlenir, insanlar gönlünce eğlenirdi 12 Eylül faşizminin adım adım geldiği günlerde. İlçe kısa bir süre içinde Sosyalist Solun simgesi olurken sağcı basının ve politikacıların hedefi haline geldi.
      11 Temmuz 1980′de ilçeye bir nokta operasyonu düzenlenir. Aynı gün gözaltına alınan Terzi fikri kaburgaları kırılana kadar işkenceden geçirilir. Alınış o alınış 4 Mayıs 1985 gününe değin işkenceli sorgular, yargılamalar, insanlık onuruna yakışmayacak cunta cezaevleri koşullarına karşı kesintisiz bir direnişle ölümü karşılar. Bir kalp krizi sonucu hapiste yaşamını yitirir. Böylece Türkiye çok benzerlik taşımada kısa bir dönem Paris Komünü ’nü andıran Sosyalist Yerel Yönetim deneyimi yaşatan, Fatsalılara ve tüm insanlığa “daha özgür yaşayacakları bir “elbise dikme” hayalindeki Terzi Fikri’nin yüreği susar.
      Kendisine vatan haini diye laf atanlara şöyle yanıt vermiş Terzi Fikri “beton duvarlara, demir parmaklıklara mecbur edildiğim için hiç ama hiç üzüntü duymuyorum. Vatansever olduğumu bugün söylediğim gibi, yirmi beş seneden bu yana her yerde söyledim. Bunun için kavgalara girdim. İşkence gördüm, zindanlara atıldım. Eğer bir ülkede vatan, İsviçre bankalarında gizli hesap defterleri ve Amerikan doları olarak görülüyor ve bu insanlar da yönetimi ellerinde bulunduruyorlarsa vatan için darağaçlarını omuzlayanları elbette vatan haini ilan edeceklerdir.”
     Darağaçları omuzlayanların mücadele azmini ve onların inandığı değerleri toplumsallaştırma gayretlerinin sonucunda ortaya çıkan “ Fatsa Yerel Yönetim deneyimi” ile hiçbir zaman unutulmayacak Fikri Sönmez i (Terzi Fikri’yi)  saygıyla anıyor Can Baba’nın (Can Yücel) Terzi Fikri üzerine yazmış olduğu sözler ile yazımı bitiriyorum,
“Her seçim döneminde
Göğünü yitirmiş bir ay gibi
Karadeniz’e düşerim
Ilık bir düş vaktine dönüşür Fatsa
Gözlerimin tuzu Karadeniz’e
Karadeniz gözlerime dolar
Ağzım dilim dudaklarım arar
Ben Fikri’yi ararım