Bir düşünün ilk yüz bölümü,nasıldı ? Tamamen  hayal ürünü senaryosuna göre,Kamu Güvenliği Teşkilatı tarafından yurtdışı ve yurtiçi operasyonlarında kullanılan bir Devlet Ajanı ,Türkiye’deki mafya oluşumunu çökertmek için öldü gösterilen, yeni bir kimlik ve yüz verilen Polat Alemdar’ın istemdışı maceraları herkesi Perşembe akşamları ekrana kilitliyordu.
 
Sonra ne oldu ? Dizide ön plana çıkıp Polat karakterinin önüne geçip fenomenleşen herkes dizide öldürüldü.İzleyiciler arasında bu hiç hoş karşılanmadı,dizi ilk yarasını aldı.Oyunculuk ve sanat adına hiçbir şey veremeyen ama senaryosu ve konsept danışmanlığında Soner Yalçın ve Osman Sınav gibi kaliteli isimler ki onlarda  ilk yüz bölümden sonra sıra ile diziden ayrıldılar.Bu iki isimin olduğu bu meşhur ilk yüz bölümde,Tamamen  hayal ürünü senaryosuna göre,  Türkiye’deki çete mafya ve bunların yurtiçi ve yurtdışı cemiyetlerle (for example illuminati and masons anlayan anlasın kaydetsin diye ingilizce yazdım) ilişkiler ağına geniş ve derin bir perspektiften bakmamız sağlandı, anlama yeteneğimizi geliştirdiler izleyene kavratıldı.Zihin açıcı bu bölümlerin ardından ,dizi kadrosundan çeşitli sebeplerden ayrılanların ardından  dizi tamamen tanınmaz ve tuhaf bölümlere büründü.
Tanıdığım bir çok insan artık diziyi izlemiyor özellikle de dizide kullanılan örgüt üyesi muro karakterinin insanlara sempatik gelmesi de ayrı bir tuhaflıktır ki çok tehlikeli bir sempati idi.Karakteri canlandıran oyuncu kardeşimiz çok iyi bir oyuncu ve karakterin sahnedeki hakkını verdi.Kendisini ayrıca tebrik ediyorum.Fakat can yakan cana kıyan bir terör örgütü üyesinin bu derece ‘komik ve sempatik gösterilerek ‘ senaryoda da ön plana çıkartılması ,mehmetçiğinde ,izleyenlerinde ,benimde öfkeme sebep olmuştu.
Dizidir sonuçta ticari hedef önceliği olan yapımcısı,yayıncısı,oyuncusu ve hatta set işçilerine varana kadar uzanan emekçilerine maddi geri dönüşü olmak zorunda bu yüzden de kanal kanal gezmesi olağandır.Her kanal değişikliğinde de dizinin sanki hormonları ile oynandı tamamen GDO’lu bir yapıya büründü.Komutanlarla ,askerle arası çok iyi olan Polat Alemdar kanal değiştikten sonra askerle de arayı açtı senaryodaki ! Cumhurbaşkanı ve Başbakanla da arası da pek sıkı fıkıydı hani.
Holywood tarzı gazımız alındı,farkında mısınız ?
70’li ve 80’li yıllarda gerek Trt’de gerekse sinemalarda,Rocky’li,Rambo’lu ya da İngiliz yapımı ama nedense Amerika yandaşlığı ve sevdası kokan senaryolarda hep ama hep ikinci dünya savaşı ,Japonların ,haince yaptıkları gibi gösterilen pearl harbor saldırısı sonrası amerikanın mecburen! atom bombası atışı.Hitler Almanyasının ve diktatörünün ülkeler işgali ve yaptıkları mezalimi SS subayları ve Gestaponun ırz hainlikleri vesaire vesiare burnumuza beynimize dayatıldı da Amerika işgal ettiği ülkelerde yediği herzelerle ve işkenceleriyle onları geçti zaten.Ya da Vietnam’lı siyasi görüşleri ne olursa olsun vatanını savunmaya çalışan pirinç tarlası işçilerinde müteşekkil vietkong ordusunun barbarca amerikan askerlerini katlettikleri bu izlediğimiz filmlerle beynimize ekilmedi mi?Bu ülkeleri ve insanları düşman bilmedik mi? Nedense.
Konumuzun özüne gelcek olursak ,Bu ülkelerle olan savşalarında Amerika hep ya İngiltere ile ya da yandaş birkaç ülkecik askeri ile bu savaşlara katılmış cephede hep ama hep kaybetmiştir.Ama ekonomik ve diğer yaptırım öğeleriyle bi şekilde girdikleri her ülkeyi Almanya hariç ,sakat bırakmışlardır.Fakat ,Pentagon ve Amerikan Savunma Bakanlığı ve bazı cemiyet fonlarıyla ayakta ve hayatta kalan Holywood sineması bu kaybedilen savaşları ,cepheden ağlaya ağlaya geri dönen ezik asker hikayelerini o kadar allayıp pullayıp izleyene ustalıkla aktardılar ki ,ağzımızı ayıra ayıra izledik.
Diziler ve özelliklede Kurtlar Vadisi Irak ve Filistinde’de bu yapılıyor.
Türkiye ,Amerika’nın Süleymaniye baskınına bırakın direniş göstermeyi neredeyse sıfır tepki verdi.Millet de vermedi ne garip ? Fakat Polat abi ve ekibi 4x4 jeep’i ile takım elbisesi ve mağrur bakışları ile Irak sınırından elini kolunu sallaya sallaya o kadar rahat girmiştir ve Amerikalı albaya öyle bir ders vermiştir ki ,dillere destan ama gerçeklikten bir o kadar da uzak ve tezattı neden tezattı.İzleyenler hatırlar ,dizideki Arslan bey karakteri ile Polat arasında geçen bir diyalogda : Polat ,Amca Irak’a gidelim sorumlusuna hesabını soralım gelelim deyince Arslan Amca şu cevabı verir.Sınırdan geçtiğin anda Mossad ajanları takibe alır ve sen daha elini beline atmadan sizi öldürürler.Bu ne lahan turşusu bu ne perhiz ?
Daha da vahimi ,Filistin versiyonu izlerken gülsem mi ağlasam mı bilemedim.Yine aynı ekip elini kolunu sallaya sallaya sen gir Filistin –İsrail sınırından ha geçerken de israil askerlerinin ağzını burnunu kır bak bak bak.Sonrası daha komikti gülmekten izleyemedim ve çıktık sinemadan.Gerçek hayatta yapılamayanları rüyada görürüz ya bazan,çocukken gerçek hayatta binemediğimiz süremediğimiz bisikleti ellerimizi bırak bıraka kullanabilir ya da gökyüzünde umarsızca uçabiliriz ya ve  sabah uyanınca da ne güze rüyaydı ya deriz ve hevesimizi de almışızdır az da olsa  .Aynını beyaz perde de bize bir güzel izlettiler.Bir güzel gazımızı aldılar enerjimiz emildi.Polat abiler mi hayır ? Onlar oyuncu sadece ,senaryoyu oynadılar.
Son bir tespit daha ,Bir dönem dizide Polat abilerin kullandığı otolara ve jeeplere sizde dikkat etmişsinizdir.Bir Alman markası idi.Son dönemlerde Polat abinin jeepi İngiliz markası.ne tesadüf ki ,Cumhurbaşkanımızın İngiltere ziyareti de aynı dönemlere rastlar.
Hasılı, evet, suçlu benim.
 
Geçenlerde bir haber Time dergisi Başbakan Erdoğan hakkında ‘gizli silahı diziler mi? ‘ diye bir değerlendirmede bulunmuş.Sizce ?
Referandum döneminde evet logosu ve resmi bana bir zamanların,şu tüm yurdumun benimde özlediğimiz yılların efsane yağ markasını akıllara getirmişti.Ve gören herkes yaa hatırladın mı bak ,ne yağ dı o be ,hiç unutmam darbe zamanlarında bunu bulmak zordu ! 12 Eylül Referandumu,evet isteği ,evet’i bulma gayreti vesaire vesaire .Langley’de ya hangi Tin-Tang’de kim tasarladıysa kim bulduysa bu fikri alınından kocaman öpesim geldi.Ama ne onlar ne de dış mihraklar suçlu ,suçlu sizsiniz ,biziz benim sensin o hasılı biz millet olarak uyanık olamadık az okuduk az tepki verdik .
Bu yazıdaki şahıs ve kurumlar Tamamen hayal ürünüdür ,yazayımda ne olur ne olmaz ,
 
Bu arada bahsetmeden geçemeyeceğim ,ben ve meslektaşlarım gibi yazı ile grafikle ve senaryo yazanlar  hasılı ,daktilo ve bilgisayar kullananlara sormak istiyorum,sizde de oluyor mu bilmiyorum ama, F tipi klavye ile yazmak sıkıntılı Q tipi daha pratik gibi ne dersiniz ? Alışanlar ve yazı işine F ile başlayanlar  istisna tabi.
 
Bir Başka yazımızda buluşmak umuduyla ve saygılarımla