Gerçektende “keyifli” bir hafta sonu yazısı yazmak isterdim! Malzemede vardı. Niğde Belediyesinin hizmete sunduğu kapalı yüzme havuzunda hoşça sportif zaman geçirmiş, hizmet ve kalite yönünden benden yüz üzerinden doksan puan almışlardı. Kapalı yüzme havuzu yaşanmışlığını yazmamı başka zamana bıraktıran ise benim gibi tüm emekçilerinde “keyfi” kaçırtan deklare edilen 2011 enflasyon’u ve bu oranda yapılacak olan maaş zammı haberleriydi.
 
       2011 yılı enflasyonu tahminlerinin iki katı üzerinde gerçekleşen AK Partisi hükümeti, enflasyon farkından kaynaklı olarak kamu emekçilerinin maaşlarına yüzde 2.79 puanlık artış yapacağı anlaşılıyor. Bu artışı da “memurumuzu enflasyona ezdirmedik” açıklamalarıyla pazarlamaya çalışacaklar. Gerçekten öyle mi? Biraz yakından bakalım.
 
      Çarpıtılmış enflasyon rakamlarına göre yapılacak bu artışı bile allayıp pullayıp “müjde” olarak yansıtanlar, Türkiye’de emeği ile geçinenlerin bin bir zorlukla yaşamlarını sürdürmeye çalışmasını görmezden gelmeye devam ettiklerini artık apaçık görebiliyoruz. 
 
      Enflasyon hesaplamalarında yıllardır halkın temel ihtiyaçlarıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, deve eti, ördek eti, pinpon topu gibi ürünleri de dikkate alan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı ve 2011 yılı enflasyon rakamlarını açıklamış bulunuyor. Buna göre; Aralık ayında yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 10.45, üretici fiyatlarında ise yıllık yüzde 13.33 olarak açıklandı. Ancak halkın günlük yaşamın her alanında karşılaştığı enflasyon ile TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamları arasında uçurum olduğunu “Mısırın sağır sultanları bile duydu.”
 
       Ülkemizde yaşayan herkes, elektrik, doğalgaz, su faturasını, kirasını öderken, yiyeceğe, giyeceğe, ulaşıma harcama yaparken kısacası hayatın her alanına yansıyan gerçek enflasyonun TÜİK’in rakamlarının çok üzerinde olduğunu yaşayarak görmektedir. 
 
       Söz konusu enflasyon farkı kamu emekçilerinin maaşlarında 30 ile 60 TL arasında bir fark yaratmaktadır. Ancak söz konusu rakamlardan daha fazlası yaşanan gerçek enflasyon sonucunda kamu emekçilerinin cebine girmeden buharlaşmıştır. Kamu emekçileri ile toplu sözleşme yapılmadan hükümetin maaşlarda 2012 yılı için yüzde 3 + 3 artış öngörüldüğü görüşü yaygın medyanın ekonomi sayfaları aracılığıyla yayılmaktadır. Böylece yapılacak olan toplu sözleşmede kamu emekçilerini “temsil” eden sendikal örgütlülükleri şimdiden baskı altına alınmak istenmektedir.
 
        2011 yılı itibariyle temel tüketim maddelerine yapılan zamlar, vergilerdeki artışa ek olarak 1 Ocak itibariyle pek çok üründe yüzde 10,26 oranında yeniden değerleme oranları dikkate alındığında kamu emekçilerinin 2011 yılı kaybı gerçekte yüzde 20’leri aşmaktadır. 
Bütün bu gerçekleri görmezden gelerek kimse yüzde 2,79’luk enflasyon farkının ödenmesini gerekçe gösterip “memuru enflasyona ezdirmedik” söylemlerine sarılmamalıdır. Enflasyona gerçekte kimlerin ezdirilmediği,  asgari ücretin net 701 TL olarak belirlemiş olmasında da Cumhurbaşkanı tarafından bazı maddeleri veto edilen milletvekili emeklilik maaşlarını düzenleyen yasada da bir kez daha ortaya çıkmıştır.
 
         AK Partisi Hükümeti, sadece enflasyon rakamları üzerinden “memuru enflasyona ezdirmeyeceğiz” söylemlerini terk etmeli, 2 milyon kamu emekçisinin, asgari ücretle geçinmeye çalışan 5 milyon asgari ücretlinin ve 9,5 milyon emeklinin taleplerine kulak vererek onlara insanca yaşayacak koşullar yaratmalıdır. Maaş artışları da dâhil toplu sözleşme konusu olan düzenlemeler KHK’larla, çarpıtılmış enflasyon rakamlarına göre belirlenmiş ek artışlarla değil toplu sözleşme masasında çözülmelidir.
 
         Sağlık  emekçilerinin öncülüğünde gerçekleştirilen ve tüm yurt sathında katılımın yüksek olduğu “İnsanca Bir Yaşam İçin” sloganıyla örülen 21 Aralık grevinin kazanıma dönüşmesi için, tek taraflı dayatılan kırıntı artışların artık sona erdirilmesi için ve fakat siyasi iktidarın yaşanan enflasyon rakamlarını çarpıtarak bize reva gördüğü sefaletle “keyfimizin” kaçmaması için bütün kamu emekçileri toplu sözleşme sürecinde uyanık olmalıdır.