Emperyalist devletler tarafından her yıl organize edilen Puswash Bilim ve Uluslararası Konferansları’nın 60.’sı bu yıl “Diyalog, Silahsızlanma, Bölgesel ve Küresel Güvenlik” başlığı altında İstanbul’da Adile Sultan Sarayı’nda gerçekleştirildi.
     Konferansta konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Kitle imha silahları ile ilgili meseleye ilkeli yaklaşmak ve bu beladan kurtulmak” gerektiğini söyledi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise “Ortadoğu’nun nükleer silahlardan arındırılmış bölge haline getirilmesinin çok önemli” olduğunu ve “radyoaktif, kimyasal, nükleer silahların bu bölgede yer almasını istemediklerini” belirtti.
     İkiyüzlülük ve demagoji burjuva siyasetin karakteristik özelliklerinden ikisi. Yine de insan biraz ciddiyet bekliyor. Öyle ya ikiyüzlülük ve demagojinin de, bir tek rolünü oynaması (halkı aldatmak) için bile olsa bir kılıfına uydurulması gerekmez mi? Gelin görün ki kibirleri öyle kontrolsüz bir boyuta ulaştı ki bu tür biçimsel şeylere takılmıyorlar!
      Kürt yurttaşlarımıza Kazan vadisinde, devrimcilere hapishanelerde, Rojava direnişçilerine çeteler eliyle kimyasal silah kullanan; ABD’nin bölgede gerçekleştirdiği onlarca müdahale ve operasyonuna fiilen, lojistik ya da üslerini açarak katılan kendileri değilmiş gibi pişkin pişkin silahsızlanmadan, ilkesel tutumlardan bahsediyorlar. Hadi bu icraatlarını şovenizm ve hamaset cilasıyla kapatıp, unutturduklarını varsayalım. Suriye’ye uluslararası müdahale için yaptıkları çığırtkanlıkların yankısı daha gök kubbede duruyor! Suriye, kimyasal silahları imha edeceğini açıklayıp, uluslararası müdahale olasılığı rafa kalkınca, önce oyunda yenilmiş çocuk gibi dudaklarını sündürerek “Bana ne bana ne, müdahale isterim” gibi bir şeyler mırıldanmış, sonra da “Mesele kimyasal değil, mesele rejim” biçiminde özetlenebilecek açıklamalar yaparak dillerinin altındaki baklayı göstermişlerdi. Böylece, barış, silahlanma, diyalog gibi bir dertlerinin olmadığını, kendilerinin ve efendilerinin çıkarlarını koruma peşinde olduklarını itiraf etmişlerdi. Silahlar kendilerinde ya da efendilerinde olunca hiçbir sorun yok. Ama rakiplerinde, hasımlarında olunca işler değişir! İlkelerden, barıştan, insanlıktan anladıkları budur. İlkeleri kölecilik, barışları boyun eğme, insanlıkları da zorbalık, sömürü ve yağma. Yüzlerindeki makyajı silin Rojava’da, Lazkiye’de kendilerini dinin kutsallığı arkasına saklayan vahşet çetelerinin bir benzerini göreceksiniz…
      Bunları yüzlerine söyleseniz iftira diye bağırıp çağırıp, tükürükler saçarak “soylu” amaçlarından dem vururlar. Hemen ardından da eski tas, eski hamam devam ederler.
      Daha ilginç ve ironik olan şu: Bizimkiler bu açıklamaları yapmadan bir gün önce ABD İncirlik Üssü de dâhil tüm üslerdeki silahlarını revize edeceğini, (modernleştireceğini) açıkladı. ABD’nin dünyanın dört yanına dağılmış bulunan üslerinde 400 civarındaki nükleer silah ve bombalarının yüzde 20'sinin, yani 70-80'inin İncirlik üssünde bulunduğunu hatırlatalım.
       Ne denir ki bu durumda? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu mu?
       Öyle ya ilkeliyseniz, samimiyseniz, kapatın İncirlik Üssü’nü, imha edin elinizdeki tüm kitle imha silahlarını da görelim cengâverliğinizi! O biraz sıkar değil mi? Erdoğangillerin Kasımpaşalılığı halka… Daha doğrusu halkaydı… Malum, artık devir değişti. İkiyüzlülükleri de, demagojileri de, diklenmeleri de eskisi gibi para etmiyor. Kendileri çalıyor, kendileri dinliyor…
      Neymiş? İlkelilermiş!
      Neymiş? Barış istiyorlarmış!
      Neymiş? Tüm kitle imha silahlarının imhasını savunuyorlarmış!
      Kim inanır bunlara?
      Kadir bile inanmaz!