Niğde İl Müftüsü Alaaddin Gürpınar, Muharrem Ayı hakkında açıklamalarda bulunurken, kardeş kavgalarının yaşanmaması için Müslümanların son derece uyanık olması gerektiğini söyledi.

Muharrem ayının Hicri takvimin başlangıcı sayıldığını söyleyen Niğde İl Müftüsü Alaaddin Gürpınar, “Muharrem ayı sadece bizim kültürümüzde değil, Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. Musa, Hz. İsa diğer peygamberler döneminde de çok önemli olayların cereyan ettiği zaman dilimi olarak bilinir. Hz. Adem’in tövbesinin kabul edildiği gün aşure günüdür. Muharrem ayının 10. günü. Hakeza Hz. İbrahim’in Nemrut tarafından ateşe atılması ve oranın bir gül bahçesine dönüşmesi hadisesi aşure günü olmuştur. Hz. Nuh’un gemisinin karaya oturması, Hz. Eyyup’ün yaralarından, hastalıklarından kurtulması, Hz. Yakup Peygamberin oğlu Yusuf’un kuyuya atılmasından sonra tekrar O’na kavuşup hasret gidermesi gibi çok önemli olayların Muharrem ayının ilk on günüde cereyan ettiğine dair rivayetler var” dedi.

Aşure Günü denince asırlardır Müslümanların ciğerini yakan önemli bir hadisenin de Kerbela olayının da hatırlandığını söyleyen Müftü Gürpınar, “Peygamberimizin torunu çok sevdiği ciğerparesi Hz. Hüseyin’in ve O’nun yakınlarından Ehlibeyt dediğimiz 72 sahabenin Emevi Hükümdarı Yezid tarafından katledilmesi hadisesini hatırlıyoruz. Bu miladi 680 yılında yaşanmıştır. Bu olaylar o günden bugüne Müslümanların yüreğini yakmaya devam etmektedir. Bu olay herkesi çok üzen ciddi bir hadisedir. Bugün Müslümanlar ne yapmalı? Bu olayı hatırına getirerek bu fitnelerin asrımızda da tekerrür etmemesini yeni acılara sebep olmamasını sağlayacak şekilde tedbirli olmak zorundadır” diye konuştu.




Ülkemizde farklı mezhepler olduğunu ifade eden Müftü Gürpınar, “Mezhep ayrışması mümkündür ve mezhepler bir din anlamına da gelmez. Hanifi’nin Şafiye, Şafii’nin Alevi’ye ‘Sen kafirsin’ deme hakkı yok, öldürme hakkı yok, can kişinin en kutsal dokunulmazıdır. Can emniyeti olmadın hiçbir hürriyetten bahsedemeyiz. Bugün bu hürriyetlere tecavüz anlamına gelebilecek olaylardan bahsediliyor. Bunların olmaması kardeş kavgalarının yaşanmaması için Müslümanların daha uyanık olması gerekir. Bu ülkede yaşayan insanlar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma bilinciyle birbirlerini hak ve hukukuna saygı göstermeyi bilmeli. İnsanlar, birbirinden farklı düşünüyor olabilir, siyasi görüşü, mezhebi hatta etnik kökeni farklı olabilir ama bu milletin ortak değerleri var, ortak değerlerimize ve birbirimizin hakkına, hukukuna saygı gösterme mecburiyetimiz var. Benimsemediğimiz noktalar olsa bile uzlaşma, bir arada yaşama, geçinme mecburiyetimiz var. Bu ülke bize şehitlerimizden emanettir” dedi.




Editör: TE Bilişim