GELECEĞİMİZİ KENDİ ELLERİMİZE ALMAK!

(Umuda Yolculuk)



 Ülkemiz işçileri, işsizleri, emekçileri, ezilenleri, ötekileştirilenleri, gadre uğrayanları, yok ve hor görülenleri kendi geleceklerini kendi ellerine alabilmesi için bin bir uğraş, gayret ve emekle hep birlikte oluşturduğumuz HDK ve HDP örgütlülüklerimiz bu günlerde yeni bir aşamaya geçiyor. Peş peşe yapılan kongreleriyle halklarımıza demokratik bir seçenek, demokrasi mücadelesi veren tüm güçlere birleşik bir adres olma iddiasını ete kemiğe büründürerek ülkemiz siyasi arenasındaki yerini alıyor.
 
Süregelen politikalarla, ülkemiz halkları, ezilen ve sömürülen milyonlarca işçi ve emekçi sömürü ve baskı sistemine her geçen gün daha çok mahkûm edildiğini iliklerimizde hissediyoruz. Çeşitli renklerden milliyetçi, ulusalcı ve muhafazakâr görünümler altında politika yapan düzen partileri, kendi aralarındaki “çatışmalı görünümü” bir yana bırakarak, sermayenin egemenliği, kapitalist sömürü, tekçi ve statükocu anlayışta, savaş ve talan politikalarında birleşiyorlar. AKP, CHP ve MHP, “Savaş Tezkeresi”nde birleşerek bunu bir kez daha gösterdiler.
 
Suriye politikası başta olmak üzere, Ortadoğu’da ve dış politikada iflas eden AKPartisi Hükümeti, El Nusra ve El Kaide gibi çeteleri desteklemeye ve Rojava’da ki Kürt hareketini boğma faaliyetlerine devam ediyor, savaşı desteklemeyi sürdürüyor.
 
HDK ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), düzen partilerinin sürdürmekte yarıştıkları kapitalist sistemin ve onun savaş politikalarının karşısına, yerel ve genel yönetimde ezilen ve sömürülen halklarla birlikte yeni bir seçenek örüyor. Eşitlik, özgürlük, barış ve demokrasiyi tek seçenek olarak büyütüyor.
 
AK Partisi Hükümeti döneminde her ay yüzden fazla işçi, adına “iş kazaları” denilen iş cinayetlerinde hayatını kaybediyor. Kıdem tazminatı gasp edilmek isteniyor, kölelik koşullarında, sendikasız, düşük ücretle ve güvencesiz çalışma koşulları dayatılıyor.
Kadına yönelik taciz ve şiddet artıyor, kadın cinayetleri devam ediyor, giyim ve kuşama müdahale, kadınları eve mahkûm etme çabaları, sosyal yaşamda ve iş yaşamında artarak milyonlarca kamu emekçisinin ve işçinin toplu iş sözleşmelerini, her türlü baskı ve entrikayı uygulayarak ve işbirlikçi sendikaların desteğiyle, düşük ücretlerle bağıtlayan AKPartisi Hükümeti, hayat pahalılığında sınır tanımıyor.
 
 HDK ve HDP, bütçe görüşmelerinin başlayacağı önümüzdeki günlerde, savaşa, şiddete ve sermayeye yeni imkânlar sağlayacak bütçe tasarısına karşı muhalefet edecek; halkın iş, barış, ekmek ve özgürlük taleplerini karşılayacak bir bütçe için mücadele edecektir.
 
      Doğa, çevre, ekolojik sistem, yaşam alanları altüst ediliyor, ‘kentsel dönüşüm’ adı altında kapitalist yağma politikaları egemen hale getiriliyor. Mega-‘çılgın’ projeler, 3. Köprü, “dünyanın en büyük havaalanı” gibi projelerle yeni rant alanları yaratılırken, canlıların geleceği tehlikeye atılıyor.
 
Van’da depremden kurtulan yoksul halk ölüm kalım savaşı veriyor. Konut ve barınma talepleri karşılanmayan depremzedelerin konteynerlerde kalmalarına bile müsaade etmeyen hükümet, açlık grevini sürdürerek sorunlarını duyurmak isteyen halkın elektriğini kesiyor, soğuk kış günlerinde insanları ölüme terk ediyor. HDK olarak bu türden baskılara uğrayan halklarımızın her daim yanında olup haklı, meşru tüm eylemliliklerinde yanı başlarında olacağımızı dost düşman herkese haykırıyoruz.
 
 Eğitim ve sağlık alanında uygulanan politikalar emekçiler için yaşamı her geçen gün daha zorlaştırıyor, eğitim gerileştiriliyor, piyasa kuralları yaşamı çekilmez hale getiriyor.
Kürt sorununda çözüm ve müzakere süreci heba ediliyor, Kürt halkının talepleri yok sayılmaya devam ediliyor.
 
      Kürt halkının her platformda bıkmadan usanmadan tekrar tekrar dile getirdiği; “Kürtlerin varlığı, kimliği ve kültürünün anayasal ve yasal güvenceye alınması, örgütlenme özgürlüğünün tanınması,Kürtlerin bir toplum olarak kabul edilmesinin gereği olarak özyönetimin, yani yerinden yönetimin kabulü, kültürel soykırımla yok edilmek istenen bir halk olmasından dolayı her düzeyde anadilde eğitimin kabulü doğrultusunda “özel okullarda serbest, X, Q, W harfleri özgür” aldatmacalarından öte hükümet hiçbir şey yapmıyor, MHP ve CHP çizgisini aşacak bir ilerleme gösteremiyor, şiddeti ve savaşı körükleyen politikalarda ısrar ediyor. HDK-HDP bu tıkanmışlığı da aşacak seçenek olarak karşımızda duruyor.
 
Alevi yurttaşlarımız ve farklı inançlardan halklarımızın talepleri karşılanmıyor. Kültürel farklılığın renkleri yok sayılıyor. AKPartisi Hükümeti, aylarca propagandasını yaparak umut yaydığı “Demokratikleşme Paketi” ile Alevi yurttaşlarımızın eşit yurttaşlık hakları başta olmak üzere olan haklı taleplerine “cami-cem evi” projeleriyle yanıt veriyor. HDK ve HDP halklarımızın özgürce kendi inançlarının gereğini yaşaya bilmeleri içinde tüm organları ve meclisleriyle çalışmayı kendi merkezine koyuyor.
 
      Bu Cumartesi ve Pazar günleri yapılacak peş peşe kongrelerle düzen partilerinin sürdürdükleri şiddet, sömürü ve eşitsizlik politikalarına karşı daha güçlü bir hareket yaratma adımlarını hep birlikte atarak “Umuda Yolculuk” başlatıyoruz.Yolumuz açık olsun.