Siyasal iktidar kendine dayatılan neoliberal politikaların bir gereği olarak 2011 12 Haziran seçimleri öncesinde TBMM`yi "devre dışı" bırakarak, 6 aylık süreyle aldığı yetki yasaları üzerinden bakanlıkların teşkilat yapılarını, kamu emekçilerinin mali haklarını baştan aşağı değiştiren 35 farklı alanda Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarması o zamanlar yeterince irdelenmemiş, yaratacağı tahribat üzerine bilgilendirme yapılmamıştı! Evet,652 sayılı KHK ile başta bakanlığımız teşkilat yapısı baştan sona değiştirilmiş, kamuda yaşanan dönüşümün son halkalarından birisinin daha tamamlanmış olacağını avaz, avaz alanlarda bağırmış, kalemim yettiğince köşemde yazarak ta ifade etmeye çalışmıştım.
 
     Şimdi “eşit işe eşit ücret” söylemiyle Çalışma Bakanı Faruk Çelik`in gündeme getirdiği 657 sayılı DMK`nın kaldırılması ve tüm kamu emekçilerinin belirli sürelerde yenilenecek sözleşmelerle daha esnek, kuralsız ve güvencesiz olarak çalıştırılmaya başlanması ile birlikte 10 yıldır aralıksız sürdürülen kamunun ve kamu emekçilerinin tasfiyesi süreci n de yeni bir aşamaya gelindiğini göre biliyoruz.
 
       Bakanlıkların teşkilat yapılarını temelden değiştiren düzenlemelerin yanı sıra 666 sayılı mali haklarla ilgili KHK sonrasında, eğitim alanı başta olmak üzere, çeşitli alanlarda yeni eşitsizlikler ortaya çıkarttığını konuyu takip eden emek örgütlerinden sendikam Eğitim Sen aracılığıyla ilgili kamuoyu duymuştu.
 
      666 sayılı KHK ile üst düzey yöneticilerin ek ödemelerinde artışlar yapılırken, biz eğitim işçileri başta olmak üzere büyük bir kamu emekçisi bölüğü ek ödeme kapsamı dışına çıkarılmış ve adına “EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET” denilerek emekçilerde bilinç bulanıklığı yaratma taktikleri devreye sokulmuştur.
 
     666 sayılı mali haklarla ilgili KHK ile yapılan düzenlemeye "eşit işe eşit ücret" demek ancak ve ancak safdillilik olur. Dense, dense "eşit yüksek unvanlar arasında eşit ücret" olarak adlandırıla bilir ki oda biz emekçilerin ancak yoksulluk ta eşitleneceğimiz gerçekliğini gösterir. Çünkü burada eşdeğer işi yapan kamu emekçilerinden çok, aynı unvanı taşıyan üst düzey yönetici ve uzmanlara aynı maaşın verilmesi hedeflenmiştir. Sadece "üstlerin" mali haklarını eşitlemeyi öngören böylesi bir düzenlemeyi "eşit işe eşit ücret" olarak adlandırmak ve “pazar etmek” tefeci bezirgân zihniyetidir.
    Bakanlığımız bünyesinde ek ödemelerle ilgili düzenleme yapılırken eğitim işçilerinin kapsam dışında tutulması, her geçen gün iş yükü artan, sürekli angarya işler yaptırılarak daha nitelikli eğitim hizmeti vermeleri engellenen eğitim işçilerine karşı büyük bir haksızlıktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı "eşit işe eşit ücret" ile "performansa göre ücret" sistemleriyle biz emekçileri kırıntı ücretlerle ve kölece çalışma koşullarında çalıştırmak istediğini öteden belli biliyoruz. OECD ülkelerinin büyük bölümünde birbirini tamamlayan bu türden uygulamaların sonuçları sürekli takip ediliyor. Takipler sonucunda görülen net biçimde şudur
 
      Yapılan performans değerlendirmesi sonucu alınan puanlara göre emekçilerin ücretlerinde gerçekleşen artışı ifade eden “performansa göre ücret sistemi”, tıpkı hükümetin KHK ile yapmaya çalıştığı gibi, temel ücrette herhangi bir değişiklik yapılmayıp, “ek ödemeler” ile ilgili olarak yapılan düzenlemelerin “üst” düzey yöneticilere “eşit” yüksek ücret düzenlemesi olduğu bilinmelidir.        Siyasal iktidar ücretlerde“eşitlik” istiyorsa alt ücret gruplarının ücretlerini artırıp vergi muafiyetleri getirerek “ücret makasını” daralta bilir.
 
       Örneğin kamuda bugünkü uygulama şekliyle sadece "işe göre" ve  “zamana” göre ücretlendirme değil, aile ve çocuk yardımları, konut yardımları, evlenme, doğum ve ölüm yardımları vb. ödemeler dikkate alınmalı, kamu ya da özel sektör ayrımı yapılmadan, herkese  kendisi ve ailesinin insanca yaşamasını sağlayacak düzenlemeler yapılarak eşit işe eşit ücret sağlana bilir.
 
      Haa! Bunun gerçekleşmesi ancak grevli toplu sözleşme hakkını kullanarak olur. Son çıkan sendika ve toplu sözleşme yasası ile bu ne kadar olur? Bu ve buna benzer sorularımızın yanıtı ise diğer bir yazımızın konusudur. İyi hafta sonları dileklerimle sevgiyle kalın hoşcakalın.