23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Türkiye'nin dört bir yanında resmi törenler yapılacak lakin kutlamalar okullar bünyesinde lokal olarak gerçekleştirilecek. Bu 23 Nisan da,19 Mayıs’ta bundan sonrakiler de tatillerine şimdilik dokunmadan kutlamaları Başkent Ankara da yapılmak kaydıyla devam edilecek.
      Ama şu gerçeklik değişmeyecek. Ülkemizin geleceği olan çocuklarımızı yine yılda bir kez hatırladığımızı gösterecek ve çocuklarımız için yapılan resmi törenlerde vicdanlarını rahatlatacak konuşmalar bir biri ardına yapılacaktır.
      Siyasi iktidarlar çocuklarımıza daha iyi bir gelecek hazırlamak için gerekli düzenlemeleri yapmak yerine, uyguladıkları yoksulluk politikaları nedeniyle her yıl binlerce çocuğu eğitimden kopararak, çalışmak zorunda bırakmış olma gerçekliği bir yana bu yıldan sonra 9-10 yaşından itibaren çalıştırma koşulları 4+4+4 sistemiyle yasal hale getirildi. Çocuk işçiliğinin her geçen yıl artması, çocuk haklarının ihlal edilmesi, eğitim alması gereken binlerce çocuğun eğitim hakkının dışına zorla itilmiş olmasını önleyemeyen siyasi iktidarlar gelinen noktada çocuk işçiliğini yasal hale getirmenin ezikliğini hissetmeden yine hamasi nutuklarına bu bayramda devam edeceklerdir.
     Okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lise öğretiminde milyonlarca çocuk ve gencimiz, çağ nüfusu içinde olmasına rağmen eğitim hakkından yararlandırılamadığı bilindiği halde kesintili ama zorunlu 12 yıllık öğretimde sistem dışında kalacak milyonlarca çocuğumuzu nelerin beklediği gayet iyi bilinmektedir.
     Türkiye'de çocuk işgücü sürekli artmakta, eğitim çağındaki milyonlarca çocuk okumak yerine tarlada, sanayi sitelerinde son derece sağlıksız ve ilkel koşullarda çalışmaya zorlanmaktadır. Öğretim alan yüz binlerce öğrenci çocuğumuz son YGS sınavından matematikte 700 bin genelde 50 bin olmak kaydıyla sıfır puan alarak gerçekte aldıkları öğretimin kalitesizliğini net olarak sergilemişlerdir.
      Bugün milyonlarca çocuk ve gencimizin eğitim hakkından yoksun bırakılmasına neden olanlar, temel bir insan hakkı olan eğitim hakkını "serbest piyasa"nın insafına bırakmak için gece-gündüz demeden, kavga dövüş çalışan, eğitimin özelleştirilmesini savunup, bunun için peş peşe yasal düzenlemeler yapanlar kamuoyunca bilinmektedir. Eğitimin içinde bulunduğu sorunların ve sayıları milyonları bulan çocuk ve gencimizin eğitim hakkından mahrum bırakılma nedenlerini ortadan kaldırmadan 23 Nisan'ın gerçek anlamda bir çocuk bayramı olarak kutlanması mümkün olmadığını anlayanlar kutlamaları okul bahçeleri içine çekerek en azından malumu ilan etmişlerdir.
      Türkiye'nin bugünkü tablosunun çocuklarımıza vaat ettiği gelecek karanlık ve tehlikelerle doludur. Çocuklarımıza, sosyal devletin tümüyle ortadan kaldırılmak istendiği, eğitimin, sağlığın özelleştirildiği, toplumun büyük çoğunluğunun açlık sınırının altında yaşadığı bir gelecek vaat edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye'de yaşanan temel sorunları çözme yönünde adım atılmadan çocuklarımıza aydınlık ve güvenli bir gelecek bırakmamız mümkün görünmemektedir.
      Ülkemiz, dünyada çocuklara “bayram hediye” eden tek ülke olmakla uzun yıllar övünerek teselli bulmaya çalışmış olduğunu artık biliyoruz. Ancak çocukların yaşadıkları sorunlara çözüm üretmeden, onlara sağlıklı ve mutlu bir gelecek hazırlamak için gerekli adımları atmadan bunca sene "23 Nisan Çocuk Bayramı" serenomilerini nutuk çekerek idare eden siyasetçilere; ses çıkarmayan pedagoji bilimiyle uğraşanlara bilim insanlarımıza, aydınlarımıza ne demeli?
     Eğitim Öğretim işinin öznesi biz eğitim emekçileri de susarak, törenlere “en iyi” olalım diye bir birimizle yarışarak bu ortaoyununa izin verdik! Asıl yapmamız gereken bugüne kadar yaptıklarımızı biran evvel terk ederek bundan sonra tüm dünya çocuklarının şiddetin, sömürünün, savaşların olmadığı, tüm dünyada barışın egemen olduğu bir ülke ve dünyada kardeşçe yaşamaları için neler yapa bileceğimizi düşünmeye ve düşündüklerimizi ifade etmeye başlamamız gerekmektedir.