Siyasal iktidar ile Cemaat arasında yaşanan egemenlik paylaşımı kavgasıyla başlayan tepişme, iktidarın “emniyete operasyon” hamlesiyle şarkıda olduğu gibi dönülmez akşamın ufkuna dayanmış oldu. Artık vakit çoook geç!
 
    AKP ile Cemaat arasında iktidarın sağladığı olanakları-“nimetleri” paylaşmak üzerinden başlayan tepişme, AKP’nin rövanş hamleleri kapsamında istihbaratçı-polis gözaltıları ve tutuklamalarıyla sürüyor. 
 
    AKP Hükümeti’nin canını yakan 17-25 Aralık operasyonlarında etkin rol oynayan yargı ve polis içindeki Cemaat kadroları etkisizleştirilip tasfiye edilmek isteniyor. 
 
    AKP kanadının “ihanet” ve “darbe” ile suçlandığı Cemaatçiler tayin, açığa alınma, sürgün ve meslekten ihracın ardından şimdi de gözaltı ve tutuklamayla karşı karşıya. Gözaltı ve tutuklamaların polis şeflerinin ardından hakim ve savcılara uzanacağı açıktan ilan ediliyor. 
Operasyonların hedefinde olan şahısların hepsi, AKP hükümeti döneminde gündeme gelen resmi, gayri resmi istihbarat ve operasyonların içinde yer alan tipler. 
 
     İşçi sınıfı ve emekçilerin, ezilen halkların hak mücadelesinin bastırılması, sömürünün derinleştirilmesi ve “Sünni Türk İslam sentezinin” yerleştirilmesinde Erdoğan hükümetinin kolu, kanadı olan kişiler. Erdoğan’ın “Beraber yürüdük bu yollarda” tekerlemesinin kapsadığı ve yürünen yolun temizlenmesinde etkin rol oynamış şahıslar. 
 
    AKP iktidarını oluşturan koalisyonun tarafları, hasım oldukları “Ulusalcı-Kemalist” cenahı etkisizleştirmenin ardından elde edilen gücün paylaşılmasında ve devletin "kritik" aygıtlarının esasta kimin denetiminde olacağı mevzusunda birbirlerine düştüler… 
 
     Kapitalist devlet, varsılların, zenginlerin çıkarları doğrultusunda zor yoluyla emekçi sınıflar üzerinde denetim kurmanın bir aracıdır. Baskı ve zor aygıtı olan devlet bu işlevini çeşitli kurumları aracılığıyla yapar. Devletin işçi ve emekçiler üzerindeki terör ve baskısı yasalarla güvence altına alınır. 
 
    Uzağa gitmeye gerek yok. Haziran Direnişi döneminin etkisiyle herkesin gözü önünde estirilen devlet terörü ve katillerin korunması, yasalara uydurularak yapıldı, yapılmaya devam ediliyor. Yine boğazına kadar rüşvet ve yağmaya bulaştıkları görünür kılınanların yasalarla korunduğunu da görüyoruz. 
 
    Yasal kılıflara sığdırılamayan uygulamalarsa, devlet içerisinde farklı örgütlenmeler üzerinden, tetikçiler kullanılarak yapılır. Türkiye coğrafyasında bunun en yaygın ve açığa çıkan biçimi ‘derin devlet’ olarak da ifade edilen “kontrgerilla” ve JİTEM’dir. Günümüze kadar işlenen çeşitli siyasi cinayetler, provokasyon ve katliamlar bunlar aracılığıyla gerçekleşmiştir. 
 
    Emperyalist dünya gericiliğinin “komünizm tehlikesi ”ne karşı geliştirdiği savaş örgütü NATO’ya bağlı “gladyo” tipi çeteler dünyanın dört bir yanında sayısız provokasyon, cinayet ve katliama imza attı. II. Dünya Savaşı sonrasında CIA başta olmak üzere istihbarat teşkilatlarının yönlendirdiği ‘gladyo’ tipi örgütler ve onların gerçekleştirdikleri vahşetler defalarca kez açığa çıktı. Gladyo tipi örgütlerin her ülkede farklı versiyonlarının devlet içindeki güç odakları ya da istihbarat örgütleri tarafından organize edildiği biliniyor. 
 
     Şimdilerde tartışılan “paralel devlet” de bu arka plandan beslenmektedir.”Paralel devlet”i’farklı kılan onun kendisini çıplak zor biçimlerinin yanında, bunun çok daha fazlasını resmi ve ya gayri resmi biçimler ve kurumlar eliyle, algı yönetimi ve manipülasyonlarla yapmasıdır. Bunlar anlatıldığı gibi devlete sızmış değil, bizzat devlet içinde birbirlerinden beslenip büyümüşlerdir. Bugüne kadar da “devletin bekası” doğrultusunda tonlarca kirli işe imza atmışlardır.
 
    Şimdi yaşanansa burjuva iktidar bloğuna yerleşen ve ellerindeki avantajları giderek birbirlerine karşı da kullanarak konumlarını sağlamlaştırmaya çalışan iki güç arasındaki çekişmelerin çatışmaya dönüşmesinden başka bir şey değildir. Bu çekişmenin çatışmaya dönüşmesiyse deyim yerindeyse kaçınılmazdı. Keza üzerinde fırtınanın estiği devlet kurumlarının denetimi kimin elinde olursa, bütünsel hegemonya ve güç de onun elinde olacak. Bunlar, yargı-istihbarat-eğitim ve kolluk güçleridir. Kısacası devlet aygıtının en hassas noktalarıdır. 
 
      Daha da ötesi yakından tanıdığımız o kontrgerilla gücünün esasta kim tarafından kontrol edileceği gibi bir meseleyle karşı karşıyayız. Tepişmenin giderek şiddetlenmesi de bu durumla yakinen ilişkilidir.   
 
     Çatışmanın dayandığı zemin bu kadar hassas olduğu için farklı biçimlerle sürmesi de kaçınılmazdır. Biri diğerini kendisine mecbur bırakana, tabi kılana kadar birbirlerini yemeğe devam edecekler… 
 
    Tüm yaşananlara inat bayram tadında bir Ramazan Bayramı geçirmeniz dileği ile mutlu bayramlar hepimizin olsun dileklerimi paylaşır ramazan bayramınızı kutlarım.