“Kürt Meselesinin” halli konusunda içeriğini pek bilmesek de peş peşe adımlar atıldığını genel akım medya haberlerinden öğreniyoruz. Mecliste iktidar partisince teklif edilen “çözüm sürecini izleme komisyonundan” “akil insanlar havuzuna” akil insanlar havuzundan 4. İmralı görüşme heyetine bir dizi gelişme bir arada yaşanmakta.
     Akan kanın durması, anaların göz yaşı dökmemesi gibi temel insanlık değerleri üzerinden sağlanan konsensüs yapılan son kamuoyu araştırmalarının verilerinden de anlaşılacağı üzere ülkemiz geniş emekçi yığınları tarafından da desteklenmekte.7 Coğrafi bölgemiz için belirlenen 9’ar “akil insan” gurubu bu gün (04.04.2013 Perşembe) İstanbul Dolmabahçe sarayında Başbakanımızın başkanlığında toplanarak üzerlerine ne tür bir görev aldıklarını, sürece nasıl bir katkı sunacaklarını ve çalışma yöntemlerini belirleyecekler.
     “Akil İnsanlar” havuzundan bölgemiz İç Anadolu’ya görevlendirilenler başkan: Ahmet Taşgetiren, başkan vekili Beril Dedeoğlu, sekreter Cemal Uşşak, üyeler: Vahap Coşkun, Doğu Ergil, Erol Göka, Mustafa Kumlu, Fadime Özkan, Celalettin Can olarak belirlenmiş.
      Aşağıdaki demelerim öncelikle bölgemiz “akil insanlarına” olmak üzere yedi coğrafi bölgede görevli 63 “akil insanımızı” kapsamı içine almakta olup “kızım sana derim, gelinim sen anla” minvalindedir. Sözün özü özeti gittikleri bölgelerde “demelerime” kulak verip vermemeleri ne kadar “akil” olduklarının da turnusolüdür.
      Ey.. İç Anadolu Bölgemiz başta olmak üzere tüm coğrafi bölgelerimizde dokuzar, dokuzar görev alan “akil insanlar.” Bakın bizler yalnız değiliz Bilesiniz ki tüm dünya işçi ve emekçileri önemli bir tarihsel sürecin içerisinden geçiyor. Bu sürecin bir yanında krizlerle debelenen, debelendikçe batan, battıkça saldırganlaşan kapitalist-emperyalist sistem yer almakta. İşte yaşanan savaş, ölüm, açlık ve yoksulluk gibi tüm melanetlerin kökeni buradan gelir. Doğayı, insanı insan yapan her türlü değeri ve ilkeyi yozlaştıran bu emperyalist-kapitalist sistem milyonlarca emekçinin alın teri ve gözyaşı ile beslenerek lanetlenen varlığını siz her ne kadar saklamaya çalışsanız her türlü baskıyla sürdürmeye devam edecek.
      Ey.. Ülkemin en “akilleri.” Geçilen tarihsel sürecin öteki yanında biz işçiler, emekçiler, ezilenler, yok sayılarak, hor görünenler ve gadre uğrayanlar varız. Emek-gücü sömürülen, geleceği çalınan, savaşlarda ölen, yoksulluk ve açlığın pençesinde hayata tutunmaya çalışan ve ülkemiz sınırları içerisinde tüm bu olumsuzluklara rağmen bir arada yaşayan, yaşamak isteyen halklarımız var olduğunu bilin isterim.
     Ülkemizin genel fotoğrafına iyi bakın. O fotoğrafın bir yanında güç ve zenginlik misli, misli artarak büyüyüp bir avuç egemenin elinde toplanırken diğer yanında yoksulluk ve yoksunluğun da çığ gibi büyüyerek çoğalmakta olduğunu ve bu bir avuç sömürgen egemene nasıl bir öfkeyle hınç duyduklarını net görün ve gittiğiniz bölgelerde anlatın.
      “Akil İnsanlar” gittiğiniz bölgelerde işçi ve emekçilerin kan ve alın teriyle beslenen baskı, her türden zorbalık ve şiddet ile zar zor ayakta kala bilen bu kapitalist düzenin, kendisine “göbekten bağımlı” yalan-dolan da “şeytana pabucunu ters giydiren” akil insanlar sayesinde ayakta kaldığını da lütfen anlatı verin.
      Ey ülkemin “akil insanları.” Arap diyarında iki- üç yıldır gezen özgürlük hayaletinin gücünü milyonlarcamızın bir araya gelmesinden ve birleşip bir arada mücadele etmenin yollarını bulmasından aldığını bilmeniz gerekir. Yanı başımızda esen bu mücadele rüzgârlarının ülkemiz de yaşanan tüm emekçi yığınları olumlu yönde etkileyeceğini bu olumlu yönün de egemenleri “sırça köşklerinde” rahatsız ettiğini de biliyorsunuzdur umarım.      
     Ey akiller heyeti. Bu güne kadar biz emekçiler arasına ulusal-etnik, dinsel-mezhepsel suni farklılıkları koyanların, emek sermaye çatışkısını gizleyenlerin, sınıf kardeşliğimizin önüne dikilen her türden yapay ayrımcılığa pirim verenlerin siz “akiller heyetini” neden oluşturdukları hakkında hiç “akil yordunuz mu?” Yormadıysanız yormaya başlayın! Gittiğiniz coğrafi bölgelerde gerçek barışın, eşitliğin, demokrasinin işçi ve emekçilerin ortak örgütlü mücadelesiyle sömürü ve talan üzerine kurulu bu kapitalist sistem yıkıldığında geleceğini vaaz ediniz. Ediniz ki gerçekten “akil” olduğunuza inanalım. Çalışmalarınızda “demelerime” kulak vermeyeceğinize bile, bile akan kanın ve gözyaşının durması adına kolaylıklar dilerken yolunuz yaşadığım il Niğde’ye düşerse “demelerimi” vicahiye çevireceğimi de peşinen belirtmek isterim.